Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5680
Karar No: 2022/6466
Karar Tarihi: 25.05.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5680 Esas 2022/6466 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/5680 E.  ,  2022/6466 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 10. Hukuk Dairesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılamada, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 07.07.2008 tarihinden itibaren Şirketin ön büro müdürlüğü ve farklı pozisyonlarında kesintisiz çalıştığını, 03.02.2020 tarihinde davacının 24 yıllık sigortalılık süresi ve 6402 prim ödeme gün sayısını doldurduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) kıdem tazminatına ilişkin yazıyı almaya gittiğinde, sigorta primlerinin eksik yatırıldığını tespit ettiğini, işverenin ücretlerin bir kısmını bankaya yatırıp kalanını elden ödediğini, primleri de bankaya yatırılan miktar üzerinden bildirdiğini, bunun üzerine ... Baro Başkanlığının 04.02.2020 tarihli, 2020/482 sayılı ve 2004 havale tarihli ihtarnamesine SGK'dan aldığı yazıyı da ekleyerek iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendine göre haklı olarak feshettiğini, alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin, bakiye ücret, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iş sözleşmesini kendisinin feshettiğini, ön büro elemanı olarak çalışan davacının aylık net ücretinin 2.712,18 TL olduğunu, SGK bildirimlerinin de bu tutar üzerinden yapıldığını, 07.07.2008 tarihinden itibaren 12 yıl süreyle mağduriyet yaşayan bir kişinin kesintisiz çalışmasının beklenemeyeceğini, işyerinde ücretlerin tamamının bankaya



    yatırıldığını, davacının vasıflı işçi konumunda olmadığını, bu nedenle 3.500,00 TL ücret almasının söz konusu edilemeyeceğini, 2019 yılı Kasım, Aralık ve 2020 yılı Ocak ayı ücretlerinin banka hesabına yatırıldığını, işyerinde ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışılmadığını, fazla çalışma yapılmadığını, 26.12.2018 tarihli ibraname ile yıllık izin ücreti karşılığı 16.727,15 TL'nin davacıya ödendiğini, davacının davalı Şirketten hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ücret araştırması sonuçlarının ortalamasının davacı iddiasının üzerinde olması, taraf tanıklarının işyerinde elden ödeme yapıldığına dair beyanları, davacının özlük dosyasındaki bordro ve ödeme belgeleri ile 15.06.2010 tarihli sözleşmede işyerindeki ünvanının ön büro müdürü olarak kaydedildiğinin görülmesi, davalı işverence sunulan 26.12.2018 tarihli ibranameye konu tarihsiz yıllık izin ve resmî tatil ücreti bordrolarında davacının brüt ücretinin 4.114,28 TL olarak gösterildiği bunun da dönemin asgari ücretinin 2 katını aşması ve Türkiye İstatistik Kurumu kazanç sorgulama raporu verilerinin birlikte değerlendirildiğinde, davacının son aylık ücretinin davacı talebi aşılmamak üzere 3.500,00 TL net, 4.895,72 TL brüt olarak belirlendiği, davacının 04.05.1992 olan işe giriş tarihine göre mülga 1475 sayılı İş Kanunu (1475 sayılı Kanun) 14 üncü maddesine göre 15 yıl sigortalılık süresi ile 3600 prim gün sayısını doldurmuş olduğu bu nedenle davacının sigortalılık süresi ve prim gün sayısı şartlarını taşıdığı ayrıca davacının fesih tarihi itibarıyla muaccel olan ve bilirkişi raporu ile hesaplanan ve hüküm altına alınan ücret, ulusal bayram ve genel tatil ile fazla çalışma alacaklarının ödendiğinin davalı işverence ispatlanamadığı anlaşılmakla davacının iş sözleşmesini 4857 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendi gereğince haklı olarak feshettiği, böylece kıdem tazminatına hak kazandığı, davacının bakiye yıllık izin alacağının bulunduğu, üzerinde davacının 9.330,22 TL resmî tatil ücreti ve 7.396,93 TL yıllık izin ücreti olmak üzere toplam net 16.727,15 TL aldığına dair el yazısı ve imzası bulunan 26.12.2018 tarihli ibranamenin sözleşme devam ederken imza edilmesi ve ibranameye konu ödemenin banka kanalı ile yapılmaması sebebiyle geçersiz olduğu ancak her ne kadar mezkur ibraname 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) öngördüğü düzenlemelere uygun değilse de ödendiği kanıtlanan tutarların hesaplanan alacaktan mahsup edilmesi gerektiği, davalı vekilinin davacının ıslah/talep artırım dilekçesine karşı zamanaşımı definde bulunmuşsa da kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti açısından zamanaşımı süresinin dolmadığı, diğer alacak kalemleri de esasen belirsiz alacak davası olarak açıldığından davada zamanaşımı sorunu bulunmadığı, davacının davalıya gönderdiği fesih ihtarnamesiyle davalıyı 15.02.2020 tarihinde ücret, yıllık izin, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı için temerrüde düşürmüş olduğundan bu alacakların tamamı için temerrüt tarihinden, kıdem tazminatı için de iş sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren faize hükmedildiği gerekçeleriyle davanın ıslah edilen şekliyle kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçelerini 05.01.2022 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde ıslah ettiklerini ve zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının dava tarihi olan 20.07.2020 tarihinden 5 yıl öncesi yani 20.07.2015 tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını, bilirkişinin raporunda ve dolayısıyla Mahkemenin kararında maddi hata yaptığını, davacıya davalı Şirket tarafından 26.02.2018 tarihli ibraname ile 16.727,15 TL ödeme yapıldığını ancak bilirkişi raporunun hiçbir yerinde bu miktarın mahsup edildiğine dair bilgi olmadığını, bilirkişinin fazla çalışma süreleri ve ücret belirlemelerinin de hatalı olduğunu, asıl rapor ile ek rapor arasında büyük farklar olduğunu, davacının haftalık izinlerinin tamamını kullandığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...Somut olayda; davacı fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığını ispatlamış ancak davalı işverence bu çalışmaların karşılığı olan ücretlerin ödendiğinin ispat edilemediği, davacının işbu ücret alacaklarının ödenmediğinden bahisle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinden kıdem tazminatına hak kazandığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ayrıntılı bir şekilde hüküm altına alınan tazminat ve alacakların yöntemince hesaplandığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 357 nci maddesi "(1) Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. (2) Bölge adliye mahkemeleri için yetki sözleşmesi yapılamaz. (3) İlk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir." hükmü gereği davalı vekilinin 05/01/2022 tarihinde Dairemize gönderdiği cevap dilekçesinin ıslahına yönelik dilekçesine geçerlilik tanınamayacağı da görülmekle; ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
    ..." gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davalı vekili, istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davalının istinaf aşamasında cevap dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı def'inde bulunup bulunamayacağı ve dosyada bulunan 26.12.2018 tarihli ibranamede belirtilen 16.727,15 TL tutarındaki ödemenin yapılan hesaplamalarda dikkate alınıp alınmadığı hususlarındadır.

    2. İlgili Hukuk
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 357 nci maddesi, 4857 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendi, Mülga 1475 sayılı Kanun'un 4857 sayılı Kanun'un 120 nci maddesine göre hâlen yürürlükte bulunan 14 ncü maddesi, 6098 sayılı Kanun'un 420 nci maddesi.

    3. Değerlendirme
    1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

    2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeple,
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

    Aşağıda yazılı temyiz gideninin temyiz edene yükletilmesine,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    25.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi