3. Hukuk Dairesi 2017/5045 E. , 2019/1386 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile aralarında kira sözleşmesi bulunduğunu, davalı kiracının, kira alacaklarını ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı, 26.06.2006 tarihli kira sözleşmesi uyarınca taşınmazı Ocak 2014 tarihine kadar kullandığını, davalı ile arasında imzalanan 02.01.2014 ve 10.01.2014 tarihli tutanaklar ile birbirlerini ibra ettiklerini, ibra ile borcun sona erdiğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile ... 3. İcra Müdürlüğünün 2014/1096 esas takip sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, takip konusu hükmedilen asıl alacağın %20"si olan 24.380,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Davacı tarafından 04.02.2014 tarihinde başlatılan icra takibinde; 2013 yılı Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ile 2014 yılı Ocak ayı kira bedellerinin tahsili talep edilmiş, davalı ise; kira borcunun aralarında imzalanan protokollerde yer alan ibra hükümleri gereğince sona erdiğini belirtmiştir. Davacı, yapılan protokolün kira bedeli alacağına ilişkin olmadığını, tahliye sürecine ilişkin olduğunu, geniş bir yorumun hakkaniyete aykırı olacağını ileri sürmüştür. Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan protokollerdeki ibra hükümlerinin kira alacağını kapsayıp kapsamadığı noktasında toplanmaktadır.
TBK"nın 132.maddesinde, “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle borcu tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.” denilmiştir. Anılan maddede düzenlenen ibra, borçluyu borcu ifa etmeden borçtan kurtarmak hususunda alacaklı ile borçlunun anlaşmasıdır.
İbra ile, borcun ne miktarda ibra edildiği bir yorum meselesidir. Aksi anlaşılmadıkça, ibra borcun tamamı için yapılmıştır. ( Oğuzman, M.Kemal/ Öz, Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt: 1, İstanbul- 2012, s. 544- 548.)
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; taraflar arasında 26.06.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesi hususunda bir uyuşmazlık yoktur. Davacı kiraya veren ile davalı kiracı arasında iki adet tahliye ve fesih protokolü akdedilmiştir. 02.01.2014 tarihli “Tahliye Tutanağı” başlıklı protokolde, “Kiracının kiracılık sıfatı sona ermiş olup taşınmaz teslim edilmiştir. Kiracı tahliye için kiralayandan 200.000,00 TL almıştır ve kiracının kiralayandan başkaca hiçbir alacağı kalmamıştır. Taraflar birbirlerini gayrikabili rücu ibra ederler.” şeklinde belirtilmiştir. 10.01.2014 tarihli “Tahliye Tutanağı ve Kira Sözleşmesinin Feshi Protokolü” başlıklı protokolün 3.maddesinde, kiracı tarafından kiralayana teminat amaçlı verilen 35.000,00 TL senedin kiracıya iade edileceği, kiralayan tarafından söz konusu senede dayalı herhangi bir alacak talebinde bulunulmayacağı, 6.maddesinde; kira sözleşmesinin karşılıklı irade ile fesih edilmiş olduğu, mecurun 01.02. 2014 tarihinde teslim edileceği düzenlenmiş, 7.maddede de ise; taraflar iş bu belge ile birbirlerini gayrikabili rücu ibra ederler denilmiştir. Nihayetinde, 05.02.2014 tarihli, “ Tahliye ve Teslim Tutanağı” başlıklı protokol uyarınca ise, davacı kiraya veren tarafından mecurun teslim alındığı anlaşılmıştır.
Dava konusu kira alacakları 2013 yılı Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ile 2014 yılı Ocak ayı kira bedellerine ilişkin olup, kira alacakları, taraflar arasında imzalanan protokollerden önceye dayanmaktadır. Taraflar arasında imzalanan protokoller bir bütün halinde değerlendirilip incelendiğinde, tarafların birbirlerini ibra ettikleri kuşkusuzdur. İbra ile borç sona ermiş ve davalı borçlunun kira bedelini ödeme ediminini yerine getirme yükümlülüğü hukuken ortadan kalkmıştır.
Bu nedenlerle, davalının kira borcunun taraflar arasındaki protokollerde yer alan ibra hükümleri uyarınca sona ermesi nedeni ile davanın reddi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile protokollerde kira alacakları yönünden ibraya ilişkin hükmün yer almadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK"un 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Karşılaştırıldı: