3. Hukuk Dairesi 2021/1935 E. , 2021/4219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit davasında verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarımsal sulama elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından tahakkuk ettirilen faturaların hukuka aykırı olduğunu, bilimsel verilerden uzak ve gerçek tüketim ile alakası olmayan meblağlarda fatura tahakkuk ettirildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, aboneliğinde borç olarak gösterilen bedelden şimdilik 10.000 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacıya tahakkuk eden faturaların sayaç üzerindeki endeks tüketimleri olduğunu, dava konusu faturalara yasal süresinde itiraz edilmediğini, faturaların Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği esas alınarak düzenlendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; yargılama sırasında düzenlenen 3 ayrı bilirkişi raporu bulunduğu, bu raporlardan 1. ve 3.raporun birbiri ile uyumlu olduğu, davacının davaya konu fatura tahakkuklarından sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; olay tarihi itibariyle uygulanması gereken EPDK yönetmeliğinde 2008 yılı itibariyle hesap yönünden bir süre sınırlaması henüz getirilmediği, davalının sayaç raporlarına binaen hesaplamayı kurulu güce göre yaptığı, bu hesaplama tarzının yönetmeliğin 13.,15. vd maddelerine ve kurul kararlarına uygun olduğu anlaşıldığından, davacının sayacın hanelerinde silme ve oynama yapmak suretiyle eksik tüketime sebep olduğu da dosya kapsamıyla sabit hale geldiğinden, çelişkiyi gideren, denetime elverişli nitelikteki son bilirkişi raporuna göre hüküm tesis edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacının elektrik aboneliğine tahakkuk ettirilen faturalardan borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde, dava konusu edilen faturaların, 2006/06-2008/10 arası toplam 11.942,50 TL bedelli otomatik dönem tahakkukları ile 2008/6 dönemi 62.941,90 TL bedelli endeks esaslı olmayan ek tahakkuktan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
62.941,90 TL tutarlı endeks esaslı olmayan ek tahakkuk faturası ile ilgili olarak dosya içerisinde bulunan davalının 04/07/2008 tarihli ve 796 sayılı yazısında; tarımsal sulama OG abonelerinde genelde sayaç müdahalesinden kaynaklı gerçek tüketimleri yansıtmayan 2.999.999 kwh faturalar çıktığı, bir kısım abonenin gerçek tüketimleri yansıtmayan faturaları (davacı için 1.143.759,13 TL) iptal edilerek gerekli düzeltmeler yapıldığı belirtilmiş olup, davacı için 160 kva trafo gücü üzerinden 2007 yılı için 107 gün, 2008 yılı için 45 gün, 2008/6 dönem son okuma 30.06.2008 30 gün olmak üzere toplam 182 gün için; 182x160x0,6x13,33 formülü esas alınarak 62.941,90 TL tutarlı tahakkuk yapıldığı anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesi kararının gerekçesinde, yargılama sırasında düzenlenen 3 ayrı bilirkişi raporu bulunduğu, bu raporlardan birinci ve üçüncü raporun birbiri ile uyumlu olduğu belirtilmiş ise de; hükme esas alınan 01/06/2012 tarihli (birinci) bilirkişi raporunda, davacının 2006/06-2008/10 arası toplam 11.942,50 TL endeks esaslı otomatik dönem tahakkuklarından ve 2008/6 dönemi 62.941,90 TL bedelli ek tahakkuktan gecikme zammı ve KDV"leri ile birlikte sorumlu olduğu belirtilmiş, yine mahkemece hükme esas alınan 14/03/2017 tarihli (üçüncü) bilirkişi raporunda, faturalar arasında bazılarının endeks esaslı olmayan farklı nitelikte oldukları görülmüş ise de bu faturaların düzenlenme gerekçelerinin ve düzenlenme yöntemlerinin mevzuata uygun olduğu belirtilerek, raporun sonuç kısmında özellikle 16/08/2010 tarihli sayaç raporundan, sayacın mühürleriyle oynandığından bahsedilerek davacının menfi tespit talebinde haklı olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava konusuna ilişkin faturalar, 2006/06-2008/10 arası otomatik dönem tahakkukları ile 2008/6 dönemi endeks esaslı olmayan ek tahakkuktan kaynaklandığına göre, 23/06/2010 tarihinde sökülüp ayar raporuna gönderilen sayaçla ilgili 16/08/2010 tarihli sayaç ayar raporuna istinaden tutulan 01/09/2010 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağı ve bunlara ilişkin işlemlerin dava konusu edilmediği, 14/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu edilmeyen dönemlere ilişkin değerlendirme yapıldığından, söz konusu bilirkişi raporu hüküm kurulmasına elverişli olmadığı gibi, bölge adliye mahkemesi kararında 2010 tarihli ayar raporuna istinaden gerekçe oluşturulduğundan, gerekçenin dosya kapsamı örtüşmediği de görülmektedir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; öncelikle 2008/6 dönemi endeks esaslı olmayan ek tahakkuka dayanak belgeler varsa getirtilerek, dosyanın gerekirse önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalı tarafın davacıdan isteyebileceği bedelin yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması ve ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına, BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 15/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.