17. Hukuk Dairesi 2016/15560 E. , 2019/5474 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili bankanın borçlular ..., ... ve ... Çelik Ltd. Şti."nden alacakları dolayısıyla İskenderun 4. İcra Müdürlüğünün 2013/2872 sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, takip tarihi itibariyle icra dosyasındaki borç miktarının 3.974.030,87 TL olup, icra dosyasında hacze gidildiğini ve borçluların bu adresleri terk ettiklerini, borçlulara ait haczi kabil ve icra takip borcuna yetecek miktarda mal bulunmadığını tespit ettiklerini, davalılardan ... adına kayıtlı iken ... parsel ile ... parsel sayılı taşınmazların 19/07/2012 tarihinde diğer davalı ..."ya satıldığını, söz konusu taşınmazın devrinin muvazaalı olduğunu, ayrıca taşınmazın devrinin de gerçek değerinden çok düşük değer üzerinden yapıldığını, Hatay ili, Dörtyol ilçesi, ... 64 parsel sayılı taşınmazların 19/07/2013 tarihinde yapılan satış tasarrufunun İİK 278 ve devamı maddeleri uyarınca müvekkili banka yönünden iptaline, tüm satış işlemlerinin borçlular tarafından davalı üçüncü kişiye muvazaalı ve kötü niyetli olarak devredildiğinin tespiti ile satışın iptaline, dava konusu taşınmaz üzerinde cebri icra yapma yetkisi tanınmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazların Dörtyol ilçesinde bulunduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, İİK"nın 277 maddesi uyarınca tasarrufun iptali davasının şartları gerçekleşmediğini, müvekkilinin arsa ve arazi alım satımı yapan, çoğunlukla tarım işleri ile uğraşan bir çiftçi olduğunu, bu yerin rayiç değerini uygun bulması üzerine satın aldığını ve daha sonra kar ederek üçüncü kişiye sattığını, satın almaların banka aracılığıyla yapıldığını, müvekkilinin alacaklıları zarara uğratma kastının bulunmadığını, alım satımın rayiç bedel üzerinden yapıldığını, bu nedenle öncelikle Dörtyol Mahkemelerinin yetkili bulunması nedeniyle yetkisizlik kararı verilmesini, neticeten yapılan satışın iptalini gerektirir bir durum bulunmadığından davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, müvekkili tarafından sevk ve idare edilen Erenler Demir Çelik Ltd. Şti."nin ekonomik kriz nedeniyle bankalardan alınan kredilerinin ödenmesinin temini amacıyla kendine ait özel mal varlıklarını ve taşınmazlarını satışa çıkardığını, taşınmazların normal piyasa koşulları ile satılarak bedellerinin alındığını, davacının elinde aciz vesikası bulunmadığını, davacı tarafından 18/01/2011 tanzim ve 24/04/2013 vade tarihli bonodan dolayı icra takibi yapıldığını ve takipteki alacağa esas olmak üzere eldeki davanın açıldığını, bu bonodan dolayı müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını, bononun 2011 yılında davacı bankaya munzam senet/teminat olarak verildiğini, dava konusu edilen taşınmazın satış tarihi olan 10/07/2012 itibariyle davacı bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığı, ... Noterliğinin 02/05/2013 tarih ve 9132 yevmiye sayılı ihtarnamesinden anlaşılacağı üzere davacı bankanın Erenler Demir Çelik Ltd. Şti"ye 29/01/2013 tarihinde 3.000.000,00 TL ve 28/02/2013 tarihinde 1.000.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000.000,00 TL kredi kullandırdığını, ancak kredi kullanma belgesi olan ve verilen krediye esas olan kredi teklif formunu Erenler Demirçelik Ltd. Şti. sıfatı ile imzaladığını, dolayısıyla bu kredinin borçlusunun Erenler Demir Çelik Ltd. Şti. olduğunu, söz konusu kredi belgesinde müvekkilinin şahsi imzası ve kefaletinin mevcut bulunmadığını, buna bağlı olarak davacı tarafça müvekkilinin şahsi mallarına ilişkin olarak tasarrufun iptali talebinde bulunulamayacağını, davacının elinde geçerli bir aciz vesikası olmadığı ve borcun tasarruftan önce olmasının davanın ön şartı olduğundan, satış bedelinin müvekkilinin hesabına alıcısı tarafından yatırıldığından ve müvekkilinin davacı bankayı zarara uğratma kastı bulunmadığından davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Mahkeme gerekçesinde, davaya konu tasarrufun 19/07/2012 tarihinde yapıldığını, takip konusu senedin vade yani borcun doğum tarihinin ise 24/04/2013 tarihi olduğunu, bu durumda tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığını belirterek davanın reddine karar vermişse de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece res"en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz.
Somut olayda davacının takip konusu alacağı, 18/01/2011 tanzim tarihli bono olup dava konusu tasarruf 19/07/2012 tarihinde yapılmakla takip konusu borçtan sonra yapıldığı görülmektedir. Mahkemece senette gösterilen vade tarihi esas alınarak tasarruf tarihinin borcun doğumundan önce kabul edilmesi isabetli değildir.
Kabule göre; uygulamada alacak-borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığı sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı bonoların veya çeklerin keşide tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmeli, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki sorulmalı, gerektiğinde davacı ile borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalıdır. Böyle bir durumda, davacı vekiline takip konusu borcun doğumuna ilişkin temel ilişki konusunda delillerini sunması için süre verilmesi, sunduğu delillerin toplanması, davacı ve davalı borçlunun ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerektiğinde davacı ve borçlunun isticvabı ile borcun doğumunun tespiti; daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde buna ilişkin dava koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek işin esasına girilerek iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Mahkemece tüm bu maddi hukuki olgular dikkate alınmadan hatalı tespit ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.