Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5461
Karar No: 2022/6859
Karar Tarihi: 31.05.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5461 Esas 2022/6859 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/5461 E.  ,  2022/6859 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 27. Hukuk Dairesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 26. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Vakfın 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) kapsamında kamu kuruluşu olduğunu, işe girdiği tarihten itibaren ödenmesi gerektiği hâlde ilave tediye alacağının ödenmediğini ayrıca davalı işyeri ile Türkiye Kooperatif Ticaret Eğitim ve Büro İşçileri Sendikası (Koop-İş Sendikası) arasında imzalanmış toplu iş sözleşmesi bulunduğunu belirterek ilave tediye ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan aile ve çocuk yardımı, bayram harçlığı, yemek yardımı, yakacak yardımı ve ikramiye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava ve taleplerin zamanaşımına uğradığını, müvekkili Vakfın kamu tüzel kişiliği bulunmadığından davacının ilave tediye alacağı isteminin kanuni dayanağı bulunmadığını, öte yandan 16.02.2012 tarihli ve 2012/1 sayılı Fon Kurulu kararı ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları Personelinin Norm Kadro Standartları, İş Tanımları, Nitelikleri, Özlük Hakları ve Çalışma Şartlarına İlişkin Esaslar'ın belirlendiğini, 06.05.2014 tarihli ve 2014/2 sayılı Fon Kurulu kararı ile değiştirilen maddesine göre ikramiyelerin ilave tediye niteliğinde olacağı ve personele ayrıca ilave tediye alacağının ödenmeyeceğinin düzenlendiğini, davacının müvekkili Vakıftan toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunmadığını, çalıştığı tüm süreye ilişkin kanuni haklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.


    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile il ve ilçelerde 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu uyarınca kurulan Sosyal Yardımlaşma Ve Dayanışma Vakıflarının devlete bağlı, 6772 sayılı Kanun kapsamında sayılan işyerlerinden olduğu, davalı ile Koop-İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi bulunduğu, davacının sendikaya üye olduğu, Fon Kurulu kararına bağlı olarak 2012 yılından itibaren ilave tediye niteliğinde ikramiye ödeniyor ise ilave tediye ödenmeyeceği gerekçesiyle ilave tediye talebinin reddi, diğer taleplerin kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    Davalı vekili; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ortada geçerli bir toplu iş sözleşmesi bulunmadığını, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının kamuya bağlı işyerleri olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkili Vakıf yönünden işletme düzeyinde toplu iş sözleşmesi bağıtlanması mümkün olmadığını, sendikanın yetkisiz olduğunu, vakıf ile davacı arasında 2012 yılında imzalanan bireysel iş sözleşmesine göre personele ödenecek aylık ücret, ikramiye ve diğer sosyal yardımları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fon Kurulunun belirleyeceği hükmünün bulunduğunu, davacıya da sosyal yardımlaşma vakıflarının tabi olduğu mevzuat hükümlerine göre işçilik haklarının ödendiğini, müvekkili Vakıfta çalışan işçilerin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları Personelinin Norm Kadro Standartları, İş Tanımları, Nitelikleri, Özlük Hakları Ve Çalışma Şartlarına İlişkin Esaslar'a tabi olduğunu, Vakıfta çalışan personel sayısının 30'un altında olması ve 7144 sayılı Bazı Kanunlardan Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 25.05.2018 tarihinde yürürlüğe girmesi nedenleriyle toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan işçilik alacaklarından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, 30.06.2015 tarihinden sonra herhangi bir toplu iş sözleşmesi imzalandığına dair davacı tarafça bir evrak dosyaya sunulmadığından, toplu iş sözleşmesinin 30.06.2015 tarihinden sonra neden yürürlükte kabul edildiğinin kararda gerekçelendirilmediğini, faiz türü ve miktarlarının hatalı belirlendiğini ve hüküm fıkrasında takdir edilen vekâlet ücretinin davalı yerine davalı Şirket lehine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...
    Dosya kapsamına göre davacının 13/05/2009 tarihinde sendikaya üye olduğu, davacının TİS'den yararlanması gerektiği; toplu iş sözleşmelerinin ilgili maddeleri çerçevesinde dosya konusu aile ve çocuk yardımı alacağı, bayram harçlığı alacağı, yemek ve yakacak yardımı alacağı, yol yardımı alacağı ile ikramiye alacağının bulunduğu; bu değerlendirmeler çerçevesinde davaya ve istinaf incelemesine konu yapılan alacak hesabının yapıldığı bilirkişi raporunun ve yargısal kararlara uygun, gerekçeli ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, bu raporu esas alan mahkeme kararında alacak miktarları açısından faiz türü ve başlangıç tarihleri açısından isabetsizlik bulunmadığı tespit edilmiştir.
    Davacı tarafça davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve tüm alacak kalemleri yönünden zamanaşımının dava tarihi itibariyle kesildiği sabit olduğundan, davalı vekilince ileri sürülen ıslaha yönelik zamanaşımı itirazının mahkemece nazara alınmamasında isabetsizlik bulunmayıp, davalı vekilinin bu yöndeki istinafının haklı olmadığı anlaşılmıştır.
    İlk derece mahkemesi kararının hükmün 9 bendinde " davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine" şeklinde yazılmış ise de sehven yazıldığı sabit olup, bu husus HMK'nın 304. Maddesi kapsamında mahallinde her zaman düzeltilebilecek maddi yazım hatası niteliğinde olup, hükmün sırf bu nedenle kaldırılması yoluna gidilmemiştir.
    ..." gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği sebeplerle temyiz isteminde bulunmuştur.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hesap dönemine ilişkindir.

    2. İlgili Hukuk
    1.6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) "Toplu iş sözleşmesinden yararlanma" kenar başlıklı 39 uncu maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
    "(1)Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.
    (2) Toplu iş sözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır.
    ..."

    2. 6356 sayılı Kanun'un "Toplu iş sözleşmesinin hükmü" kenar başlıklı 36 ncı maddesinin 2 nci fıkrası şöyledir:
    "Sona eren toplu iş sözleşmesinin iş sözleşmesine ilişkin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar iş sözleşmesi hükmü olarak devam eder."

    3. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun "Dava şartı olarak arabuluculuk" kenar başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca; "Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." Maddenin ikinci fıkrasında ise "... Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." düzenlemesi yer almaktadır.

    3. Değerlendirme
    1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıda yer alan (4) ve (5) numaralı paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

    2. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde davalı Vakfın 6772 sayılı Kanun kapsamında olduğunu belirterek hak kazanmasına rağmen ödenmediğini iddia ettiği ilave tediye alacağının tahsilini talep etmiş olup İlk Derece Mahkemesince davalı Vakfın 6772 sayılı Kanun kapsamında sayılan işyerlerinden olduğu ve bu itibarla davacının ilave tediyeye hak kazandığı ancak 2012 yılından itibaren davacıya Fon Kurulunun 16.02.2012 tarihli ve 2012/l sayılı kararı uyarınca ilave tediye niteliğinde ikramiye ödenmiş olduğu gerekçesiyle ilave tediye talebi reddedilmiş ise de, davalı Vakıf bir özel hukuk tüzel kişisi olup Vakfın 6772 sayılı Kanun kapsamında olmaması sebebiyle, davacının 6772 sayılı Kanun'dan doğan ilave tediye alacağına hak kazanması mümkün olmadığından bu gerekçe ile ilave tediye talebinin reddi isabetli olmuştur.

    3. Bölge Adliye Mahkemesince, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması sebebi ile davalının ıslaha karşı zamanaşımı def'inin dikkate alınmamasının isabetli olduğu ve bu itibarla davalı vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olmadığı açıklanmış ise de dava kısmi dava olarak açılmış ve sonuçlandırılmış olup İlk Derece Mahkemesince de davalının ıslaha karşı zamanaşımı def'i gözetilerek hesaplanan alacakların hüküm altına alındığı görüldüğünden Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun reddedilmesi netice itibari ile yerinde olmuştur.

    4. Dosya içeriğine göre, davacının 13.05.2009 tarihinde Koop-İş Sendikasına üye olduğu, Koop- İş Sendikası ile davalı işyeri arasında 17.09.2009 imza tarihli, 01.07.2009 – 30.06.2011 yürürlük süreli; 01.06.2011 imza tarihli, 01.07.2011-30.06.2013 yürürlük süreli ve 27.09.2013 imza tarihli, 01.07.2013-30.06.2015 yürürlük süreli toplu iş sözleşmeleri imzalandığı görülmüştür. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının bu toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanma hakkı bulunduğu kabul edilerek davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan bir kısım alacaklarının hesaplanması doğru olmuştur. Ancak 6356 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre sona eren toplu iş sözleşmesinin iş sözleşmesine ilişkin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar iş sözleşmesi hükmü olarak devam edeceğinden ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğüne bağlı il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına ilişkin olarak Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası ile Türkiye Koop-İş Sendikası arasında işletme düzeyinde toplu iş sözleşmesinin 01.07.2018 tarihinde imzalandığı görüldüğünden 01.07.2013-30.06.2015 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesi hükümlerinin, art etkisi gözetilerek iş sözleşmesi hükmü niteliğinde 01.07.2018 tarihine kadar devam ettiği kabul edilerek hesaplama yapılması gerekirken talep edilen alacakların dava tarihi olan 10.09.2018 tarihine kadar hesaplanarak hüküm altına alınması hatalı olmuştur.

    5. Kabule göre de dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş, sürecin anlaşamama ile sonuçlanması üzerine 10.08.2018 tarihli son tutanak dava dilekçesine eklenerek 10.09.2018 tarihinde somut dava açılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan ve davacının ıslahına dayanak oluşturan bilirkişi raporunda, dava konusu alacaklara ilişkin hesaplamalar 10.09.2018 olan dava tarihine kadar yapılmıştır. Arabuluculuk faaliyeti ise tarafların anlaşamadığına ilişkin düzenlenen son tutanak tarihinden önce muaccel olan alacaklar için gerçekleştirilmiştir. Arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra, ihtilaf konusu olan son tutanak tarihi ile hesaplamaya esas alınan dava tarihi arasında kalan talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği dikkate alındığında; bu dönem yönünden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da hatalı bulunmuştur.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle,
    1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

    2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

    Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

    Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    31.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi