1. Hukuk Dairesi 2019/1046 E. , 2020/4884 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, kök mirasbırakanı Ali’nin mirasçıları arasında intikal eden taşınmazlar yönünden sözlü taksim anlaşması yapıldığını, dava konusu...ada ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan annesi Ayşe ile teyzesi Zülfiye’ye bırakıldığını, dava konusu taşınmazın teyzesi Zülfiye mirasçılarına devredilmesi şartıyla oğlu Celil’e, mirasbırakanı Ayşe mirasçılarına devredilmesi şartıyla devir sırasında hazır bulunan mirasçılardan Fedakar, İfaket, Murat ve Ahmet adına tescil edildiğini, daha sonra Fedakar, İfaket ve Murat tarafından payların diğer kardeşlerine devredildiğini, davalı ...’in ise kendisine ait miras payını devretmediğini, oysa ki davalıya devredilen 1/8 paydan 1/16’sının ileride kendisine devredilmesi şartıyla yapıldığını, bu hususun davalının da bilgisi dahilinde olduğunu, arada geçen süreye rağmen davalının devre yanaşmadığını ileri sürerek, 1/16 payın iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazdaki davacıya ait payı bedelini ödenmek suretiyle iktisap ettiğini, iddiaların asılsız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...Mahkemece, davanın kadastro öncesi nedene dayanılarak açıldığı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Ne var ki, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davacının, kadastro tespitinden sonra yapılan devir işlemlerine karşı eldeki davayı açtığı, kadastro öncesi nedenlere dayanmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, işin esasının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda taraflar arasında nam-ı müstear ilişkisi bulunduğu, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın evveliyatında kadastro tespiti ile kök mirasbırakan Ahmet oğlu ... adına tescil edildiği, geride mirasçı olarak çocukları Necip Süreyya, Nuri, Zülfiye ve kendisinden sonra ölen kızı Ayşe’nin çocukları, Muammer, Durmuş Mustafa, Nezaket, İfaket, Murat, Fedakar, Fadime ve Ahmet’in kaldığı, 18.04.2008 tarihli resmi senetten çekişme konusu taşınmazın tamamı ... adına kayıtlı iken satış işlemi ile ½ payın kök mirasbırakan Ali mirasçısı Zülfiye’den olma dava dışı Celil Cebeci’ye, diğer ½ payın ise 1/8’er paylı olarak kök mirasbırakan Ali mirasçısı Ayşe’nin çocukları; Fedakar, İfaket, Ahmet ve Murat’a devredildiği, daha sonra Ayşe mirasçılarından Murat’ın 1/8 payından 1/16’sını kardeşi Ayşe’ye, İfaket’in 1/8 payından 1/16 payını kardeşi Nezaket’e, Fedakar’in ise yine aynı şekilde 1/8 payından 1/16’sını kardeşi Durmuş Mustafa’ya devrettiği anlaşılmaktadır. Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesi içeriği ve dosya kapsamındaki beyanlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının iddiasının miras hukukundan kaynaklandığı, olayda inançlı işlem (nam-ı müstear ) ilişkisine dayalı tescil isteği olmadığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki mahkemece, inançlı işlem (nam-ı müstear) hukuki ilişkisi yönünden sonuca gidildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, davacının taksim olgusu yönünden iddiasının mevcut delillere göre değerlendirilerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken hatalı hukuki nitelendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davacının yukarıda değinilen yönler itibariyle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.