Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5534
Karar No: 2022/6935
Karar Tarihi: 01.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5534 Esas 2022/6935 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/5534 E.  ,  2022/6935 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 15. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 2. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 30.01.2018 tarihli ve 2014/175 Esas, 2018/30 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 18.06.2020 tarihli ve 2018/1158 Esas, 2020/566 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının başvurusunun esastan reddine, davalının başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.


    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.

    Taraflarca temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması talep edilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun ) 369 uncu maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkete ait diyaliz merkezinde doktor olarak 05.10.2007-07.01.2014 tarihleri arasında çalıştığını, ayrıca 05.10.2010-03.06.2013 tarihleri arasında mesul müdürlük görevi de yaptığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından bildirim önellerine uyulmaksızın ve haklı neden olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, cezai şart, ücret, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı Şirket bünyesinde 05.10.2007-07.01.2014 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin fesih ihbarnamesinde belirtilen sebeplerle müvekkili işveren tarafından haklı nedenle feshedildiğini, herhangi bir tazminat ve ödenmeyen alacağı bulunmadığını, davanın haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı neden olmadan feshedildiği, davacının hak kazandığı yıllık ücretli izin günü sayısından daha fazla yıllık izin kullandığı tespit edildiğinden davacının yıllık izin ücreti talebinin yerinde olmadığı, dosya kapsamında davacının ücretinin düşürüleceğine dair yazılı bir onayı bulunmadığı ve ödenmemiş ücret alacakları bulunduğu, hekim aylık çalışma çizelgeleri ve tanık beyanları birlikte değerlendirilerek fazla çalışma alacağının belirlendiği, tanık beyanlarına göre davacının davalı işyerinde ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığının anlaşıldığı, davacının iş sözleşmesinin davalı Şirket tarafından haklı sebep olmadan feshedildiği ve davacının çalıştığı dönemde hak etmesine rağmen alamadığı bir kısım ücret ve diğer işçilik alacaklarının bulunduğu, Şirket tarafından iş sözleşmesi gereği tüm yükümlülüklerin yerine getirilmediği anlaşıldığından cezai şart alacağının hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın reddedilen kısımları ve hakkaniyet indirimi nedeniyle reddedilenler düşünüldüğünde davalı lehine hükmolunan vekâlet ücretinin hatalı olduğunu, aynı sebeple davanın kabul ve reddi oranına göre yargılama giderlerine ait hükmün de usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

    2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, fesih nedeninin yanlış değerlendirildiğini, iş sözleşmesinin işverenlik tarafından 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesi gereği haklı sebeple feshedildiğini, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve cezai şart talep edilemeyeceğini, yine ücret alacağı, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının bulunmadığını, imzalı ücret bordrolarına itibar edilmeksizin karar verildiğini, müvekkilince davacıya yapılan ödemeler toplamının 285.512,68 TL olduğunu, mesul müdür ücreti hesaplamasının hukuka aykırı olduğunu, mesul müdür olması nedeniyle işveren vekili konumunda olduğunu, ayrıca davanın belirsiz alacak davası olarak değil kısmi dava olarak açıldığını, buna göre ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def'ilerinin değerlendirilmediğini, alacaklara uygulanan faiz türü olarak en yüksek mevduat faizi üzerinden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, dava kısmi dava olarak açıldığından ıslaha konu fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarında faizin başlangıç tarihinin dava tarihi olamayacağını savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.


    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Şirketin ispatlanamayan haklı fesih iddiası karşısında davacının kıdem ve ihbar tazminatı talebinin kabulünde hata bulunmadığı, iş sözleşmesinde sorumlu diyaliz hekimi (davacı) lehine verilecek cezai şart ödemesinin işverenin yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle veya 4857 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinde sayılan nedenlerle sözleşmenin feshedilmesine sebebiyet vermesi hâlinde söz konusu olacağının belirtildiği, aynı maddede işveren lehine cezai şart ödemesinin de işverenin haklı nedenle feshi hâlinde söz konusu olacağının açıklandığı, somut olayda iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiğinin sabit olduğu, sözleşmede işçi lehine öngörülen cezai şartın işçinin sözleşmeyi haklı nedenle feshetmesi koşuluna bağlandığı, iş sözleşmesi davacı tarafından feshedilmediğinden cezai şart talep etmesinin mümkün olmadığı, bu durumda davacının cezai şart alacağı talebinin reddine karar vermek gerekirken kabulüne verilmesinin hatalı olduğu, dosyaya sunulan bazı döneme ait hekim aylık çalışma çizelgeleri ve dinlenen taraf tanık beyanlarının ortak değerlendirilmesiyle belirlenen ve hükme esas bilirkişi raporunda açıklanan sürelerle fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil çalışması yapıldığı, bordrolardaki tahakkukların da dikkate alındığı, ancak İlk Derece Mahkemesince bu alacaklarla ilgili zamanaşımı def'ine göre hesaplama yapan 09.09.2016 tarihli bilirkişi ek raporu çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken kök rapora göre hüküm kurularak hata yapıldığı, zira dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak miktar belirtilmek suretiyle talep edilen alacak kalemlerinin sıralandığı, davanın kısmi ya da belirsiz alacak davası olarak açıldığının açıklanmadığı, bu nedenle davanın kısmi alacak davası olarak açıldığının kabulü gerektiği, bu alacaklara uygulanan faizde de dava ve ıslah ayrımı yapılması gerekirken belirtilen hususların gözden kaçırıldığı, 01.10.2007 tarihli iş sözleşmesi ve 05.10.2010 tarihli mesul müdürlük sözleşmesinde yer alan ücretler, ücret bordrosu tahakkukları, banka kayıtları, dava dilekçesinde de geçen avans ve icra dosyası ödemelerini dikkate alarak hak edilen ücret alacağını belirleyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının yerinde olduğu, ancak davacının ücret alacağının sadece brüt 64.392,76 TL olduğunun tespiti ve bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğinin gözden kaçırılmasının hatalı olduğu, kabul edilen bir kısım alacak taleplerinin reddedilmesi gerektiğinden yeni kurulacak hükümdeki davalı taraf lehine hükmolunacak vekâlet ücreti ve yargılama giderleri düşünüldüğünde davacı istinafının haklı olmadığı gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    1. Davacı vekili; fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının kısmi dava olarak kabulüne dair verilen kararın açıkça usul ve kanuna aykırı olduğunu, belirsiz alacak davasının niteliği gereği dava açılması ile birlikte zamanaşımının tüm alacaklar için dava tarihi itibarı ile kesildiğini, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi yerine dava ve ıslah tarihi olarak ayrılmasının kabul edilemez olduğunu, davalı işverenin fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerini dahi ödemeyerek iş sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirmediğinin açıkça ortada olduğunu, davacının sözleşme kapsamında cezai şart alacağına hak kazandığını ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

    2. Davalı vekili; İlk Derece Mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, fesih nedeninin yanlış değerlendirildiğini, iş sözleşmesinin işverenlik tarafından 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi gereği haklı sebeple feshedildiğini, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve cezai şart talep edilemeyeceğini, yine ücret alacağı, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının bulunmadığını, imzalı ücret bordrolarına itibar edilmeksizin karar verildiğini, müvekkilince davacıya yapılan ödemeler toplamının 285.512,68 TL olduğunu, mesul müdür ücreti hesaplamasının hukuka aykırı olduğunu ve davacının mesul müdür olması nedeniyle işveren vekili konumunda olduğunu savunarak kararı temyiz etmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kıdem ve ihbar tazminatı, ücret, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, cezai şart alacaklarının ispatı, hesaplanması, ödenip ödenmediği, ıslaha karşı zamanaşımı def'inin değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve faiz başlangıç tarihleri hususlarında toplanmaktadır.


    2. İlgili Hukuk
    1. 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 107 nci maddesi hükümleri.

    2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146, 147 ve 182 nci maddeleri.

    3. 4857 sayılı Kanun'un 17, 32, 41, 44, 46, 47, 63 ve 120 nci maddeleri ile (mülga) 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

    3. Değerlendirme
    1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

    2. Dairemizin yerleşik kararlarında da belirtildiği gibi alacağın hangi hâllerde belirsiz, hangi hâllerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp her bir davaya konu alacak bakımından somut olayın özelliklerinin nazara alınarak sonuca gidilmesi gereklidir. İş yargılamasında sıklıkla davaların yığılması söz konusu olmakla alacağın belirsiz olma kriterleri her bir talep için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Diğer yandan, aynı dava dilekçesinde talep yığılması şeklinde bazı alacaklar için belirsiz alacak davası bazıları için kısmi dava açılmasına kanuni bir engel bulunmamaktadır.

    3. Davalının, dava dayanağı olayı ve borcun varlığını inkâr etmeden, borçlu bulunduğu edimi, özel bir sebebe dayanarak yerine getirmekten kaçınmasına imkân veren hakka def'i denir. En tipik örneği, zamanaşımı def'idir. Def'iler, dava dilekçesine cevap verilirken ileri sürülmelidir. Aksi hâlde, davalı savunmanın genişletilmesi yasağı ile karşılaşabilir. Def'iler, davada ileri sürülmedikçe hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınmazlar. Takas ve mahsup bir def'idir. Bu itibarla, ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınamaz.

    4. Dairemizin yerleşik hâle gelen içtihatlarına göre, belirsiz alacak davası alacaklıya zamanaşımı ve faiz başlangıcı noktasında imkânlar sağlayan istisnai bir dava türü olup dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının açıkça yazılı olması veya 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesine dayanıldığının belirtilmesi gerekir. Alacağın belirsiz olduğunun dava dilekçesinde açıklanması bu noktada önemsizdir. Belirsiz alacak davasında kısmi davadan farklı olarak, davanın açılması ile birlikte alacağın tamamı için zamanaşımı süresi kesilir. Bu bakımdan yargılama sırasında talep artırımına konu edilen miktarlar yönünden zamanaşımı söz konusu olmaz.

    5. 4857 sayılı Kanun'un 63 üncü maddesinde çalışma süresi haftada en çok 45 saat olarak belirtilmiştir. Ancak tarafların anlaşması ile bu normal çalışma süresinin, haftanın çalışılan günlerine günde on bir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği ilkesi benimsenmiştir. Kanun'un 41 inci maddesine göre fazla çalışma, kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmalardır.


    6. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

    7. Ücret bordrosuna ilişkin aynı ilkeler, ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmanın ispatı bakımından da geçerlidir.

    8. Yukarıda yapılan açıklamalar ile dosya kapsamındaki deliller bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı, davacının ödenmeyen ücret alacağının bulunduğu, cezaî şart talebine ilişkin şartların mevcut olmadığı, davanın kısmi dava olarak açıldığı anlaşılmaktadır.

    9. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukukça mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

    Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    01.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi