Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4262
Karar No: 2022/6906
Karar Tarihi: 01.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4262 Esas 2022/6906 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/4262 E.  ,  2022/6906 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : OLUMSUZ YETKİ TESPİTİNE İTİRAZ
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 2. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki olumsuz yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

    Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; Türk Metal Sendikasının ...Sendikaları Konfederasyonu Türk-İş'e bağlı metal işkolunda faaliyet gösteren bir işçi sendikası olduğunu, Sendikanın üye sayısı bağlamında Türkiye'nin en büyük işçi sendikalarından biri olduğunu, Sendikanın hedeflerinden birinin bütün metal işçilerinin sendika çatısı altında örgütlenmesi olduğunu, bu kapsamda Sendikanın kendi işkolunda örgütlenme hakkından yararlanamayan, henüz sendikalı olmamış işçilerin sendika çatısı altında toplanarak ve toplu iş sözleşmesi ile daha güvenceli bir çalışma ilişkisinden yararlandırmak amacına sahip olduğunu, Sendikanın ... Endüstri Sanayi ve Ticaret A.Ş. bünyesinde çalışan işçiler arasında hukuka uygun bir şekilde sendikal örgütlenmeyi gerçekleştirdiğini ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 41 ve 42 nci maddelerinde öngörüldüğü üzere işletme yetki tespiti başvurusu için gerekli olan % 40 çoğunluğu sağladığını, Sendikanın Şirkete ait olan ... ve ...'da bulunan iki işyerine ilişkin işletme yetki tespiti başvurusunu 04.09.2019 T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğüne gerçekleştirdiğini, Bakanlığın 11.09.2019 tarihli cevabi yazısıyla Sendika tarafından gerçekleştirilen mezkûr yetki tespiti başvurusunu reddettiğini, söz konusu ret yazısının Sendika tarafından 16.09.2019 tarihinde tebliğ alındığını, toplam çalışan sayısının 276 olduğu iki işyerinde işletme yetki tespiti için gerekli olan çoğunluğu sağlamak amacıyla 100 sendikalı işçinin mevcudiyetinin yeterli olduğunu, nitekim sendikalı işçi sayısı 125 olup belirtilen rakamın aşıldığını, gerekli çoğunluğun epey üzerinde olmasına rağmen Bakanlığın Sendika tarafından yapılan yetki tespiti başvurusunu hukuka aykırı bir şekilde reddettiğini, Sendika tarafından ... işyerindeki sendikal örgütlenmenin Ağustos 2019'un ilk günlerinde başladığını, Şirket bünyesindeki çalışanların sendikaya üye olduklarını öğrenmeye başladıktan sonra çalışanların sendikal haklarını gasp eder ve engeller nitelikteki faaliyetlerini artırdığını, Şirket bünyesinde belirsiz süreli iş sözleşmesiyle 20.10.2015 tarihinde çalışmaya başlayan Sendika üyesi E.C. adlı işçiyi 08.08.2019 tarihi itibarıyla sendikal sebeplerle işten çıkardığını, E.C. tarafından sendikal tazminat ve işe iade talebi ile ... 2. İş Mahkemesinin 2019/608 Esasına kayıtlı dava açıldığını, Şirket yetkililerinin sendikal faaliyetleri engellemek için korkunç derecede cebir ve tehdit uyguladığını, sendikalı işçiler ve Sendika tarafından ... C. Başsavcılığına suç duyuruları yapıldığını, bu konuda 2019/14923 Soruşturma ve 2019/15012 Soruşturma sayılı dosyalarının bulunduğunu iddia ederek Sendika tarafından yapılan yetki başvurusunun reddine ilişkin 11.09.2019 düzenleme ve 16.09.2019 tebellüğ tarihli Bakanlık yazısına ilişkin itirazın kabulüne, 6356 sayılı Kanun'un 41 ve 42 inci maddelerinde öngörüldüğü üzere Sendika tarafından gerekli çoğunluk sağlandığı için Sendikanın toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

    II. CEVAP
    1.Davalı T.C. Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde; davacı vekilinin iddialarına katılmanın mümkün olmadığını, yetki tespit başvuruları değerlendirilirken işverenler tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) yapılan işyerlerine ilişkin tescil ve işçi bildirimlerinin esas alındığını, buna göre davacı Sendikanın 20.09.2019 tarihi itibariyle Bakanlığa yaptığı yetki tespit başvurusu üzerine ... Endüstri San. Tic. A.Ş. ile ilgili Bakanlık ve e-devlet kayıtları üzerinden yapılan incelemede; işverene ait işyerinde çalışan toplam işçi sayısının 273, Türk Metal Sendikasının başvuru tarihi (04/09/2019) itibariyle üye kayıt sayısının ise 127 olduğu tespit edilmiş olup resmi kayıtlara göre işyerinde toplu iş sözleşmesi için Kanun'un aradığı üye çoğunluğunu sağlayamayan Türk Metal Sendikasına 11/09/2019 tarih 2235003 sayılı kararla olumsuz yetki tespiti kararı verildiğini ve taraflara tebliğ edildiğini, yetki tespit başvuruları değerlendirilirken işverenler tarafından SGK’ya yapılan işyerlerine ilişkin tescil ve işçi bildirimleri esas alınmakta olup buna göre SGK kayıtlarında Ekinlik Endüstri San. Tic. A.Ş. işvererenine ait... sicil numaralı ...'daki işyerinin 31.08.2019 tarihinde kapatılmış olduğunun görüldüğünü, işverene ait tek bir işyeri olduğundan da işyeri düzeyinde değerlendirme yapıldığını, kapanış işleminin Ticaret Siciline 12.09.2019 tarihinde bildirilmesinin bu durumu değiştirmediğini, bu sebeple işverenliğin adı geçen işyeri ile ilgili kapanış dilekçesi, işten çıkış bildirgeleri gibi kapanış işlemlerine ilişkin evrakların SGK'dan talep edilmesi gerektiğini, ayrıca işyeri kapanışının muvazaalı olduğunu ve işçilerin sendikal sebeplerle işten çıkarılmış olduğunu da iddia eden davacı vekilinin bunu ispatlayabilecek bir belge sunmadığını, devam eden soruşturma ve davalarla ilgili olarak da kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadığı sürece bu davayı etkilemeyeceğini, usulüne uygun olarak verilmiş olumsuz yetki tespit kararının kaldırılmasının mümkün görünmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.


    2.Dahili davalı ... Endüstri A.Ş. vekili dilekçesi ile olumsuz yetki tespitine itiraz olarak açılan işbu davada zorunlu dava arkadaşlığından bahsetmenin mümkün olmadığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 59 uncu maddesinde mecburi dava arkadaşlığının "Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır." şeklinde tanımlandığını ancak işbu davaya konu itirazın ileri sürülmesindeki amaç Bakanlığın olumsuz yetki tespitini düzeltmek ve yetki işlemlerine devam etmek olduğu için, yapılacak itirazda davalı tarafın T.C. ... olduğunu, davalı Bakanlık ile müvekkili Şirket arasında mecburi dava arkadaşlığının bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek şartıyla davada davalı sıfatını haiz oldukları düşünülse dahi işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın açılması ve ardından taraflarına ihbar edilmesi neticesinde, ihbar edilen sıfatı ile davanın esası hakkında beyanlarını içerir dilekçenin 04.09.2020 tarihinde dosyaya sunulduğunu, Sendikanın yetki tespit talebi öncesinde... sicil numaralı ...'daki işyerinin kapandığını, müvekkili işverene ait tek bir işyeri olmasından dolayı Sendikanın yetki istemi kapsamında göz önüne alınacak oranın % 50 olduğunu, müvekkili Şirket bünyesinde çalışan toplam işçi sayısı 273 iken Sendikanın 04.09.2019 tarihli başvurusunda üyelerinin sayısının 127 olması sebebiyle söz konusu çoğunluğu sağlayamadığını, müvekkili işveren tarafından, işçilerin iş sözleşmelerinin bir kısmının (ekonomik nedenle) geçerli nedenle feshedildiğini, müvekkili Şirket tarafından sendikal faaliyetleri engellemek adına herhangi bir eylem veya söylemde bulunulmadığını, müvekkili Şirketin davacı Sendikanın işkolu sınıfında yer almadığını, netice itibarıyla davalı Bakanlık ile müvekkili Şirket arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığının sabit olduğunu, bu hâlde ek bir dilekçe ile dava dışı müvekkilinin davalı sıfatı ile davaya dahil edilmesinin hukuken mümkün olmadığını savunarak davacının müvekkilinin davaya dahil edilmesi isteminin reddini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, yetki tespitinin işletme düzeyinde yapılması gerektiğini, müvekkilinin ... bünyesinde çalışan işçiler arasında hukuka uygun bir şekilde sendikal örgütlenmeyi gerçekleştirdiğini ve 6356 sayılı Kanun'un 41 ve 42 nci maddeleri gereğince işletme yetki tespiti başvurusu için gerekli olan yüzde kırk (% 40) çoğunluğu sağladığını, Sendikanın davalı Şirkete ait olan ve MOSB 3. Kısım ..... (... İşyeri) ve ...... (... İşyeri) adreslerinde bulunan iki (2) işyerine ilişkin işletme yetki tespiti başvurusunun 04.09.2019 tarihinde yapıldığını, Bakanlığın 11.09.2019 tarihli cevabi yazısıyla Sendika tarafından gerçekleştirilen mezkûr yetki tespiti başvurusunu reddettiğini, ret yazısının Sendika tarafından 16.09.2019 tarihinde tebliğ alındığını, Ticaret Sicil Gazetesi incelendiğinde davalı Şirketin ... işyerini kapatma kararını 12.09.2019 tarihinde tescil ettirdiğinin ve bu kararın 18.09.2019 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığının görüleceğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) "tescil ve ilanın üçüncü kişilere etkisi" başlıklı 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının "Ticaret sicili kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçüncü kişiler hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise, son kısmının yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğurur. Bu günler, tescilin ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan sürelere de başlangıç olur." şeklinde olduğunu, ayrıca 6102 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesi ve 354 üncü maddesi uyarınca bir şubenin terkini için Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan etmenin bir zorunluluk ve kurucu unsur olduğunu, diğer bir deyişle yetki başvurusu tarihi olan 04.09.2019 itibariyle ... işyerinin faal olduğunu, Bakanlık tarafından işletme yetki başvurusu kapsamında ... işyerinin mevcudiyetinin dikkate alınmak zorunda olduğunu, davalı Şirketin yetki başvurusu tarihinden önce ... işyerini kapattığı iddiasının muvazaalı olup hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, zira yetki başvurusunun 04.09.2021 tarihinde gerçekleştirildiğini, davalı Şirketin ...'daki işyerine ait kapatma kararını ise başvuru tarihinden sonra 12.09.2019 tarihinde tescil ettirdiğini, işbu kararın 18.09.2019 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığını, davalı Şirketin geriye dönük olarak 31.08.2019 tarihli yönetim kurulu kararı düzenleyebileceği ve aynı şekilde SGK'ya 10 (on) gün geriye dönük olarak bildirimde bulunulabileceğinin de sabit olduğunu, kaldı ki işyerinin faal olduğunun dinlenen tanığın anlatımından da anlaşıldığını, Şirketin 31.08.2019 tarihinde yönetim kurulu kararı ile ...'daki işyerini kapattıkları hususunun muvazaalı olduğunun kapatma kararının 12.09.2019 tarihinde tescil ettirilmiş olmasından belli olduğunu, yetki başvurusu tarihi olan 04.09.2019 tarihinde ...'daki işyeri faal durumda olup tanık S.A.'nın: "... Ben davalı işverenin ... fabrikasında çalıştım, burada kablo üretimi yapılıyordu, ancak ...'daki işyerini de buraya sevk irsaliyesi kestiğim için biliyorum, ancak ben ...'da hiç çalışma yapmadım, ben 04/09/2019 da çalışmaya başladım ve 5 hafta çalıştım...." şeklinde beyanına rağmen Mahkemece ...'daki işyerinde çalışmadıkları gerekçesiyle tanık beyanlarının dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, zira tanık S.A.'nın yetki başvurusunun yapıldığı 04.09.2019 olan tarihinde, ... fabrikasında çalışmaya başladığını ve ...'daki işyerine sevk irsaliyesi kestiğini beyan ettiğini, tanığın mevcut ve faal olmayan işyerine sevk irsaliyesi kesemeyeceği aşikâr olduğu gibi ...'daki işyerinin faal olduğunu bilmesi için bu işyerinde çalışması gerekmediğini, 04.09.2019 tarihinde ...'daki fabrikada çalışmaya başladığını ve ...'daki işyerine sevk irsaliyesi kestiğini söyleyen tanığın beyanlarının dikkate alınması gerektiğini, yetki başvuru dilekçesi incelendiğinde Sendikanın Şirkete ait iki (2) işyeri için başvuru yaptığının açık olduğunu, bu iki (2) işyerinin aynı tüzel kişiliğe ait olduğu ve her iki (2) işyerinin de metal işkolunda olduğu dikkate alındığında, Kanun tarafından öngörülen işletme yetki başvurusu tanımının gerçekleştiğinin aşikâr olduğunu, buna rağmen Bakanlığın yazısında Şirkete ait ... adresli işyerine hiç değinmediğini ve ... merkezli işyerini yok saydığını, diğer bir deyişle Bakanlığın, Sendika tarafından işletme yetki başvurusu için sağlanmış olan yüzde kırk (% 40) çoğunluğu dikkate almamak için Sendikanın gösterdiği ... merkezli işyerini yok saydığını, böylece yetki başvurusunu tek işyerine indirgemek suretiyle yüzde elli (% 50) çoğunluğun mevcudiyetini aradığını, bu sebeple de Sendikanın başvurusunu reddettiğini, hâlbuki Sendikanın iki (2) işyerinin varlığı ışığında işletme yetki tespiti başvurusu yaptığını, Sendika tarafından yetki başvurusu yapıldığı tarih olan 04.09.2019 itibariyle ... işyerinde 125 adedi sendikalı olmak üzere 271 adet çalışan ... işyerinde ise 5 adet çalışan bulunduğunu, bu minvalde toplam çalışan sayısının 276 olduğu iki (2) işyerinde işletme yetki tespiti için gerekli olan çoğunluğu sağlamak amacıyla 110 sendikalı işçinin mevcudiyetinin yeterli olduğunu, nitekim sendikalı işçi sayısının 125 olup bu rakamın üzerinde olduğunu, gerekli çoğunluğun epey üzerinde olmasına rağmen Bakanlığın, Sendika tarafından yapılan yetki tespiti başvurusunu hukuka aykırı bir şekilde reddettiğini, ... işyerinin yetki başvurusu tarihi (04.09.2019) itibarıyla faal olduğunu, Bakanlık ile yapılan şifahi görüşmelerde Bakanlık yetkililerinin Şirketin ... işyerini 04.09.2019 tarihinden çok kısa süre önce kapattığını ifade ettiğini, bu sebeple Sendika tarafından yapılan işletme yetki başvurusununun işyeri yetki başvurusu olarak değerlendirildiğini söylediğini, oysa Şirketin ... işyerini kapatma kararını 12.09.2019 tarihinde, yetki tespiti başvurusu olan 04.11.019 tarihinden sonra kötü niyetli ve muvazaalı olarak tescil ettirdiğini, kararın 18.09.2019 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığının açıkça görüleceğini, Sendika tarafından ... işyerinde sendikal örgütlenmenin, Ağustos 2019'un ilk günlerinde başladığını, sendikal faaliyetlerden hoşnut olmayan şirket yetkililerinin Sendikanın yetki başvurusunu gerçekleştirme sürecinde ve belirli çalışanların Sendikaya üye olduklarını öğrenmeye başladıktan sonra çalışanların sendikal haklarını gasp eder ve engeller nitelikteki faaliyetlerini arttırdığını, bu doğrultuda Şirketin işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile 20.10.2015 tarihinde çalışmaya başlayan sendika üyesi E.C.'yi 08.08.2019 tarihi itibarıyla sendikal sebeplerle işten çıkardığını, E.C. tarafından sendikal tazminat ve işe iade talebi ile ... 2. İş Mahkemesinin 2019/608 Esasına kayıtlı dava açıldığını, Şirketin belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan sendika üyesi Ş.M., E.Ö. ve K.U. Adlı işçilerin iş sözleşmesini de 03.09.2019 tarihi itibarıyla (yani yetki başvurusundan önce) sendikal sebeplerle feshettiğini, sendikalı olup işten çıkartılanların sayısının kırkı (40) geçtiğini, çıkarılanların tamamı sendikalı olup Sendikadan istifa eden veya Sendikaya üye olmayan işçilerin herhangi bir surette çıkarılmadığını, ilgili kurumlardan kayıtların celbi sağlandıktan sonra bu hakikâtin ortaya çıkacağını, Şirket yetkililerinin sendikal faaliyetleri engellemek için korkunç derecede cebir ve tehdit uyguladıklarını, sendikalı işçiler ile Sendika tarafından ... Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, bu konuda 2019/14923 soruşturma ve 2019/15012 soruşturma numaralı dosyalar bulunduğunu, Sendika tarafından gerçekleştirilen suç duyurusuna ilişkin 2019/15012 soruşturma numaralı dosyada belirtildiği üzere şirket yetkilisi / şüpheli B.S.'nin, A.B. adlı sendika üyesi işçiyi çağırıp "panik yapmayın sakin olun, sendikalı işçilerin isim listesini aldık, bizde kim çıkacak kim kalacak hepsini biliyoruz, sendikaya üye işçileri işten çıkaracağız” dediğini, Şirket yetkililerinin sendikalı çalışanların listesini hukuka aykırı bir şekilde elde ettiklerini ve Sendikanın örgütlenmesinin önüne geçmek için her türlü hukuka aykırı, vicdansız ve muvazaalı işlemi gerçekleştirmeye devam ettiklerini, Şirketin yalnızca işçilere şiddet ve cebir göstermekle kalmadığını; ayrıca Sendikanın hukuka uygun bir şekilde örgütlenmesi ve çoğunluğu sağlaması için her türlü hukuka aykırı, vicdansız ve muvazaalı işlemi gerçekleştirdiğini, Sendika tarafından yetki başvurusu yapıldığı tarih olan 04.09.2019 itibariyle ... işyerinde 125 adedi sendikalı olmak üzere 271 adet çalışan, ... işyerinde ise 5 adet çalışan bulunduğunu, işbu sayıya ... 2. İş Mahkemesinin kararında da yer alan işe iade davaları kesinleşen işçiler eklendiğinde Sendikanın işletme yetki tespiti için gerekli olan çoğunluğu sağladığının da aşikar olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...
    Her ne kadar davacı tarafından ...'daki iş yerinin kapatılmasının muvazaalı olduğu iddia edilmişse de dinlenen tanıklardan Sibel'in ...'daki iş yerinin kapatılıp kapatılmadığını bilmediğini beyan ettiği, diğer tanık ...n sendika başvurusundan sonra bu iş yerinin kapatıldığını, halen çalışıp çalışmadığını bilmediğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Ancak tanık ...n iş yerinin sendika başvurusundan sonra kapatıldığı şekilindeki soyut beyanı dışında işlemin muvazaalı olarak gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda somut bir görgüsü veya duyumunun olmaması, tanığın iş yerinin halen başka bir şekilde faaliyet gösterip göstermediğini beyan etmesi, tanığın bu iş yerinde hiç çalışmamış olması, tanığın beyanını destekler nitelikte muvazaa olgusunu ispat eder başkaca delil bulunmaması nazara alınarak muvazaa iddiasının ispat edilemediği anlaşılmıştır. Tüm bu sebeplerle iş yerinde iş yeri düzeyinde yeterli çoğunluk aranarak işlem tesis edilmesinde hukuka aykırı bir durum söz konusu değildir.
    Diğer bir itiraz konusu işe iade davası sebebiyle iş akdi askıda olan ve iş yerindeki toplam ve sendikalı işçi sayısına dahil edilmesi gereken işçilerin bulunup bulunmadığıdır. Bu sebeple başvuru tarihi olan 04.09.2019 tarihi öncesinde iş akdi sonlandırılıp işe iade davası açan ve halen davası devam eden yahut işe iade talebinin kabulü yönündeki mahkeme kararı başvuru tarihinden sonra kesinleşenlerden süresi içerisinde işe iade talebinde bulunan işçilerin bulunup bulunmadığı yönünde inceleme yapılmıştır. Bu hususta davacı sendikaya ve davalı işverene bu şartlardaki işçilerin bildirilmesi için süre verilmiş ve ayrıca bu hususta Mahkemece de işe iade davası açan işçiler tespit edilmiştir. Buna göre, kesinleşen işe iade davaları değerlendirildiğinde işe iade kararı kesinleşen işçiler toplamı 10 kişinin başvuru tarihi olan 04.09.2019'daki toplam işçi sayısı olan 273'e eklenmesi durumunda 283 toplam işçi, sendikalı işçi sayısı olan 127'ye eklenmesi halinde ise 137 sendikalı işçi bulunmaktadır. Mahkemenin 2017/448 ve 2007/638 E. ile ... 1. İş Mahkemesi'nin 2017/869 ve 2013/491 E. sayılı dosyalarında işe iadesine karar verilen işçilerin yetki tespiti tarihinde iş yerinde davacı sendikaya üye olarak çalıştıkları düşünülse dahi iş yerinde toplam işçi sayısının 287, sendikalı işçi sayısının ise 141 olacağı anlaşıldığından, davacı Sendikanın, başvuru tarihi itibariyle toplu iş sözleşmesi yapmak için toplam işçi sayısının yarısından fazla üyeye sahip olmadığı anlaşıldığından olumsuz yetki tespitine dair Bakanlığın kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi isabetli olup davacı vekilinin tüm bu yönleri amaçlayan istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
    ..." gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davalı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen itirazlar ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, olumsuz yetki tespitine itiraza ilişkindir.

    2. İlgili Hukuk

    6356 sayılı Kanun'un "Yetki İtirazı" başlıklı 43 üncü maddesi şöyledir:
    "(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.

    (2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu
    bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
    (3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
    (4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir.
    Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
    (5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur."

    3. Değerlendirme
    1.Uyuşmazlık olumsuz yetki tespitine itiraza ilişkin olup davanın esasına yönelik değerlendirmenin, ilgili hukuk başlığında altında belirtilen 6356 sayılı Kanun'un yetki itirazına ilişkin hükümleri çerçevesinde yapılması gerekmektedir.

    2. Somut uyuşmazlıkta, davacı Sendika vekili dava dilekçesinde sadece T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını davalı olarak göstererek dava açmıştır. İlk Derece Mahkemesince davalı işveren davaya dahil edilerek yargılamanın sürdürülmesi isabetli ise de 6356 sayılı Kanun'un 42 inci maddesinin amir hükmü karşısında taraf teşkilindeki usuli eksikliğin tam olarak giderilmediği anlaşılmaktadır.

    3.Olumsuz yetki tespitine itiraz neticesinde davanın sonucundan etkileneceği açık olan, davada hukuki menfaati bulunan aynı işkolunda yer alan ve o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden diğer sendikalar da davalı olarak yargılamada yer almalıdır.

    4.Bu açıklamalar ışığında, Kanun'da belirtilen şartları taşıyan ilgili sendikalar davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılama yapılması gerekirken usuli işlemler tamamlanmadan yargılamanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır.

    5.Ayrıca, dosya içeriğine göre yetki başvuru tarihinden önce kapatıldığı kabul edilen işyerinde çalışan işçilerin işten çıkış bildirimlerinin Kuruma ne zaman yapıldığı hususu açıklığa kavuşturulmadan ve bu noktada bir gerekçe oluşturulmadan sonuca gidilmesi de usul ve kanuna aykırı bulunmuştur.

    6. Sonuç olarak İlk Derece Mahkemesi tarafından taraf teşkili sağlanmadan ve yeterli gerekçe oluşturulmadan karar verilmesi, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

    İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

    Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

    Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    01.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi