17. Hukuk Dairesi 2016/14657 E. , 2019/5472 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkil bankanın davalı şirketten alacaklarını tahsil etmek için kredi borçlusu ile dava dışı müteselsil kefiller ...,... hakkında ... İcra Müdürlüğü"nün 2012/4187 sayılı dosyasıyla takip yaptığını, takibin tüm borçlular yönünden kesinleştiğini ve haciz aşamasına gelindiğini ancak davalı şirketin ...,...,...,... plakalı araçları diğer davalıya 154.650,00 TL bedelle devrettiğini, devrin mal kaçırma amacı taşıdığını iddia ederek bu taşıtlara ilişkin devir-satışa ilişkin tasarrufun iptali ile müvekkiline alacak tutarı ve ferileri yönünden dava konusu araçlar üzerinde cebri icra yapma yetkisi verilmesini istemiş, yargılama sırasında tasarrufa konu araçların el değiştirdiğinden davasını tazminata dönüştürmüştür.
Davalı ... vekili, dava ön şartı olan aciz vesikasının bulunmadığını, müvekkilinin diğer davalıya sürekli borç verdiğini, satışın gerçek olduğunu ayrıca dava konusu araçların 3. kişilere satılarak paraya çevrildiğinden davanın konusuz kaldığını belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı, cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK. m. 281). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K. 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve ... Karar sayılı ilamı)
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya
bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. İİK"nun 280/3 maddesininde ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdıyle hareket ettiği kabul olunur, bu karine ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir hükmünü içerdiğinden anılan madde kapsamından da delillerin değerlendirilmesi, öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, davaya konu yapılan araçlar hakkında daha önce bir başka alacaklı tarafından Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin ... E. sayılı dosyası ile tasarrufun iptali davası açılarak araçların satış tarihindeki değerlerinin davalı ..."dan tahsiline karar verildiği ve bu hükmün kesinleştiği ayrıca bu dosyada alınan bilirkişi raporunda araçların tasarruf tarihindeki rayiç değerlerinin
önceki alacağı karşılamadığı, eldeki dava yönünden artan bir miktarın bulunmadığı anlaşıldığından, aynı devir/satıştan kaynaklı ikinci kez tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının takip konusu alacağının 06/02/2009 ve 03/01/2011 tarihli genel kredi sözleşmelerine dayalı olduğu, davalı borçlu aleyhine ... İcra Müdürlüğünün sayılı dosyasından ilamsız icra takibi yapıldığı, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, borçlu şirketin hacze kabil malının bulunmadığı, taşınmazlarının hacizli olduğu ve kıymetlerin borca yeter düzeyde olmadığından dava ön şartı bakımından aciz vesikasının bulunduğu, davanın süresinde açıldığı, iptali istenen tasarrufun, takip konusu alacaktan sonra doğduğu anlaşıldığından dava ön koşulları gerçekleşmiştir. Mahkeme de dava koşullarının oluştuğunun kabulündedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davalı 3. kişi ...’un tasarrufa konu araçları 4. kişiye devretmiş olduğu anlaşıldığından davacı alacaklı talebini tazminata dönüştürmüştür. İptal koşullarının oluştuğunun mahkemenin de kabulündedir. O halde; anlaşılmasına göre, mahkemece davanın kabulü ile söz konusu tasarrufların iptaline, İİK.nun 283. maddesine göre davanın bedele dönüştüğü dikkate alınarak davalı 3. kişi ...’un taşınmazları elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla (diğer dosya yönünden)tazminata mahkum edilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi