9. Hukuk Dairesi 2015/30807 E. , 2019/3403 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 04/04/1994-22/12/2011 tarihleri arasında davalı işyerinde stajyer mağaza müdürü olarak çalıştığını, en son 8.692,66.-TL ücret aldığını, diğer sosyal yardımlarla birlikte yılda en az 3 aylık ücret tutarında prim verildiğini, 2011 yılına ait primin ödenmediğini, haftada 6 gün 08:00-19:00 saatleri arasında, envanter günlerinde ayda 4 gün 06:30-19:30 saatleri arasında, haftada 3 gün 08:00-20:00 ve ayda 1 gün 08:00-22:00 saatleri arasında çalıştığını ve fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, davalı işyerinde farklı türden ürünlerin satıldığını ve son kullanma tarihi geçen ancak insan sağlığını tehdit etmeyen atık ürünlerin ilgili yerlere bağışlandığını, müvekkilin iş sözleşmesinin feshine neden olan olaydan 2 gün evvel envanter sayımı yapıldığını, atık ürünlerin tespit edildiğini, mağazada satışı yapılan ürünlerle ilgili olarak hediye olarak verilen ve satış yapılmayan ürünleri sosyal sorumluluk projesi kapsamında çocuk esirgeme kurumuna bırakacağı için ürünlerin aracına konulduğunu, müvekkilinin bu ürünleri kendisi için almadığını, bu olay nedeniyle iş akdinin haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti ve ikramiye alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş akdinin mağazaya ait ürünleri yönetici sıfatını kötüye kullanarak haksız çıkar sağladığından haklı nedenle feshedildiğini, davacının mağaza içindeki çalışmayı düzenleyen yönetici konumunda olduğunu, bu nedenle fazla çalışma ücreti alacağı bulunmadığını, bordrolarda fazla çalışma tahakkuku olduğunu, iş sözleşmesine göre 270 saate kadar yapılacak fazla çalışmanın davacının almakta olduğu ücrete dahil olduğunu ve prim alacağının zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; "..Dosya kapsamından ve tutulan tutanaklardan davacının sözü edilen ve kasadan geçirilmeyen çantasında yapılan aramada deodorant, traş köpüğü, diş macunu gibi kozmetik ürünlerin çıktığı, bu ürünlerin 13/12/2011 tarihinde atığa çıkarılan ürünler olduğu sabittir. Yine davacının, davalı işyerinin sosyal sorumluluk kapsamında atığa ayrılmış, kullanılabilir ürünleri bir takım hayır kurumlarına bizzat veya kurumdan gelen görevliye teslim etmek sureti ile verdiği tanık beyanları ile sabittir. Fesih gerekçesi yapılan ve davacının kasadan geçirmediği ve ücretini de ödemediği ürünlerin atığa ayrılmış ürünler olduğu, davacının ve davalı işyerinin daha önceden sosyal sorumluluk projesi kapsamında atığa ayrılan ve kullanılabilecek ürünleri hayır kurumlarına vermiş olduğu hususu göz önüne alınarak davacının işbu ürünleri kendi uhdesine geçirmek amacı ile hareket ettiği ispatlanamadığından yapılan fesih işleminin geçersiz olduğu, bu sebeple davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacağı sonucuna varılmıştır..." gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının stajyer mağaza müdürü olarak görev yaparken atığa ayrıldığını bildirdiği dosyada listesi bulunan "traş köpüğü, muhtelif deodorant ve on üç parça ürünü" aynı işyerinde çalışan bir işçiye çanta içerisinde vererek arabasına koymasını istediği, davacının talimatıyla İ.B isimli işçinin ürünleri davacının arabasına bıraktığı, bunun fark edilmesi üzerine güvenlik görevlilerinin yaptığı kontrolde ürünlerin arabadan çıktığı ve davacının iş akdinin bu olay nedeniyle feshedildiği tartışmasızdır.
Dosyada çözülmesi gereken hukuki sorun, davacının yukarıda belirtilen atık ürünleri izinsiz olarak alıp, başka bir işçi aracılığıyla aracına koydurup işyerinden götürmeye çalışmasının doğruluk ve bağlılığa aykırılık oluşturup oluşturmadığı ve işverenin güvenini kötüye kullanıp kullanmadığıdır. Bu hukuki sorunun değerlendirilmesinde, yargılama sürecinde mevcut olduğu anlaşılan davalı işverenin bir kısım atık ürünleri sosyal sorumluluk projesi kapsamında hayır kurumlarına vermesi halinin de bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı işverenin kullanıma uygun bir kısım atık ürünleri hayır kurumlarına verdiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ancak atık olduğu iddia edilen ürünlerin davalı işverene ait olduğu ve buna bağlı olarak tasarruf hakkının da işverene ait olduğu ortadadır. Davacının atık ürünler üzerinde bir tasarruf yetkisi olmadığı, bunu bile bile kullanıma uygun 13 adet ürünü izinsiz aldığı, davacının olayın hemen akabinde yaptığı yazılı savunmasında işçi İ.B"ye bilgisayar çantasını ve arabasının anahtarını verdiğini ve içinden çeşitli ürünlerin çıktığını, 12.15 sıralarında aracın durdurulduğunu ve gerekli prosedürün gerçekleştirildiğini belirttiği ancak bu savunmasında söz konusu atık ürünlerin hayır kurumlarına götüreceğine ilişkin bir beyanda bulunmadığı görülmektedir. Diğer taraftan davacı tarafından imzalanan davalı şirkete ait "Atık Ürün Prosedürü" başlıklı belgede atık ürünlerin diğer ürünlerden ayrıştırılması ve daha sonra yapılacak işlemlere ilişkin bilgiler mevcut olup, söz konusu atık ürünlerin mağaza yetkilileri tarafından hayır kurumlarına bağışlanacağına ilişkin bir prosedür de bulunmamaktadır.
Her ne kadar davacı vekili dilekçesinde müvekkilinin bu ürünleri hayır kurumlarına verilmek üzere işyeri dışına çıkardığını ve Çocuk Esirgeme Kurumuna vereceğini iddia etmiş ise de, davacının böyle bir görevi olmayıp, atık ürünlerin şirket tarafından hayır kurumlarına ulaştırıldığı, davacının 13 adet ürünü hak ve yetkisi olmaksızın işyerinden çıkardığı ve güvenlik kontrolünde bulunduğu, stajyer mağaza müdürü olan davacının bu davranışı sebebiyle işverenin güvenini kötüye kullandığı ve işverenin feshinin haklı sebebe dayandığı, davacının aynı davranış sebebiyle hakkında açılan ceza davasından beraatine karar verilmesinin iş ilişkisi açısından bu davranışı hukuka uygun hale getirmeyeceği anlaşılmakla, davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar vermek gerekirken, kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.