Esas No: 2022/4757
Karar No: 2022/6862
Karar Tarihi: 31.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4757 Esas 2022/6862 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/4757 E. , 2022/6862 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 32. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Anadolu 25. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre ve diğer temyiz şartları yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31.05.2022 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... duruşmaya gediler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirket bünyesinde 07.07.2008-28.02.2013 tarihleri arasında kesintili bir şekilde oto tamir ustası olarak net 1.500,00 USD ücretle çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiğini, davacının haftanın 7 günü 07.00-21.00 saatleri arasında çalıştığını, dinî bayramların ilk günü dışında tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, ancak fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini beyanla dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı, ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının 07.07.2008 tarihinde oto tamirci olarak işe başladığını, 06.05.2011 tarihinde iş sözleşmesi feshedilerek davacıya kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğini, davacının 20.04.2012 tarihinde tekrar işe başladığını ve 28.02.2013 tarihinde istifa etmek suretiyle iş sözleşmesini feshettiğini, davacının bu döneme ilişkin kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin istifa nedeni ile mesnetsiz olduğunu, 1.500,00 USD ücret alındığı iddiasının doğru olmadığını, ücretin iş sözleşmesinde belirlenen şekilde brüt 600,00 USD olduğunu, yapılan iş gereği fazla çalışmaların hesaplara yatırıldığını, davacının brüt ücret üzerinden her ay %5 sigorta kesintisi yapılarak 570 USD aldığını, şantiyede haftanın 6 günü 08.00-17.00 saatleri arasında çalışıldığını, haftanın 1 günü mutlaka izin kullandırıldığını, Irak'ta hafta sonu tatilinin cuma günleri yapıldığını, davacının çalıştığı ülkedeki resmî ve dinî bayram günlerinde çalışmadığını, hafta tatilini kullandığını, hafta tatili günlerinde, ulusal bayram ve dinî bayramlarda çalışma yapması hâlinde ücretinin ödendiğini, Irak'ta şantiyelerde iklim koşulları gereği Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında günün belli saatlerinde çalışma yapılmadığını, bu sebeple saat 17.00'ten sonra telafi çalışması olarak saat 19.00'a kadar çalışıldığını, bu çalışmaların fazla çalışma sayılamayacağını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
"...SGK kayıtlarına göre davacının davalı iş yerinde 07/07/2008-21/07/2011 ve 20/04/2012-28/02/2013 tarihleri arasında toplam 3 yıl, 10 ay, 24 gün çalıştığı anlaşılmıştır.
Davacının ... Anadolu 9. İş Mahkemesinin 2015/394 esas sayılı dosyasına vermiş olduğu ifadede "2014 yılında işten kendi isteğimle ayrıldım" şeklinde beyanda bulunması karşısında davacının ikinci dönem çalışmasını kendi iradesi ile istifa etmek sureti ile sonlandırdığı anlaşıldığından ikinci dönem çalışması ile ilgili kıdem tazminatına hak kazanılmadığı anlaşılmış ve ikinci dönem çalışması ile ilgili olarak kıdem tazminatı hesaplaması yapılmamıştır.
Davacının ilk dönem çalışması ile ilgili olarak; son aylık net ücretinin 1.300 USD, çıplak brüt ücretinin 1.365 USD, sosyal yardımlarla beraber giydirilmiş brüt ücretinin 1.565 USD olduğu, iş akdinin tazminat gerektirmeyecek şekilde fesih edildiği hususunun davalı işveren tarafından ispatlanması gerektiği, davacının, iş akdinin davalı işveren tarafından haksız feshedildiğine yönelik beyanı karşısında davalı işverenin davacının iş akdinin davacının istifası nedeniyle sona erdiği, davacı tarafından ibraname verildiği yönünde iddiada bulunduğu, dosya kapsamında 1. dönem çalışması ile ilgili olarak davacı tarafından istifa dilekçesi verildiği yönünde davalı işveren iddiasına karşın davalı işveren tarafından bu yönde dosyaya herhangi bir istifa dilekçesi veya yazılı delil sunulmadığı, dosyada mevcut ibranamenin TBK kapsamında şekil şartlarına haiz olmadığı, davalı işverenin iş akdinin tazminat gerektirmeyecek şekilde fesih edildiği hususunu ispatlayamadığı bu nedenle davacıya kıdem ve ihbar tazminatının ödenmesinin gerektiği, davacı işçinin tanık beyanları ile fazla çalışma yaptığını ispatladığı, işçinin fazla çalışmalarına ilişkin ücretlerinin ödendiğini hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlaması gereken işverenin fazla çalışmalara ilişkin ücretlerin ödendiğini ispatlayamadığı, davacı işçinin haftalık 16,5 saat fazla mesai yaptığı, davacının 2012 yılı ücretlerinin ödendiğinin davalı tarafından ispat edilmediği, davacının, tanık beyanı, yurda giriş çıkış kayıtları ve talebi ile bağlı kalınarak tüm resmi tatillerde çalıştığı, dini bayramların ise ilk günleri hariç çalıştığı, davalı işverenin resmi bayramlarda çalışma karşılığı ödemesi gereken ücreti ödediğini ispatlayamadığı, davacının tanık olarak beyanda bulunduğu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/121 Talimat sayılı dosyasındaki tanıklık beyanında cuma günleri, hafta tatili hakları olmasına rağmen çalıştıkları ve çift yevmiye aldıklarını ifade etmeleri karşısında eksik kalan 0,5 yevmiye üzerinden hafta tatili ücreti alacağı bulunduğu, dosya kapsamına uygun 25/07/2017 UYAP kayıt tarihli bilirkişi raporuna göre davacının 3.029,31 USD net kıdem tazminatı, 2.921,33 USD net ihbar tazminatı, 6.259,00 USD net ödenmemiş aylık ücret alacağı, %30 oranında takdiri indirimden sonra 8.630,65 USD net fazla mesai ücreti alacağı, %30 oranında takdiri indirimden sonra 846,00 USD net resmi bayram ve genel tatil ücret alacağı, %30 oranında takdiri indirimden sonra 735,00 USD net hafta tatili alacağı bulunduğu anlaşılmış, olaya uygun ve denetime elverişli 25/07/2017 tarihli bilirkişi ek raporu doğrultusunda hüküm kurulması yoluna gidilmiştir..." gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı, ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince davacının ücretinin yanlış tespit edildiğini, davacının brüt 600,00 USD ücret ile çalıştığını, hükme bağlanan 3.029,31 USD kıdem tazminatı ve 2.921,33 USD ihbar tazminatı alacakları ile davacının iş sözleşmesinin feshine dair itirazda bulunduklarını, davacının 07.07.2008 tarihinde oto tamircisi olarak işe başladığını 21.07.2011 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiğini, davacıya 1.730,00 USD kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, birinci çalışma döneminde iş sözleşmesinin davacının hak ettiği tazminatlar ödenerek sonlandığını, ikinci çalışma döneminde ise davacının istifa ettiğini, davacının dosyada mevcut 21.07.2011 tarihli ibranamede "bütün hak ve alacaklarımı aldım, ibra ederim" diyerek tüm alacaklarını aldığını açıkça beyan ettiğini ve müvekkili Şirketi ibra ettiğini, birinci dönem iş sözleşmesinin, kıdem ve ihbar tazminatları ödenerek davacının ıslak imzasını taşıyan ibraname ile sonlandığını, müvekkili Şirkette hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, müvekkili Şirket şantiyelerinde çalışmanın sabah 08.00, akşam 17.00 saatleri arasında haftanın 6 günü yapıldığını, öğlen 1 saat yemek molası ile 2 kere çay molası verildiğini, haftada mutlaka 1 gün izin kullandırıldığını, davacının fazla çalışma yapıp yapmadığını tanıkla ispat etme yolunu seçtiğini, tanıkların hangi sürelerde hangi şantiyede ne iş yaptığının tespit edilmeden yapılan hesaplamaların hatalı olduğunu, sadece husumetli tanık beyanlarına göre hüküm kurulduğunu, husumetli tanık beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, davacının müvekkili Şirkette alamadığı hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretinin bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesince hükme bağlanan 6.259,00 USD ücret alacağına itiraz ettiklerini, davacının çalıştığı dönemlere ait tüm ücretlerinin eksiksiz ödendiğini, davacının 08.01.2016 tarih ve 2015/157 talimat ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından tanık olarak dinlendiği sırada "Ben şirketten 1.300,00 USD maaş alırdım. Sabah 07:00 akşam 17:00 çalışırdık..." şeklinde beyanda bulunduğunu bu beyanlarının davacıyı bağlayacağını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "...Dosya kapsamı deliller, tanık anlatımları, emsal ücret araştırması yazı cevabı, davacının ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/52 Talimat sayılı tanık sıfatı ile alınan beyanları, davacının oto tamir ustası görevi ile nitelikle işçi olması, görev süresi, çalışmanın yurt dışında gerçekleşmesi ve aynı işverene karşı benzer mahiyette gerek İlk Derece Mahkemelerinde, gerekse istinaf mahkemelerinde görülen dava dosyalarındaki ücret tespitleri dikkate alındığında; İlk Derece Mahkemesi'nce davacının ücretinin 1.300,00 USD net olarak kabulünün dosya kapsamına uygun bulunduğu, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
--Davacıya, 07/07/2008-21/07/2011 tarihleri arasında geçen ilk dönem çalışması için, davalı işverenlikçe 1.730,00 USD ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda; söz konusu döneme ilişkin kıdem tazminatının hesaplandığı ve davalı işverenlikçe yapılan kıdem tazminatı ödemesinin tespit edilen kıdem tazminatından mahsup edildiği anlaşılmaktadır. Ancak, yapılan ödemenin ilk dönem çalışmasını tasfiye etmediği görülmektedir. Davacıdan alınan ibranamenin ise, Borçlar Kanunu 420. Maddesi mahiyetinde olmadığı, makbuz niteliğinde olduğu açıktır. Davalı vekilinin bu yönde ileri sürmüş olduğu istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
--Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, tanık anlatımları, benzer mahiyetteki dosyalardaki tespitler hep birlikte dikkate alındığında; bilirkişi kök raporunda haftalık 16,25 saat olarak tespit edilen fazla çalışma süresinin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davalı vekilince, tanıkların hangi sürelerde, hangi şantiyelerde ne iş yaptığı tespit edilmeden yapılan hesaplamaların hatalı olduğu ileri sürülmüş ise de; tanıkların usulüne uygun yeminleri verilmek suretiyle beyanlarının alındığı, davalı vekilince tanıkların dinlenmesi aşamasında dinlenen tanığın davacıdan ayrı, farklı bir şantiyede ve farklı bir sürede çalıştığına ilişkin somut bir itirazda bulunulmadığı, buna ilişkin herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği, somut delillerle ortaya konulmayan itirazın değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin bu yönde ileri sürmüş olduğu istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Her ne kadar davalı vekilince husumetli tanık beyanları dikkate alınarak hesaplamaların yapılıp hüküm kurulduğu, husumetli tanık beyanlarına itibar edilmemesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; dinlenen davacı tanıklarının tamamının davalı işverenliğe karşı davalarının bulunduğuna dair beyanlarının bulunmadığı, davalı tarafça davacı tanıklarının tamamının davalı işverenliğe karşı davalarının olduğu yönünde mahkeme adı ve dosya adı bildirmek suretiyle herhangi bir itirazda bulunulmadığı, davacının çalışma gün ve saatleri hususunda husumetli davacı tanık beyanlarının, husumeti bulunmayan diğer davacı ve davalı tanık beyanları ile benzer mahiyetteki İlk Derece Mahkemesi'nin Yargıtay denetiminden geçmiş ve kesinleşmiş dosyalarındaki delil ve beyanlar ile desteklendiği, davalı vekilinin bu yönde ileri sürmüş olduğu istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
--Davalı vekili, davacının çalıştığı dönemlere ait tüm ücretlerinin eksiksiz ödendiğini, ücret alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
Davacı vekili, dava dilekçesinde davacının 2012-2013 yıllarından itibaren tüm ücretlerinin eksik yatırıldığını iddia etmiştir.
Davalı vekili; davacının tanık olarak dinlendiği ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/52 Talimat sayılı dosyadaki ifadesinde; ”.... Aylık 1.300 UŞD maaş alıyordum, İçerde maaşım kalmamıştır” şeklinde beyanda bulunduğundan maaş alacağının kalmadığını savunmuştur.
Davalı tarafça dosyaya sunulan davacının tanıklık yaptığı ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/52 Talimat sayılı dosyadaki tanıklık beyanında; “.... Aylık 1.300 USD maaş alıyordum, içerde maaşım kalmamıştır” şeklinde beyanı bulunduğu görülmüş ancak, bu beyanı tanıklık ettiği kişi ile çalıştığı 2008 yılından 2010 yılının sonuna kadar olan süre; 21.07.2011 tarihinde sona erip, verenlikçe iş bitimi sebebi ile Türkiye'ye gönderildiği çalışma şüresindeki ücrete ilişkin beyanı olup, bu beyan, davacının dava konusu ücret talebi olan 2012 yılı ve sonrasına ait ücretleri ile ilgili olmadığı anlaşılmıştır. Ücretin ödendiğini ispat külfeti davalı işverenlik üzerinde olup, İlk Derece Mahkemesi'nce, davacının ödendiği davalı işverenlikçe ispatlanamayan talep konusu döneme ilişkin ücret alacağının bulunduğu kabulünün ve hüküm altına alınan ücret alacağının dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir...." gerekçesi ile davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının ücreti, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmışsa bu alacakların hesabı ve işverence ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır
2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17, 32, 41, 44, 46, 47, 63 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
4. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazı kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
5. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
6. Aynı ispat kuralları hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları için de geçerlidir.
7. Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ispatında salt husumetli tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte yan delil ya da olgularla desteklenen husumetli tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar yan delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
8. Somut olayda, dava konusu fazla çalışma alacağı davacının bir hafta haftanın 6 günü 07.00-18.00 saatleri arası 1 saat ara dinlenme sonrası haftalık 15 saat, bir hafta ise haftanın 7 günü 07.00-18.00 saatleri arası 1 saat ara dinlenme sonrası hafta tatili talebi gözetilerek haftalık 17,5 saat çalıştığından hareketle haftalık ortalama 16,25 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplanmıştır.
9. Fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı konusunda, dosya içerisinde işyerindeki çalışma düzenini gösterir işyeri kayıtları bulunmadığından davacının söz konusu çalışmalarının taraf tanık beyanlarına göre kabulünde isabetsizlik yok ise de taraf tanıklarının davacı ile birlikte çalıştıklarını beyan ettikleri çalışma sürelerine göre fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışması hesaplanan dönemin tamamında çalışma koşullarını bilemeyecekleri anlaşılmış olup taraf tanıkların davacıyla birlikte ortak çalışma dönemi olan 2012 yılı Eylül ayı ile sınırlı olarak belirlenen dönem yönünden anılan alacaklar hesaplanmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
10. Ayrıca davalı tarafça davacının 08.01.2016 tarih ve 2015/157 talimat ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından tanık olarak dinlendiği sırada "... Sabah 07:00 akşam 17:00 çalışırdık..." şeklinde çalışma düzenine ilişkin beyanda bulunduğu ve bu beyanların davacıyı bağlayıcı nitelikte olduğu savunulmuştur. Davacının mahkeme huzurundaki beyanlarının kendisini bağlayıcı nitelikte olduğu gözetildiğinde, öncelikle davalının beyan ettiği talimat dosyası celbedilerek davacının savunulan şekilde çalışma düzenine ilişkin bir beyanının olup olmadığı değerlendirilmeli ve sonucuna göre dava konusu fazla çalışma ücreti talebi hakkında bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
11. 4857 sayılı Kanun'un 37 nci maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan ücret hesap pusulası verilmesi zorunludur.
12. Uygulamada çoğunlukla ücret bordrosu adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
13. Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
14. Somut uyuşmazlıkta, davacı aylık net 1.500,00 USD ücret aldığını ileri sürmüş, davalı ise davacının net 570,00 USD ücret aldığını savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal ücret araştırması ve davacının beyanları birlikte değerlendirilerek davacının 21.07.2011 tarihine kadar net 1.300,00 USD, bu tarihten sonraki dönemde ise net 1.500,00 USD ücret aldığı kabulü ile dava konusu alacakların hesaplandığı ifade edilmiş ise de kabul edilenin aksine dava konusu fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının tüm dönem yönünden 1.500,00 USD aylık ücret üzerinden hesaplandığı ve söz konusu hesaplamanın hatalı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca 21.07.2011 tarihinden sonra çalışılan dönem yönünden ücrete ilişkin ispat yükü davacıdadır. Davacının ücret miktarına yönelik iddiasının, davalı tanığı İ.S.'nin beyanları gözetilerek, aylık net 1.370,00 USD ile sınırlı olarak ispatlandığı anlaşılmış olup Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde verilen karar bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
31.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.