20. Hukuk Dairesi 2016/8946 E. , 2018/4313 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ... köyü, ... ada 16 parsel sayılı 4458 m² yüzölçümündeki tarla nitelikli taşınmaz, yörede 2012 yılında 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan çalışmalarda 1362 ada 17 sayılı parsel altında 4386,62 m² yüzölçümü ve tarla niteliğiyle işlem görmüştür.
Orman Yönetimi süresi içinde açmış olduğu davada yenileme çalışmaları sırasında orman sınırına tecavüz edildiğini ileri sürerek, taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan bölümüne ait uygulamanın iptaliyle orman niteliğinde Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, kadastro mahkemesi görevinin, teknik çalışmaları kapsayan yenileme işleminin kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığının araştırılmasından ibaret olduğu, bu tür davalarda tapu siciline geçmiş veya geçmemiş mülkiyet ve mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddiyle mahkemenin görevsizliğine; karar kesinleştiğinde kadastro tesbit tutanağı ve eklerinin ... Tapu Müdürlüğüne, dosyanın ... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, mahkeme masrafları ve vekâlet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine karar verilmiş, hükmün Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11/02/2014 tarih ve 2013/8414 E. - 2014/1699 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendine göre, ancak, teknik çalışmalar yapılabileceği, yenileme kadastrosu nedeniyle tapu siciline geçmiş ya da geçmemiş mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı gibi gerekçelerle, keşif ve inceleme yapılmadan davanın reddine karar verilmişse de; dava dilekçesinden davanın mülkiyet hakkına ilişkin mi yoksa 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması işlemine yönelik mi veyahut her iki istemi de birlikte içerip içermediği anlaşılamamaktadır.
5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddesi uyarınca evvelce kadastrosu ve tapulaması yapılmış yerlerde yeniden kadastro çalışması yapılamaz. Ancak, yetersiz kadastro paftalarının yenilenmesi, yüzölçümlerinin ve teknik hataların düzeltilmesi amacıyla aynı maddenin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca, yeniden çalışma yapılabilir ve bu çalışma ikinci kadastro sayılmaz. İkinci kez kadastro yapılamaz hükmünün istisnası olarak düzenlenen 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan tespitte, teknik sebeplerle yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun şekilde göstermediği tespit edilen paftalar yerine ülke koordinat sistemine uygun sayısal haritaları düzenlenerek tapu
kayıtlarının düzeltilmesi sağlanır. Ancak, mülkiyet ve mülkiyetle ilgili haklar ile parselasyon, arazi toplulaştırması, ıslah imar, sulama alanlarında arsa ve arazi düzenlemesi ve köy yerleşim haritaları yenileme çalışması kapsamı dışındadır. 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan yenileme kadastro çalışmaları 5304 sayılı Kanunla 3402 sayılı Kanunla eklenen Ek 1/1. maddesi uyarınca, aynı Kanunun 11. maddesine göre ilân edilir ve ilân süresi içerisinde dava açılmayan taşınmaz malların kayıtlarında gerekli düzeltme yapılır.
Kadastro mahkemesinin genel olarak görevi; 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde; zaman bakımından görev ve yetkisi ise; aynı Kanunun 26. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre kadastro mahkemeleri, dava konusu taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmesi halinde ve askı ilân tarihleri içerisinde açılacak davalarda görevlidir. Hal böyle olunca, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan tesbitlere karşı askı ilân süresi içerisinde dava açılması halinde kadastro mahkemesi görevli olup, mahkemece yapılacak inceleme, yetersiz kadastro paftalarının yenilenmesi, yüzölçümlerinin ve teknik hataların düzeltilmesi işleminin kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılmadığı hususlarının araştırılmasına ilişkindir. Bu davada taşınmazın mülkiyetine ve niteliğine ilişkin bir araştırma yapılamaz. Bu taleplere yönelik açılan davalarda ise görevli mahkeme 6100 sayılı HMK"nın 2. maddesi uyarınca genel görevli asliye hukuk mahkemeleridir.
Bu nedenle; mahkemece, Hukuk Genel Kurulunun 05.12.2012 gün ve 2012/874-1016 ile 2012/875-1017 sayılı kararlarında da benimsediği üzere, davacı Orman Yönetimi vekiline dava dilekçesi açıklattırılıp, davanın sadece 22/2-a bendi uyarınca yapılan kadastro paftalarının yenilenmesi çalışmasına itiraza ilişkin mi veya mülkiyete ilişkin mi olduğu yahut her iki istemi de birlikte içerip içermediği belirlenmeli, davanın sadece mülkiyete ilişkin olması halinde, mahkemece, başkaca araştırma yapılmadan görevsizlik kararı verilmeli; yalnızca paftaların yenilenmesi işlemine itiraz veya her iki isteme de yönelik olduğu belirlendiği takdirde ise çekişmeli parselin yenilemeden önceki ilk tesisinden itibaren, miktar, cins ve malik değişikliklerini, ifraz ve tevhitleri gösteren tapu kayıtları, tutanak ve haritaları ile yenilemeden sonraki çapı haritası ve tutanağı, davalı tarafın tutunduğu mahkeme kararlarına ilişkin dosya asılları getirtilerek, harita ve jeodizi uzmanı bilirkişi vasıtasıyla keşif ve inceleme yapılarak, yapılan çalışmanın 3402 sayılı Kanunun 22/2. madde (a) bendiyle, Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usûl ve Esaslara İlişkin 29.11.2006 gün ve 26361 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yönetmelik hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı saptanmalı, bu konuda bilirkişiden bilimsel verileri içeren rapor alınmalı ve toplanan delillere göre 3402 sayılı Kanunun 22/2. madde (a) bendine göre yapılan kadastro işlemine yönelik davanın esasına ilişkin bir karar verilmeli; davacı Orman Yönetiminin çekişmeli taşınmazın kısmen orman tahdidinin içinde kaldığı iddiasıyla bu bölümün tespitinin iptalini ve orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemi, dava konusu parselin mülkiyeti ve mülkiyetine yönelik bir hakka ilişkin olduğundan bu talep yönünden görevsizliğe karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır."" denilmiştir.
Kadastro mahkemesince, bozma kararına uyulduktan ve davanın mülkiyete yönelik olduğu belirlendikten sonra, dosya genel mahkemeye aktarılmış, mahkemece taşınmazın orman olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1979 yılında seri bazda orman kadastrosu ile 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulamaları yapılmış, sonuçları 13/06/1980 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdit haritası dışında kaldığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş ise de hat uygulaması üç orman sınır noktasını gösterir şekilde yapıldığı gibi bir örneği dosyada yer alan orman tahdit haritasında 45, 46 ve 47 numaralı orman sınır noktalarını birleştiren hat ile karara dayanak alınan
orman bilirkişi tarafından düzenlenen krokide, aynı noktaları birleştiren hat arasında da açı, eğim ve uzaklık bakımından da farklılık vardır. Bu haliyle uzman bilirkişilerin orman tahdit haritası ve tutanaklarını nasıl uyguladığı ve taşınmazın kesinleşen orman tahdidinde ne gibi işleme tâbi tutulduğu net olarak anlaşılamamaktadır. Hâkimin bilirkişi raporlarını denetleme yükümlülüğü vardır. Bunlardan ayrı, Orman Yönetimi davalarının mülkiyete yönelik olduğunu belirttiğinden artık uygulama kadastrosunun doğru yapılıp yapılmadığı yönünde inceleme ve araştırma yapmaya gerek bulunmamaktadır. Bu durumda uygulama paftası esas alınarak hat uygulaması yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
O halde, öncelikle 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49 ve 50 OTS noktalarını gösterir şekilde orman tahdit haritasının orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneği, yöreye ait en eski tarihli ve 1979 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro tutanaklarının düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafları ve memleket haritaları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra; önceki bilirkişiler dışında halen ... ve ... İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan orman kadastro haritası ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49 ve 50 orman tahdit sınır (...) noktaları görülecek biçimde, dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların orman kadastro hattına göre konumu, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları 1/5000 ve 1/10000 ölçekli kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın (X) ve (Y) değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, orman kadastro haritası ile çalışma tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/06/2018 günü oy birliği ile karar verildi.