Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4380
Karar No: 2022/6417
Karar Tarihi: 24.05.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4380 Esas 2022/6417 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/4380 E.  ,  2022/6417 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 26. Hukuk Dairesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 23. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

    Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

    Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.05.2022 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

    Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ve davacı asıl ile davalı vekili Avukat... Karacan gelmişlerdir.

    Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

    Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkette 20.09.2010 tarihinde müşavir avukat olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 31.05.2016 tarihinde davalı Banka tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak feshedildiğini, hukuk müşavirliğinde görev yapan başka bir avukat tarafından açılan benzer davada davalı Bankanın iş sözleşmesinin eki mahiyetindeki banka iç mevzuatına aykırı olarak kesinti yaptığını ve gelir kaydettiğini öğrendiğini, davalının yapılan kesintileri gizlediğini, bu nedenle ödenmesi gereken vekâlet ücretlerinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının haksız biçimde alacak hakkı talebinde bulunduğunu, taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğunu, karşı taraf vekâlet ücretinin Avukatlık Kanunu'na göre mümkün olmadığını, müvekkili Bankanın sözleşmeli avukatlar ile imzaladığı sözleşme kapsamında karşı taraf vekâlet ücretinin %50'sini aldığını, bu tutarın bir bölümünün kadrolu avukatlara performans bonusu olarak dağıtıldığını, dava konusu kesintinin işverenin eşit davranma ilkesi gereği olduğunu, bu kesintinin işyeri uygulaması hâline geldiğini ve davacının bordrolara itirazının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile vekâlet ücretlerinde gerçekleştirilen %30 oranındaki kesintinin davacının işe başlamasından önce gerçekleştirilmeye başlanan bir kesinti olduğu, davacının işe girdiği tarihte mevcut kesintinin bir işyeri uygulaması hâline geldiği, davacının işe girdiği sırada mevcut kesintiyi kabul ederek ve bilerek işe girdiği, davacının işe girmesinin ardından bu hususta davacının çalışma koşullarında bir değişikliğe veya tenkisata gitme durumunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.


    B. İstinaf Sebepleri
    Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın, davacının çalıştığı yaklaşık altı yıl boyunca üçer aylık dönemler hâlinde iç mevzuat uyarınca düzenli olarak ödenen vekâlet ücretlerinden davacının bilgisi ve rızası dışında davalının kesinti yapması sonucu oluşan zarar nedeniyle açıldığını, kesintilerin ortaya çıkmasıyla kadrolu avukatlar tarafından peşpeşe davalar açıldığını, kesintilerin işe girerken veya sonrasında bilinmediği gibi kabulünün de söz konusu olamayacağını, davacının işten çıkarılma sebebinin de kesintilerin, çalışma süresince bilinebilir nitelikte olmadığını gösterdiğini, davalının kesintisiz ödeme tahaddünü içeren istihdam süresince yürürlükte olan yazılı yönetmelikler olduğunu, davalının vekâlet ücreti dağıtım esaslarını iç yönetmeliklerde düzenlediğini, bu yönetmelikle vekâlet ücreti esaslarının belirlendiğini ve kesintilere yer verilmeksizin kesintisiz vekâlet ücreti dağıtılacağının taahhüt edildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı işyerinde 2009 yılından itibaren uygulanan vekâlet ücretlerinden %30 oranındaki kesintinin davacının işe başlangıç tarihi olan 20.09.2010 tarihinden önce gerçekleştirilmeye başlanan bir uygulama olduğu, davacının işe başlamasından sonra çalışma koşullarında esaslı bir değişikliğin bulunmadığı ve İlk Derece Mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davacı vekili; davacıya Takip İşleri Genelgesi ve Kredi İzleme ve Takip Uygulama Yönetmeliği uyarınca düzenli olarak ödenen vekâlet ücretlerinden davacının bilgisi ve rızası dışında kesinti yapılması yapması sonucu oluşan zararlar nedeniyle açıldığını, müvekkili ile birlikte çalışmış kadrolu avukatlarca açılan ilk davalar nedeniyle kesinti yapıldığının öğrenildiğini, davacının işe girerken kendisine bildirilmeyen kesintileri bilebilmesi ve bilmediği bir kesintiyi de kabul etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının cevap dilekçesinde dahi böyle bir savunma bulunmadığını, davalının iç yönetmelikler ile yazılı kesintisiz ödeme taahhüdü bulunduğundan davacı tarafından bilinmeyen fiili kesintilerin ne zamandan itibaren yapıldığının bir önemi bulunmadığını belirterek kararı temyiz etmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davacının ücret benzeri ödemelerinden yapılan kesintinin çalışma koşullarında esaslı değişiklik olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.


    2. İlgili Hukuk
    4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) "Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi" kenar başlıklı 22 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
    " İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir."

    3. Değerlendirme
    1. İş hukuku, işçi hakları yönünden sürekli ileriye yönelik gelişimci bir karaktere sahiptir. Bu anlayıştan hareket edildiğinde, işçinin haklarının iş ilişkisinin devamı sırasında daha ileriye götürülmesi, iş hukukunun temel amaçları arasındadır. Çalışma koşulları bakımından geriye gidişin işçinin rızası hilafına yapılamaması gerekir.

    2. 4857 sayılı Kanun'un 22 nci maddesindeki düzenleme, çalışma koşullarındaki değişikliğin normatif dayanağını oluşturur.

    3.Uygulamada, yazılı olarak yapılan iş sözleşmelerinde çoğunlukla işçinin yerine getireceği iş, unvanı, ücret ve ekleri belirtilmekle birlikte, çalışma koşullarının tespitine yönelik ayrıntılı düzenlemelere yer verilmemektedir. Bu noktada çalışma koşullarının tespiti ve değişikliğin yapılıp yapılmadığı konularında ispat sorunlarını beraberine getirmektedir. Çalışma koşullarında işçi aleyhine esaslı değişiklik yapıldığı konusunda ispat yükü işçidedir.

    4. Çalışma koşullarını belirleyen kaynaklar arasında, iş sözleşmesinin eki sayılan personel yönetmeliği veya işyeri iç yönetmeliği gibi belgeler de yerini alır. Bu nedenle işçinin açık veya örtülü onayını almış personel yönetmeliği, iş sözleşmesi hükmü niteliğindedir. İşyerinde öteden beri uygulanmakta olan personel yönetmeliğinin kural olarak işçi ile iş ilişkisinin kurulduğu anda işçiye bildirilmesi gerekir. Daha sonra yapılacak olan değişikliklerin de işçiye duyurulması bağlayıcılık açısından gereklidir. Yasal veya sözleşme gereği bir zorunluluk olmadığı hâlde, işyerinde uygulana gelen “işyeri uygulamaları” da çalışma koşullarının belirlenmesinde etkindir.

    5.Yukarıda yapılan açıklamalar ile dosya kapsamındaki deliller bütün olarak değerlendirildiğinde; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ve kararın gerekçesinin dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

    Davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    24.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi