Esas No: 2022/5952
Karar No: 2022/6930
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5952 Esas 2022/6930 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5952 E. , 2022/6930 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 50. Hukuk Dairesi
AVUKAT ...
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 7. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 04.09.1986-14.06.2014 tarihleri arasında davalı Kurumda işçi olarak çalıştığını, emekli olarak işten ayrıldığını, kıdem tazminatının toplu iş sözleşmesine göre her hizmet yılı için 60 günlük ücret tutarında ödenmesi gerekirken belirtilen şekilde ödeme yapılmadığını, toplu iş sözleşmesine göre bir takım sosyal ve işçilik alacaklarının da ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ücret ve ücret zammı, ikramiye, yemek ücreti, giyecek yardımı, evlenme yardımı, eğitim yardımı, doğum yardımı, ölüm yardımı, Ramazan yardımı, birleştirilmiş sosyal yardımı, sağlık ve güvenlik yardımı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, tüm alacaklarının davacıya ödendiğini, ödemelerin toplu iş sözleşmesine uygun olarak yapıldığını, kıdem tazminatı tutarının ödemenin yapıldığı zamanda yayımlanan Hazine ve Maliye Bakanlığının ilgili genelgesi ile belirlediği tavan miktarına göre hesaplandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu edilen, ücret, ücret zammı, ikramiye, yemek ücreti, giyecek yardımı, evlenme yardımı, eğitim yardımı, doğum yardımı, ölüm yardımı, ramazan yardımı, birleştirilmiş sosyal yardımı, sağlık ve güvenlik yardımı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, bayram ve genel tatil ücreti, asgari geçim indirimi ve ilave tediye alacaklarının geniş anlamda ücret alacağı kabul edildiğinden zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, somut olayda normal zamanaşımı süresinin 14.05.5019 tarihinde dolduğu, arabuluculuk faaliyetinde geçen sürenin eklenmesi ile 04.06.2019 tarihinde bahse konu alacakların zamanaşımına uğradığı, kıdem tazminatı tavanına esas ücret kamu düzenine ilişkin olup aşılamayacağından toplu iş sözleşmesinde öngörülen her hizmet yılı için 60 günlük ücret tutarına ilişkin düzenlemenin kıdem tazminatı tavanı ile sınırlı olarak geçerli kabul edilebileceği bu sebeple davacının bakiye kıdem tazminatı alacağının bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yıllık izin alacağının 2017 yılındaki değişiklikten önceki dönem için 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, ... 25. İş Mahkemesi'nin 2019/93 Esas sayılı dosyasında 2013 yılında emekli olan bir işçinin yıllık izin alacağının hesaplanıp hüküm altına alındığını, bu kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiğini, İlk Derece Mahkemesinin yıllık izin alacağının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğuna dair hatalı karar verdiğini, davacının alacaklarının arabuluculuk süresi ve pandemi sürelerinin eklenmesiyle zamanaşımına uğramadığını, Mahkemece hatalı hesaplama yapıldığını, bilirkişi raporuna itiraz edilmesine rağmen ek rapor alınmadığını, kıdem tazminatının toplu iş sözleşmesinde belirlenen şekilde ödenmediğini, tarafların kıdem tazminatını aşan miktarlarda ödeme konusunda anlaşmaları ya da istifa halinde işçiye kıdem tazminatının verilmesini kararlaştırmalarında 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) nispi emredici kurala dönüştüğünü, buna göre tarafların nispi emredici hükümlerin aksini işçi lehine değiştirerek toplu iş sözleşmesinde kararlaştırdıklarını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacak taleplerinin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolduğu, davacının yıllık izin ücreti de talep ettiği, 4857 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesine göre yıllık izin ücretinin işçinin fesih tarihindeki ücreti üzerinden hesaplandığı, bu ücrete ilişkin zamanaşımının da iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten başladığı, 4857 sayılı Kanun'un 32 nci maddesine göre ücret alacaklarında zamanaşımı süresinin beş yıl olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra anılan Kanun'da, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 126 ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne yer verilmediği gerekçesiyle yıllık izin ücretinin 6098 sayılı Kanun'un 146 ncı maddesinde yazılı on yıllık genel zamanaşımına tabi olacağı, bu sebeple 6098 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarih ile zamanaşımı süresini 5 yıla indiren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) yürürlüğe girdiği 25.10.2017 tarihi arasındaki dönem için yıllık izin ücret alacağında 10 yıllık zamanaşımının uygulandığı, ancak iş davalarına ilişkin kararların temyiz incelemesini yapan iki Daireden, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin kapatılması ve 9. Hukuk Dairesi ile birleşmesi sonrasında, 9. Hukuk Dairesinin İçtihat Farklılıklarının Görüşülmesine Dair Eylül 2020 Toplantısında görüşlerin/uygulamanın birleştirilmesine dair ilke kararlarının alındığı, bunlardan 7 sıra numaralı ilke kararı ile; 6098 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarih ile 7036 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarih arasındaki dönemde de yıllık izin ücretinin tabi olduğu zamanaşımının 5 yıl olduğu yönünde görüş birliğine varıldığı, 9. Hukuk Dairesinin güncel 01.07.2021 tarihli ve 2021/6970 Esas, 2021/11317 Karar sayılı kararının da; "4857 sayılı İş Kanunu'nun “Sözleşmenin sona ermesinde izin ücreti” başlığını taşıyan 59 uncu maddesine göre, “iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar”. Belirtilen düzenlemede iş sözleşmesinin sona ermesi halinde kullandırılmamış olan yıllık izin sürelerine ait ücretin “ücret” niteliği özellikle vurgulanmıştır. İş Kanunu’nun 32 nci maddesinin 6 ncı fıkrasına göre iş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur. Aynı maddenin sekizinci fıkrasına göre ise, ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır. Mülga 818 sayılı Kanunu’nun 126 ncı maddesinin üçüncü bendinde, başkalarının maiyetinde çalışan veya müstahdemi olan kimselerin, hizmetçilerin, yevmiyecilerin ve işçilerin ücretleri hakkındaki davaların beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmişti. Yargıtayca bu yasal düzenlemeler de dikkate alınarak, yıllık izin ücretinin beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu kabul edilmekteydi. 6098 sayılı Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra anılan Kanunda 818 sayılı Kanunu’nun 126 ncı maddesinin 3 üncü bendi hükmüne yer verilmediği gerekçesiyle yıllık izin ücretinin 6098 sayılı Kanunu’nun 146 ncı maddesinde düzenlenen on yıllık genel zamanaşımına tabi olacağı ileri sürülmüş ise de, Türk Borçlar Kanunu’nun 147 inci maddesinin gerekçesinde hizmet sözleşmesi hükümlerine göre çalışanların “dönemsel edimler” niteliğindeki ücret alacaklarının aynı maddenin birinci bendi kapsamına girmesi nedeniyle, 818 sayılı Kanunu’nun 126 ıncı maddesinin üçüncü bendindeki hükmün ayrıca düzenlenmesine gerek görülmediği belirtilmiştir. 6098 sayılı Kanunu’nun 147 inci maddesinin birinci bendine göre, “Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler” beş yıllık zamanaşımına tabidir. Yıllık ücretli izin dönemsel edim niteliğinde olup, yıllık izin ücreti hakkında da anılan hüküm uygulanmalıdır. Nitekim 12.10.2017 tarih ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 15 inci maddesi ile İş Kanunu’na eklenen ek 3 üncü maddede de yıllık izin ücretinin beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu açıkça düzenlenmiştir. Bu açıklamalara göre, yıllık izin ücretinin tabi olduğu zamanaşımı süresinin, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarih ile 7036 sayılı Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarih arasındaki dönemde de beş yıl olarak kabulü gerekmektedir." şeklinde olduğu, davacının kıdem tazminatı tavandan hesaplanıp ödendiğine ve kıdem tazminatı tavanı kamu düzenine ilişkin olduğuna göre davacının fark kıdem tazminatı talebine yönelik itirazına değer verilmesine de olanak olmadığı gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf sebeplerine ek olarak ilgili Hukuk Daireleri birleştirilerek içtihat değişikliğine gidilmiş ise de bu davanın içtihat değişikliğinden önce açıldığını, dava açıldığı sırada yıllık izin alacaklarında zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğuna dair içtihat bulunmadığını, söz konusu içtihat değişikliği bu davanın açılmasından sonra yapıldığından hukuk güvenliği ve belirlilik ilkesi gereği ve sürpriz karar yasağı uyarınca üzerinden belli bir süre geçmesi gerektiğini, değişen içtihadın bu davada uygulanmaması gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının kıdem tazminatı alacağının hesaplanması ve yıllık izin alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 4857 sayılı İş Kanunu'nun ilgili hükümleri, 818 sayılı Kanun'un 126 ncı maddesi, 6098 sayılı Kanun'un 146 ve 147 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.