10. Hukuk Dairesi 2012/20896 E. , 2013/3845 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı davalıya ait işyerinde 01.01.2003 ile 30.01.2009 tarihleri arasında asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun’un geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanun’un 79’uncu maddesi olup, tespiti istenen dönemde 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu yürürlükte olduğundan uyuşmazlığın bu Kanun hükümleri ile 506 sayılı Kanun’un 2 ve 3’üncü maddelerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanun’un 2’nci maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6’ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. Aynı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür. Atıf yapılan ve tespit döneminde yürürlükte bulunan 3308 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesi çırağı; “çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştirilen kişi” olarak tanımlanmıştır. Kanunun 10’uncu maddesine göre çırak olabilmek için 14 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak gerekir. Ancak, 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabilir. Kanunun 13’ncü maddesi hükmüne göre ise; “Bu Kanunun uygulandığı yer ve meslek dallarında 818 sayılı Borçlar Kanununun çıraklık sözleşmesine dair hükümleri ile 18 yaşını doldurduktan sonra
sözleşmesi devam eden çıraklar hakkında 1475 sayılı İş Kanununun, İşçi Sağlığı ve Güvenliği başlıklı beşinci bölümünde yer alan hükümleri dışındaki hükümler uygulanmaz.” Bu hükümler çerçevesinde taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlığa konu dönemde çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılmalıdır. Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Davacı, davalının işlettiği Hayrabolu Genç İşadamları Derneği lokalinde servis garson elemanı olarak 01.01.2003 ile 30.01.2009 tarihleri arasında asgari ücret karşılığında kesintisiz çalıştığının tespitini talep etmiş, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. ... Kaymakamlığı Cumhuriyet Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğünün yazısında, davacının servis garsonluk meslek dalında 11.11.2004 tarihinde işletme sahibi davalı ile çıraklık sözleşmesi kaydının yapıldığı, mesleğinin eğitim süresinin 3 yıl olduğu, davacının eğitim süresini tamamlayarak kalfalık sınavlarına giriş hakkı kazandığı, 11.11.2004 den 09.03.2009 tarihine kadar çırak öğrenci olarak 3308 sayılı Kanuna göre sigorta primlerinin ödendiği bildirilmiştir.
Doğum tarihi 19.12.1980 olan davacı ile davalı işveren arasında 11.11.2004 tarihli bir çıraklık sözleşmesi bulunduğu, davacının Cumhuriyet Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğünde kaydının yapıldığı ve sigorta primlerinin ödendiği bildirilmiş olmakla iddia edilen bildirimlere ilişkin kayıtlar ve sigorta sicil dosyası getirtilerek, davacının, davalı işveren nezdindeki çalışmalarının, bir mesleğin öğrenilmesine yönelik olup olmadığı, sözleşme sonrası dönemde eğitim merkezinde teorik veya pratik eğitim alıp almadığı, eğitimin yoğunluğu ve işyerinde fiilen çalışma süresi araştırılarak, taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenmeli, mesleğin öğrenilmesi için çıraklık ilişkisine dayalı olarak çıraklık eğitim merkezinde veya işyerinde geçen çalışma dönemlerinin uzun vadeli sigorta kollarından sayılmasının mümkün olmadığı gözetilmelidir.
Öte yandan yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, davacının 2003 ile 2009 yılları arasında kesintisiz olduğu iddia edilen çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davacının çalışmaları ile ilgili tüm delillerin toplanmadığı, dinlenen tanıkların davacının akrabaları olup işyerinde çalışan kişilerden olmadıkları, bu nedenle beyanlarının sübut için yeterli olmadığı, mahkemece re’sen tanık belirleme ve dinleme yoluna gidilmediği, bu şekilde eksik inceleme ile davanın reddine karar verildiği görüldüğünden, öncelikle işyeri dosyası getirtilerek işyeri kayıtlarında ismi geçen kişilerden davacının çalışmaları hakkında bilgi sahibi olabilecek olanlar ile aynı dönemde gerektiğinde, ... Genç İşadamları Dernek yetkilileri saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, sonradan dinlenen tanık beyanları ile daha önce dinlenen tanık
beyanları arasında çelişki oluşması halinde, bu çelişki giderilmeye çalışılmalı, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği yada bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, böylelikle gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek çakışmaya sebebiyet vermeyecek şekilde varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda inceleme yapılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ..."a iadesine, 04.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.