22. Hukuk Dairesi 2019/3667 E. , 2019/11333 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkili işçinin davalı ...Anonim Ortaklığı’na ait işyerinde kayden alt işveren bünyesinde çalıştığını, sendika üyesi olduğunu, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğundan baştan itibaren davalının işçisi sayılması gerektiğini, müvekkiline ödenmesi gereken ücretin, davalının kadrolu emsal çalışanlarına ödediği ücret miktarında olması gerektiğini, buna bağlı olarak ücret farklarının ödenmesi ile toplu iş sözleşmesinde düzenlenen sendikal haklardan yararlanması gerektiğini, ödenmemiş işçilik alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ile müvekkilinin gerçekte alması gereken ücret miktarının tespitiyle, kök ücret ve bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkilinin işçisi olmadığını, çalıştığı süre boyunca sendika üyeliği bulunmadığını, bir kısım işçiler için ise iş sözleşmelerinin son bulduğu tarihten sonra sendika üyeliğinin müvekkiline bildirildiğini, davacının çalışma süresi boyunca toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığını, ... Kapsam İçi Personel Yönergesinin ise müvekkili işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve toplu iş sözleşmesi kapsamında olan personele uygulandığını, davacının iddia ve taleplerinde haksız olduğunu, taleplerin zamanaşımına da uğradığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi’nce bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama neticesinde, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm,davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacıya ödenmesi gereken ücret hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının ücreti “aldığı ücret” ve alması gereken ücret” şeklinde seçenekli olarak belirlenmiş ve talep edilen alacak kalemleri belirlenen ücretlere göre seçenekli olarak hesaplanmıştır.Mahkemece “ mahkememizce davacının ücreti ile ilgili olarak yapılan değerlendirme sonunda gerek davacı vekilinin beyanlarına göre gerekse dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre; davacının sendikalı olmadığı, dolayısıyla da davalı kurumca sendikalı ve kadrolu kurum personeline uygulanan ve sendikal hakların dahil olduğu , (kesinleşen muvazaa nedeniyle davacı , asıl iş işveren ..."nun işçisi olsa bile ) kök ücret yönetmeliği hükümlerinden davacının yararlanmayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Ayrıca mahkememizce yapılan emsal ücret araştırmalarına itibar edilmemiş , ancak davacının dosyaya yansıyan ücret bordrolarına göre gerçek günlük brüt ücretinin işe başlangıç tarihi itibariyle 48,51.- TL olduğu , davacı çalıştığı süre kıdemine göre kök ücret yönetmeliğinden yararlandığı takdirde ise alması gereken gerçek günlük brüt ücretinin işe başlangıç tarihi itibariyle 59,57.-TL olacağı sunulan kök ücret icmal bordrolarından anlaşılmıştır. Diğer yandan davacının davalı asıl iş veren ... nezdinde muvazaalı çalıştırıldığı ve asıl iş veren ... ile dava dışı Ser-gün Elekt.Taah.Nak.Tem.Pet.San.Tic.Ltd.Şti ile Maiat, Voil ve Av-pet gibi firmalar arasındaki arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğu yukarıda zikredilen yargı kararları kesinleştiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacının davalı asıl işveren ... "nun kadrolu ve sendikalı işçileri ile aynı işi yaptığı, tabiri caiz ise " tezgahın başındaki işçiler arasında kadrolu ve sendikalı işçi ayrımı olsa bile aynı işi birlikte yaptığı , yapılan işin davalı kurumun asıl işi olduğu, aynı tezgahta davacı işçi statüsünde çalışanlara daha az ücret ödemek yoluyla tezgahın başındaki işçiler arasında davalılarca ücret ayrımı yapılarak ve de hukuk boşluğu yaratılarak ve kullanılarak davacı işçiye daha az ücret ödemesi yapılması " aynı emeği veren ancak sendikalı ve kadrolu olmayan davacı işçiye/işçilere karşı ücret eşitsizliği doğurduğu, davalı ..."nun kadrolu, sendikalı ve kök ücret yönetmeliğinden yararlanan işçisi ile aynı işi yapan davacı işçinin, asıl iş veren ... işçisi olduğu kabul edildiği yargı içtihatları ile kabul edilip kesinleşmesi karşısında davacı işçinin de kök ücret yönetmeliğinden yararlanmasa bile en azından çalışma süresi boyunca tezgahın başında birlikte çalıştığı , davalı kurum ..."nun sendikalı ve kadrolu işçisinin aldığı ücretin aynısını alması gerektiği hak ,hakkaniyet ve adalet gereğidir. Mahkememizin bu gerekçesi doğrultusunda davacının gerçek ücretinin , kök ücret icmal bordrolarındaki alması gereken ücret göre bir kısım işçilik hak ve alacaklarını talep etmesi mahkememizce hukuki vicdan ve kanaate uygun olarak değerlendirilmiş....” gerekçesi ile davacının alması gereken ücrete göre yapılan hesaplamalar hükme esas alınmış ancak aynı zamanda kök ücret alacağı talebi de reddedilmiştir. Dairemizin 26.02.2019 tarihli , 2019/1141Esas - 2019/4319 Karar sayılı ilamında gerekçeleri belirtildiği üzere, toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün olmayan ve dolayısıyla bahsi geçen yönerge kapsamında da bulunmayan davacının yönünden “alması gereken” sütununda gösterilen ücret miktarlarının davacı için uygulanması mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle Mahkemece davacıya ödenen fiili ücretin esas alınarak , buna göre yapılan hesaplamalar değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken davacının alması gereken ücrete göre yapılan değerlendirme hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının yaptığı fazla çalışmanın hesap yöntemi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece hükmün Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi tarafından bozulmasından önce aldırılan bilirkişi raporunda, hesaplanan alacak miktarından banka kanalıyla ödendiği sabit olan imzasız ücret bordrolarında bulunan fazla çalışma ödemelerinin mahsubu yapılmıştır. Ne var ki, bozma sonrasında aldırılan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamadan bu ödemelerin mahsup edilmediği görülmektedir. Dairemiz uygulamasına göre, işçiye bordro imzalatılmadığı durumlarda fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması halinde ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür. Bu nedenle ödemelerin mahsup edilmesi dosya içeriğine uygun olup bozma sonrası aldırılan bilirkişi raporunda açıklama kısmında mahsup işlemi yapıldığı belirtilmesine rağmen hesaplama yapılırken mahsup yapılmamıştır.
Açıklanan nedenler ile Mahkemece bozma ilamı öncesinde aldırılan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücreti alacağından mahsup edilen miktarların bozma ilamı sonrasında mahsup edilmeksizin fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.