
Esas No: 2022/5788
Karar No: 2022/6437
Karar Tarihi: 24.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5788 Esas 2022/6437 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5788 E. , 2022/6437 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Karşıyaka 3. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 20.10.2008 tarihinden 09.12.2016 tarihine kadar aralıksız olarak davalı işyerinde mekanik bakım mühendisi olarak çalıştığını, yıllık izin kullandırılmaksızın genel tatil günleri dâhil sürekli fazla çalışma yapmak suretiyle çalışan müvekkilinin taleplerine rağmen fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları karşılığı ek ücretlerinin ödenmediğini, bunun üzerine müvekkilinin iş sözleşmesini 09.12.2016 tarihi itibarıyla haklı olarak feshettiğini, sözleşmenin feshinden sonra da işçilikten doğan alacaklarının ödenmediğini iddia ederek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak olarak açılamayacağını, davacının başka bir işyerinde çalışmak üzere iş sözleşmesini istifa ile sona erdirdiğini, davacının işe giriş çıkış saatlerinin parmak izi kayıt sistemi ile belirli olduğunu, yazılı deliller varken tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, yapmış olduğu fazla çalışma veya ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışması var ise bunların karşılığında kendisine serbest zaman kullandırıldığını, zamlı sürelerle izin kullandığından taleplerinin yerinde olmadığını, yıllık izin ücreti alacağının da bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamında davacının iş sözleşmesini fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle haklı olarak feshettiğinden kıdem tazminatı alacaklısı olduğu, davalı işveren tarafından sunulan ücret bordrolarında fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil çalışmasına dayalı ek ücret tahakkuku görülmediği, davalı tarafından sunulan ve giriş-çıkış saatlerini gösteren, davacı imzasını taşımayan kayıtlarda fazla çalışma kaydı görülmemekle birlikte bir kısım ulusal bayram ve genel tatil günlerinde davacının fiilen çalıştığı, davacının tanık beyanlarına göre haftada 9,5 saat fazla çalışma yaptığı, davalı işveren tarafından ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmalarına karşılık ayrıca izin verildiği belirtilmiş ise de genel tatiller için denkleştirme yapılacağına ilişkin kanuni bir düzenlemenin bulunmadığı, yıllık izin kullanma belgelerinin sunulduğu ve iş sözleşmesinin feshinden sonra davacıya kullanmadığı yıllık izinlerinin ücretinin ödendiği gerekçeleri ile yıllık izin ücretinin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücret taleplerinde işyeri kayıtları varken tanık beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, davacının üst düzey personel olması sebebi ile kendi çalışma saatlerini kendisinin belirlediğini, davacının müvekkili Şirketten yeni bir iş bulması sebebiyle istifa ederek ayrıldığını, davacı tarafça verilen kesin süre içerisinde ıslah harcı yatırılmadığından ıslahla talep edilen miktarda alacağın hüküm altına alınmasının hukuken mümkün olmadığını, Mahkeme tarafından kıdem tazminatına hükmedilirken "34.989,89 TL brüt kıdem tazminatının sözleşmenin fesih tarihi olan (taleple bağlı kalınarak) 12.12.2016 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde hüküm kurulduğunu, ancak ne miktarda kıdem tazminatına hükmedildiğinin açıkça belirtilmediğini, fazla çalışma ücretinin belirsiz alacak davasında talep edilemeyeceğini, davacı tarafın ne kadar fazla çalışma yapıldığını yazılı delil niteliğindeki ücret bordroları, izin kayıtları ve giriş çıkış kayıtları ile bilebilecek durumda olduğunu, yine davacının ücretinin belirli olup bu konuda da herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalıya ait olan işyerinde mekanik bakım sorumlusu olarak çalıştığı, üst düzey yönetici konumunda olmadığı, işyeri giriş çıkış kayıtlarında davacının imzasının bulunmadığı, davacının tanık beyanları ile haftalık 9,5 saat fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispat ettiği, karşılıklarının ödendiğinin ise işveren tarafından ispat edilemediği, iş sözleşmeninin işçi tarafından ücret alacaklarının ödenmemesi nedeni ile haklı nedenle feshedildiği, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, davacı tarafından yapılan ıslah işleminde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı, bu itibarla İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, fazla çalışma ücret alacağının hesaplanmasına ve hüküm altına alınan bir kısım alacakların faiz başlangıç tarihine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 41 inci maddesinin ilgili bölümleri şöyledir;
"...
Ülkenin genel yararları yahut işin niteliği veya üretimin artırılması gibi nedenlerle fazla çalışma yapılabilir. Fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalardır. 63 üncü madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hallerde, işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile, bazı haftalarda toplam kırkbeş saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz.
...
Fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma yapan işçi isterse, bu çalışmalar karşılığı zamlı ücret yerine, fazla çalıştığı her saat karşılığında bir saat otuz dakikayı, fazla sürelerle çalıştığı her saat karşılığında bir saat onbeş dakikayı serbest zaman olarak kullanabilir. İşçi hak ettiği serbest zamanı altı ay zarfında, çalışma süreleri içinde ve ücretinde bir kesinti olmadan kullanır.
..."
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ( 6100 sayılı Kanun) "Taleple bağlılık" kenar başlıklı 26 ncı maddesinin birinci fıkrası öyledir:
“ Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
3. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
4. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazı kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
5. 4857 sayılı Kanun, fazla çalışma yapıldığında, işçiye isterse ücreti yerine serbest zaman kullanma hakkı tanımıştır. Bu süre, fazla çalışma için her saat karşılığı bir saat otuz dakika, fazla süreli çalışmada ise bir saat onbeş dakika olarak belirlenmiştir. Bu sürelerin sözleşmelerle attırılması mümkündür. Günlük çalışma süresinin on bir saati aşamayacağı Kanun'da emredici şekilde düzenlendiğine göre bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
6. Ancak hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günleri dinlenme hakkı kapsamında kaldığından, tatilde yapılan çalışma karşılığı serbest zaman kullandırılması kanuna aykırılık teşkil eder. Serbest zaman ancak fazla çalışma karşılığı verilebilir. Tatilde yapılan çalışma karşılığında izin verilmişse bu ancak mazeret izni olarak kabul edilebilir.
7. Somut olayda davacı, davalıya ait işyerinde, mekanik bakım sorumlusu olarak çalışmış olup dava dilekçesinde 08.00-23.00 saatleri arasında çalıştığını, haftanın en az 4 günü makine arızalarından dolayı çalışmasının 02.30'lara kadar devam ettiğini, davalı işyerinde parmak izi kayıt sistemi ile takip yapıldığını iddia etmiş; davalı vekili ise işyerine giriş çıkışların parmak iziyle gerçekleştiğini, personelin çalışma sürelerini gösterir ayrıntılı puantaj kayıtlarının düzenli tutulduğunu, davacının fazla çalışma yaptıysa bunun karşılığında zamlı sürelerle izin kullanmış olduğunu savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının imzasının bulunmadığı puantaj kayıtları ve denkleştirme izin belgelerine göre davacının fazla çalışmasının bulunmadığı, ancak tanık beyanlarına itibar edilmesi ihtimaline binaen hesaplama yapıldığı belirtilerek davacının haftanın 5 günü 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığı, cumartesi günleri 2 saat çalıştığı, haftanın 2 günü çalışmasının 23.00'e kadar devam ettiği, buna göre 1,5 saat ara dinlenme ile haftanın 3 günü 8,5 saat, 2 günü 13,5 saat, 1 günü de 2 saat çalışarak haftada toplam 54,5 saat çalışıp 9,5 saat fazla çalışma yaptığı tespit edilmiş; Mahkemece de tespit edilen miktar tanık beyanlarına göre hesaplandığından alacaktan %40 oranında indirim yapılmak suretiyle hüküm altına alınmıştır. Ancak varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir. Şöyle ki davacı vekilinin dava dilekçesinde açıkça işyerinde parmak izi kayıt sistemi bulunduğunu belirttiği ve deliller kısmında da bu kayıtlara dayandığı gibi davalı vekili de savunmasında aynı kayıtlardan bahsederek dosya içerisine giriş çıkış kayıtlarını puantaj kaydı adı altında sunmuştur. Bu durumda, kayıt olan dönemler yönünden fazla çalışma alacağının tanık beyanına göre hesaplanması isabetsizdir. Ayrıca dosya içerisinde davacı tarafça imza itirazına uğramayan çalışma denkleştirme başlığı adı altında personel izin belgeleri mevcut olup davacıya bu belgelerin mahiyeti de sorulmak sureti ile bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir. Bu itibarla söz konusu yazılı deliller gün bazında detaylı dökümlendirilerek denetime elverişli şekilde incelenmeli ve haftalık bazda kanuni çalışma süresinin aşılıp aşılmadığı yapılan fazla çalışma karşılığında izin kullanılıp kullanılmadığı belirlenerek kayıt olan dönemler yönünden kayıtlara göre olmayan dönem yönünden tanık beyanlarına göre hesaplama yapılmalıdır. Fazla çalışma karşılığı serbest izin olarak kullanılan sürelerin bulunduğu da görülmekle, tüm belgeler detaylıca incelenerek sonucuna göre değerlendirilmek suretiyle davacının fazla çalışma karşılığı serbest zaman kullandığının anlaşılması hâlinde bu süreler de mahsup edilmelidir. Belirtilen sebeplerle, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
8. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça dava dilekçesinde kıdem tazminatına iş sözleşmesinin fesih tarihinin 12.12.2016 olduğu belirtilerek bu tarihten itibaren faiz işletilmesi talep edildiğinden İlk Derece Mahkemesince hüküm yerinde fesih tarihi 09.12.2016 olmasına rağmen taleple bağlı kalınarak kıdem tazminatına12.12.2016 tarihinden itibaren faiz işletilmesi yerinde olmuştur. Ancak davacı ıslah dilekçesinde açıkça kıdem tazminatının ve fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinin ıslah edilen kısımları için ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep ettiği hâlde, kıdem tazminatının tamamına fesih tarihinden, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının da tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi talep aşımı mahiyetinde olup 6100 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesine aykırıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.