Esas No: 2022/4576
Karar No: 2022/6423
Karar Tarihi: 24.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4576 Esas 2022/6423 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/4576 E. , 2022/6423 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 12. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 2. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.05.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ...k ile davalı vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 06.07.2012 tarihinden beri Türkiye Taş Kurumu (TTK) Genel Müdürlüğü ... İşletme Müdürlüğünün alt işverene yaptırmakta olduğu filtrasyon işini alan alt işverende hâlen bakım işçisi olarak en son aylık net 1.400,00 TL ücret ile filtrasyon bölümünde çalıştığını, ... Müessesesi tarafından üretilen kömürün zenginleştirilmek üzere lavvara gönderildiğini ve lavvar çıkışlı kömürün sanayi kuruluşlarına ve yakımlık olarak piyasaya verildiğini, kömürün lavvarda yıkanması ile ortaya çıkan sulu kömür tozunun ayrı bir bölüm olan filtrasyonda ayrıştırıldığını, Kurumun teşkilat şemasında yer alan müdürlüklerden olan Lavvar Müdürlüğü bünyesinde Kurum işçileri ile yapılan bu işlemlerin 2002 yılından beri Kurumun Lavvar Müdürlüğü kontrol ve denetimi altında Kurumun tesisinde Kuruma ait makina ve malzemeler kullanılarak alt işverenlere yaptırıldığını, müvekkilinin baştan beri ihale edilen ve sözleşme konusu olan iş dışında Kurumun asıl işinde çalıştırılıyor olması sebebiyle müvekkili açısından geçerli asıl işveren - alt işveren ilişkisi bulunmadığını, ihale edilen işin ayrı bir teknoloji ve uzmanlık gerektiren işlerden olmadığını ve 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) gereğince alt işverenlere yaptırıldığını, muvazaanın tespiti ile müvekkilinin baştan beri davalı Kurumun işçisi sayılmasına ve müvekkilinin emsal işçilere ödenen ücrete ve tanınan haklara göre çalıştırılması gereken ücretin tespiti ile buna bağlı olarak bir kısım fark alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkil Kurum işçisi olmadığını, müvekkili Kurum ile davacının çalıştığı şirket yada şirketler arasında asıl işveren - alt işveren ilişkisi olmadığını, işin bütün olarak şirkete devredildiğini, muvazaa iddiasının ve muvazaaya dayalı alacak taleplerinin yerinde olmadığını ve Kurumun dava konusu alacaklardan sorumluluğu bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı ... Müdürlüğünden ihale ile sözleşmeye konu işleri alan şirketlerde işyeri devri esaslarına göre ve son olarak dava dışı...Mühendislik İnşaat Şirketi işçisi olarak çalışmaya devam ettiği, sözleşmeye konu işin tüvenan kömürlerinin yıkattırılması ve çıkan katı atıkların nakli olduğu, sözleşme ve teknik şartname incelendiğinde sözleşmeye konu yapılacak olan işin tanımının sözleşmenin 5 inci ve teknik şartnamenin 1 ve 2 nci maddelerinde düzenlendiği, buna göre yapılacak işin, mevcut tüvenan kömür siloları çıkışından itibaren tüvenan kömürlerin nakledilmesi, iri ve ince taneli tüvenan kömürlerin zenginleştirilmesi, filtrasyon tesisinin elverdiği ölçüde şlam kömürlerin satılabilir ürün olarak değerlendirilmesi, termik santral kömürü üretilmesi için mikst ve gerektiğinde ince taneli şistlerle homojen bir şekilde karıştırılması ve elde edilen filtrasyon ürünün 19 C bandı döküş noktasına, metalurjik kömür için demiryolu vagon yükleme bantlarına, parça kömür için 16 C bandı döküş noktasına veya idare bandındaki karakol vasıtasıyla yükleme araçlarına nakledilmesi işlemleri olduğu, davacı ve diğer şirket çalışanlarının da sözleşmeye konu işte ve sözleşme hükümlerine uygun olarak çalıştırıldığı, davalı ... Müdürlüğünün asli faaliyet konusunun yeraltında bulunan taş kömürünün çıkarılması işi olduğu, nitekim davacının çalıştırıldığı tesisin bulunduğu yerdeki maden ocağından kömürün ... tarafından bizzat çıkarıldığı ve bantlar/asansör yardımıyla yine Kuruma ait yer üstünde bulunan lavvar sahasına taşındığı, burada davacının çalıştığı şirkete ihale yoluyla verilen işin yardımcı iş niteliğinde olduğu ve alt işverene verilmesine engel bir durum olmadığı, dolayısıyla davalı ... ile davacının çalışmakta olduğu şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğundan bahsedilemeyeceği, geçerli asıl alt işveren ilişkisinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece emsal istinaf mahkemesi kararları doğrultusunda benzer dosyada yerinde keşif yapılarak konusunda uzman bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporunun dosya arasına alınmasına ve raporda müvekkili ile aynı işyerinde çalışan işçi açısından ihale dilen işin mahiyeti gereğince davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğundan işçilerin asıl işveren ... işçisi sayılması gerektiği belirtilmesine rağmen rapora itibar edilmeksizin Mahkemenin uzmanlık alanı dışında kalan bir konuda hatalı değerlendirme yapıldığını, raporda şirkete ihale edilen işin açık ve net bir şekilde davalı Kurumun asıl işi olduğu ve asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu hususunun uzman bilirkişilerce tespit edildiğini, Mahkemece hatalı bir şekilde ihale edilen işin yardımcı iş olarak kabulü ile davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığına dair kanaatinin usul ve kanuna, dosya kapsamına, ... Ana Statüsü'ne aykırı olduğunu, raporun "Konunun değerlendirmesi" başlıklı bölümünde 3.1. paragrafında davalı Kurumun ...ve ... İşletme Müdürlüklerinde üretilen kömürün yıkanması işinin (lavvarlama) TTK Genel Müdürlüğüne ait tesislerde ve TTK işçileri tarafından gerçekleştirilmekte olduğunun belirtildiğini, Kurumun kendi üretim işçileri ile işletmecilik faaliyetini beş adet müessese müdürlüğündeki işletme müdürlükleri vasıtasıyla devam ettirmekte olduğunu, üretilen tüvenan kömürün lavvarlanmasının 2010 yılına kadar tüm işletme müdürlüklerinde davalı Kurum tarafından kendi işçileri ile Kuruma ait tesislerde yerine getirdiğini, 2010 tarihinden sonra işin bu kısmının ...- ... ve Üzülmez İşletme Müdürlüklerinde ihale edildiğini, ... ve ...İşletme Müdürlüklerinde Kurumun lavvarlama işini hâlen kendi işçileri ile kendi tesislerinde devam ettirdiğini, raporda uzman bilirkişilerce bu işin anahtar teslimi şeklinde ihale edilmesinin mümkün olmadığının, eser sözleşmesi niteliğinde değerlendirme yapılamayacağının, asıl-alt işveren ilişkisi bulunduğununun ve asıl işin bir bölümünü oluşturan işin muvazaalı olarak ihale edilmiş olduğunun kabul edildiğini, TTK Genel Müdürlüğünün sözleşme konusu olan ... Taşkömürü İşletme Müessesi tüvenan taşkömürlerinin yıkattırılması, katı atıkların yayılması işinin alt işverene ihale edildiğini, bu sebeple ihale makamı olarak asıl işveren olduğunu, ihale edilen iş TTK Genel Müdürlüğünün tabi olduğu Ana Statüsü'nde belirtilen asıl işlerinden biri olduğunu, ihale konusu işin davalı Kurumun ... İşletme Müdürlüğü imtiyaz sahasında olduğunu ve tüm tesisin davalı İdareye ait olduğunu, alt işveren şirketin ihale konusu işle ilgili hiç bir tecrübe ve bilgisinin bulunmadığını, sektörde hiç bir deneyimi bulunmadığını, sözleşmenin "kontrol teşkilatı, görev ve yetkileri" başlıklı 18 inci maddesinde " İşin sözleşme ve eklerinde tespit edilen standartlara (kalite ve özelliklere) uygun yürütülüp yürütülmediği İdare tarafından görevlendirilen Kontrol Teşkilatı aracılığıyla denetlenir." hükmü gereğince Kurumun işin yapımına ilişkin kontrol ve denetleme yetkisinin bulunduğunu, sözleşmenin 19 uncu maddesinde "Lavvarda kullanılacak işletme raporu ve elde edilecek ürünlere ait analiz raporu örnekleri idare tarafından hazırlanıp yükleniciye verilecektir.", 28 inci maddesinde "Yüklenici idareden devir aldığı tesislerin yedeklerine ihtiyaç duyması halinde ihyiyaç duyulan yedek parça idarenin elinde mevcut olması ve idarece uygun bulunması durumunda Kurum malzeme satış Yönergesine göre idareden ücreti mukabilinden satın alınabilir." şeklinde yer alan düzenlemeler karşısında alt işverenin asıl işverenden bağımsız olmadığını ve asıl işin teknolojik sebeplerle devredilmemiş olduğunun görüldüğünü, TTK Genel Müdürlüğünün ... Müessese Müdürlüğünde yıllarca ... tarafından kendi kadrolu işçileri ile yaptığı asıl işlerinden olan tüvanen kömürün yıkanması işinin daha sonra 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesine aykırı olacak şekilde ayrı bir uzmanlık ve teknoloji gerektirmemesine rağmen alt işverene ihale edildiğini, müvekkilinin ihale edilen işin filtrasyon bölümünde işletme ve bakım işçisi olarak çalıştığını, davalı Kurum tarafından alt işverenlere verilen ve müvekkilinin fiilen çalıştırıldığı işin Kurumun asıl işi olduğunu, yardımcı iş olmadığını, alt işveren tarafından yeni lavvar kurulmadığını, Kuruma ait lavvarda işe devam edildiğini, yeni lavvar yapımının da ayrı farklı bir teknoloji gerektirmediği gibi Kurumun bu konuda da yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olduğunu, Mahkemece Kurumun asıl işinin hatalı olarak sadece yeraltında bulunan taşkömürünün çıkarılması işi olduğunun kabul edildiğini, TTK Genel Müdürlüğünün kurulmasındaki amacın genel sanayi ve enerji politikasına uygun olarak taşkömürü ile taşkömürü havzasındaki diğer maden rezervlerini en iyi şekilde değerlenmek olduğunu, sadece üretmek işletmek değil, en iyi şekilde değerlendirmek olduğunu, bilirkişi raporunun 8 inci sayfasının 3.1 bendinde belirtildiği üzere sözleşme konusu işleri yıkama işinin kömür madenciliğinin kömür hazırlama ve zenginleştirme aşamasını oluşturduğunu, asıl işin bir parçası olduğunu, Ana Statü hükümlerine göre faaliyetini sürdürmekte olduğunu, TTK Genel Müdürlüğünün Ana Statüsü'nün 4 üncü maddesinde yer alan düzenleme gereğince 4 üncü maddede sayılan bu amaç ve faaliyetlerinin tümünü 4 üncü maddenin son bendinde "TTK bu amaç ve faaliyetlerini doğrudan doğruya ve müessese, bağlı ortaklık ve diğer birimleri eli ile yerine getirir" şeklinde yer alan düzenleme gereğince teşkilatlandığını, üretim için işletme müdürlükleri olmayıp taşkömürlerinin satışa hazır hâle getirilmesi ve üretim ve stok durumuna göre satışı için Kuruma ait lavvar müdürlüğü ve kömür satış müdürlükleri kurulmuş olduğunu, bu faaliyetlerin bu müdürlükler tarafından yürütüldüğünü, Kurumun yıllardır bu işi teşkilat yapısı içinde yer alan birimlere bağlı kendi tesislerinde kendi kadrolu işçileri ile yapmakta iken emeklilik sebebiyle işten ayrılan işçilerin yerine yeni işçi alımı olmaması sebebiyle oluşan işçinin açığını kapatmak amacıyla bu işleri Kurumun kendi tesislerinde yapılmak üzere ihale suretiyle alt işverenlere ihale ettiğini, asıl işin Kuruma ait tesiste ayrı bir teknoloji gerektirmemesine rağmen hiçbir tecrübesi ve bilgisi olmayan şirketlere verilmiş olmasının tamamen işçi temini amacıyla olduğundan ve kurulan ilişki 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesine aykırı olduğundan geçersiz ve muvazaalı olduğunu, Kurumun asıl işleri arasında yer alan işini alt işverenlere ihale suretiyle verdiğini, Kuruma ait tesislerde alt işveren işçileri çalıştırılmak suretiyle işçi temini sağlandığını, ihale edilen işin yardımcı iş değil Kurumun asıl işlerinden olduğunu ve alt işverene verilen işlerin ilk ihale tarihinden itibaren davalı Kurum işçileri ile birlikte alt işveren işçilerinin birlikte çalışması suretiyle yapılıyor olmasının emir ve talimatların Kurum çalışanları tarafından veriliyor olmasının, ihale edilen iş ile ... tarafından kadrolu işçilerle üretimi yapılan kömürün yerüstüne çıkarılması için yapılan nakliye işinin devam eden bölümü olmasının ve birbiri ile bağlantılı olmasının, alt işverene ihale edilen işin yapılmaması hâlinde yeraltından kömürün yer üstüne çıkışı işlemlerinin durması, aksaması söz konusu olduğu gibi kamu iktisati teşekkülü olan Kurumun sadece üretim değil üretilen kömürün satışı ile ülke ekonomisine katılmasını sağlamak amacıyla kurulmuş olması ve asıl işin 4857 sayılı Kanun'un 2 inci maddesine aykırı olarak devredilmiş olması sebebiyle asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu, 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi gereğince baştan itibaren davalı Kurum işçisi sayılan müvekkilinin asıl işveren ... işçisi sayılmasına ve muvazaaya dayalı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının çalıştığı...Mühendislik İnş. Tic. ve San. Ltd. Şti.'nin TTK Genel Müdürlüğünden almış olduğu ihale sonrasında kendi ekipmanlarını kurarak ve kendi işçileri ile davalı sahasında faaliyet gösterdiği, davacının çalıştığı...Mühendislik İnş. Tic. ve San. Ltd. Şti.'nin söz konusu alanda uzman olup yeterli teknolojiye sahip olduğu, alınan ihale kapsamında çalışan ... işçisi bulunmadığı, ihale süresinin sona ermesi ile tüm ekipmanlarının sökülerek götürüldüğü, 6727 sayılı Maden Kanunu’nun ek 1 inci maddesi ile Türkiye Taşkömürü Kurumu Ana Statüsü'nün 4 üncü maddesi gereğince işletme veya işlettirme yetkisinin davalı ... Müdürlüğünde olduğu, davalı ... tarafından kanunun vermiş olduğu yetki gereği ihale yapıldığı, işçi teminin söz konusu olmadığı, davacının çalıştığı...Mühendislik İnş. Tic. ve San. Ltd. Şti.'nin kendine ait bir organizasyon yapısının bulunduğu, bu nedenle davalı ile arasında muvazaa bulunmadığı, davalı ile davacının çalıştığı...Mühendislik İnş. Tic. ve San. Ltd. Şti.'nin arasındaki ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebepleri ile kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesi kapsamındaki ilişkinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1.4857 sayılı Kanun'un Tanımlar" kenar başlıklı 2 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"...
Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.
..."
2. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin "İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren iş" kenar başlıklı 11 inci maddesinde de asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi" şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
1.Alt işveren; bir iş yerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
2. Alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da asıl işin bir bölümünün teknolojik uzmanlık gerektirmesi zorunludur. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde, asıl işveren alt işveren ilişkisinin sınırlandırılması yönünde kanun koyucunun amacından da yola çıkılara, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada bulunması şarttır. Kanun’un 2 nci maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarında “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu gerekliliği ortaya koymaktadır. Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 11 inci maddesinde de yukarıdaki anlatımlara paralel biçimde, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.
3. Alt işveren, üstlendiği iş için görevlendirdiği işçilerini sadece o işyerinde aldığı işte çalıştırmalıdır. İşçiler sadece asıl işverene ait işyerinde değil de farklı işverenlere ait çeşitli işyerlerinde çalışıyorlarsa asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilemez. Alt işverene verilen iş, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin bir iş olmalı, asıl işe bağımlı ve asıl iş sürdüğü müddetçe devam eden bir iş olmalıdır.
4. İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olup tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.
5. Davalı ... Müdürlüğünün 11.12.1984 tarihli ve 18602 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ana Statüsü’nün “TTK’nın amaç ve faaliyet konuları” başlıklı üncü. maddesinde, “Taşkömürü üretiminin gerçekleştirilmesi için gerekli her türlü yeraltı ve yerüstü sosyal ve sınai tesislerini kurmak, işletmek veya işlettirmek,” hükümlerine yer verilmiş, 05.03.2020 tarihli ve 31059 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan en son yenilenen Türkiye Taşkömürü Kurumu Ana Statüsü'nde de Kurumun faaliyet alanı ve görevleri aynı şekilde düzenlenmiştir.
6. Yukarıda yapılan açıklamalar, dosya kapsamındaki deliller ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, asıl işverenin aynı işlerde personel çalıştırmadığı, kontrol ve denetim görevi dışında çalışan işçisi bulunmadığı, dava dışı şirket işçilerinin işi öğrenmeleri ve tecrübe kazanmaları amacıyla kısa bir süre davalı Kurum işçileri ile birlikte çalıştığı ve sonraki dönemde işin tamamen dava dışı şirket işçileri tarafından yapıldığı, emir ve talimatın şirket yetkilileri tarafından verildiğinin açık olduğu, dava dışı şirketin asıl işverenden ayrı oluşturduğu iş organizasyonu kapsamında işi yürüttüğü, asıl işverenin denetim dışında söz konusu işe müdahalesinin bulunmadığı, buna göre davalı Kurum ile dava dışı şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı ve kanunen geçerli asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
7. Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile kararın gerekçesinin usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmış; temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.