3. Hukuk Dairesi 2017/4374 E. , 2019/1238 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı tarafça temyizi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davaya konusu Anadolu Üniversitesi, ... Köprüsü içi ... adresindeki ... Mağazasında yer alan 318 m2 kapalı alan niteliğindeki işyeri için, davalı ile 01/05/2007 başlangıç tarihli 1 yıl süreli yazılı kira sözleşmesi yaptıklarını, ödenmeyen 2011 yılı Ocak ve Şubat ayları kira bedeli ve işlemiş faiz toplamı olan 41.060,79 TL"nin davalıdan tahsili amacıyla takip başlattığını, davalının haksız itirazı sunucu takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 "den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; taraflar arasındaki hali hazırda geçerli 01/05/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi kapsamında ocak ve subat aylarına ilişkin kira bedeli bakımından davalının usülüne uygun biçimde temerrüde düşürüldüğu, davalının icra takip dosyasına yaptığı itirazında ödeme definde bulunmasına rağmen buna ilişkin delil sunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, takibe konu asıl alacak ve tarafların tacır olması gözetilerek, sözleşme ile belirlenen faiz üzerinden hesaplanan işlemiş faizi ile birlikte takibin devamına, yasal şartları oluştuğundan, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-) Dava; kira alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davanın çözümünde öncelikle “tebligat”, “taraf teşkili”, “adil yargılanma” ve “hukuki dinlenilme hakkı” kavramları üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır:
Yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulüne uygun şekilde yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat,
Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
Bir davada davalının, davacının açmış olduğu davadan haberdar olması, davaya cevap vermesi ve hatta cevap süresinin işlemeye başlaması için dava dilekçesinin tebliğ edilmesi gerekir. Aksi durumun, ilgilinin hak arama hürriyetini kısıtlayacağına şüphe yoktur. Aslında hemen her hukuksal işlemin tebligat ile sonuç doğuracağını söylemek mümkündür.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, Tebligat Kanununda açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK"nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
Taraf teşkili kamu düzeninden olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun amir hükmü gereğidir.Taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (YHGK"nun 23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Kararı.)
Tüzel kişi adına çıkarılan tebligat, tüzel kişinin adresinde Tebligat Kanunu"nun madde 12 ve 13, Tebligat Yönetmeliği"nin 20-21. madde hükümlerinde öngörüldüğü şekilde yetkili temsilcisine yapılır. Tüzel kişinin birden fazla yetkili temsilcisi varsa, tebligat bunlardan sadece birine yapılır. Bu kişilerin bulunmadıkları tebligat memuru tarafından tevsik edildiği takdirde hazır olan şirket memur ve müstahdemlerine yapılır.
Somut uyuşmazlıkta; dava 14.07.2014 tarihinde açılmış, dava dilekçesinin tebliği için Yeşiltepe Mahallesi Anadolu Üniversitesi Yunusemre Kampusu ... yanı Tepebaşı / ... adresine çıkarılan davetiye iade olunmuş; davalı şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğünden adresi sorulmuş; adresi içerir cevap dosya içerisine gelmiş ; bildirilen adrese duruşma gününü bildirir davetiye gönderilmiştir. Dönen tebligat parçasından; davalının çarşıda olması nedeniyle komşusu..."a haber verildiği belirtilerek, gerçek kişilere yapılacak tebligat hükümlerine göre işlem yapıldığından, tebliğin usulsüz tebligat yapıldığı, akabinde bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyan hakkı tanınması açısından davalı adına çıkartılan ihtaratlı tebligatın da bir önceki tebligat gibi usulsüz yapıldığı ve davalının gıyabında hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Tebligat adresinin, borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı olması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese TK"nun 21/1. maddesine ya da koşullarının yerine getirilmesi halinde aynı Kanunun 35/4. maddesine göre tebligatın yapılması gerekir.
01.11.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunun 9. maddesi ile değişik, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 35/4. maddesinde; “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır", Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 57/4. maddesinde ise; “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından ana statü, sicil ve tüzük ve kuruluş senedi gibi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır” düzenlemeleri yer almaktadır.
01.11.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunun 9. maddesinin gerekçesinde; "....Maddenin dördüncü fıkrası, tüzel kişiler bakımından özel ve açık bir düzenleme getirmektedir. Tüzel kişilerin adreslerinin, bir sicil veya resmi kayıtta belirli olması sebebiyle meçhul olması düşünülemez. Bu çerçevede daha önce kendilerine tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlarındaki adreslerinin esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı açıkça düzenlenmiştir...." açıklaması yer almaktadır.
Davalı şirketin adresini değiştirdiği, ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğü"nden öğrenilen adresinin Hoşnudiye Mahallesi Siloönü Sok. No: 10/A Tepebaşı /... olduğu bu adrese Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre tebligat yapılmadığının anlaşılması karşısında, davalı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi dışında başka bir adrese ve gerçek kişilere yönelik hükümlere göre yapılan tebligatların usulsüz olduğu açıktır.
O halde; mahkemece, yukarıda açıklanan yasal hükümler ve ilkeler gözetilerek, davalı tarafa usulünce tebligat yapılıp, taraf teşkilinin sağlanmasından sonra, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının yokluğunda yapılan yargılama sonucu hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.