Esas No: 2022/5201
Karar No: 2022/6128
Karar Tarihi: 17.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5201 Esas 2022/6128 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5201 E. , 2022/6128 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 3. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda ... İş Mahkemesinin 11.03.2020 tarihli, 2020/154 Esas, 2020/301 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 05.07.2021 tarihli, 2020/1452 Esas, 2021/1757 Karar sayılı kararı ile; deliller toplanmadan karar verildiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince kaldırma kararında belirtilen eksiklikler giderilerek, yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumuna bağlı linyit kömür üretiminde faaliyet gösteren...A.Ş. çalışanı olduğunu, çalışmaya başladığı ilk günden bu yana davalının işçisi olmasına rağmen muvazaalı olarak alt işveren işçisiymiş gibi gösterilerek haklarının kısıtlandığını, davacının işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendikaya üye olduğunu ve davalı işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanması gerektiğini beyan ederek taban ücret fark alacağı, ikramiye alacağı, yemek ve iaşe bedeli, yakacak yardımı, sosyal yardım, kuru atık bedeli alacağı, vardiya zammı alacağı ile ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduklarını, müvekkilinin işi anahtar teslim iş olarak verdiğini, ihale makamı olan Kurumun herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, çalışanların emir ve talimatları ihaleyi alan firmadan aldıklarını, davacı Kurum işçisi olmadığı gibi Kurumun taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmak istediğine dair talebinin de bulunmadığını, müvekkilinin aldatma kastının olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
2.İhbar olunan Şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin İdare tarafından açılan ihaleleri kazanarak kömür üretim işi yaptığını, davalı ile müvekkili Şirket arasındaki ilişkinin ihale usulü ile hizmet alımı işi olduğunu ve muvazaanın söz konusu olmadığını, davacının müvekkili Şirket çalışanı olduğunu, davacının sendika ile müvekkili arasında imzalanmış olan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandığını ve herhangi bir hak kaybının söz konusu olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının ihbar olunan Şirkette çalıştığı, davalı Kurum ile ihbar olunan Şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olması sebebiyle ilave tediye alacağına hak kazandığı, davacı her ne kadar Maden-İş sendikasına üye ise de sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmemesi nedeniyle toplu iş sözleşmesinden doğan alacakları talep hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; benzer konularda müvekkili ile aynı işyerinde çalışan kişilerin açtıkları davaların kazanıldığını, davacılara toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ödendiğini, ancak ilk derece mahkemeleri, istinaf mahkemeleri ve temyiz mahkemelerinde bir anda görüşün değiştiğini, kanuna ve usule aykırı, yüksek yargı kararları ile taban tabana zıt, hakkaniyete aykırı, benzer konuda verilmiş Anayasa Mahkemesi kararına, sürpriz karar verme yasağına aykırı, tarafları ve konusu aynı dava nitelikteki davalarda farklı karar verilemeyeceği yönündeki içtihada aykırı kararlar verilmeye başlandığını, İlk Derece Mahkemesince kesinleşmiş yüzlerce emsali olan davada kabul karar verildiği hâlde bu kez bir adet Bölge Adliye Mahkemesi kararını emsal alarak davayı reddettiğini, sebep olarak davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmemesinin gösterildiğini, muvazaalı olarak çalıştırılan davacının toplu iş sözleşmesi imzasından çok önce sendika üyesi olduğunu ve toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinden itibaren sözleşmeden yararlanması gerektiğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesinin toplu iş sözleşmesinden doğan alacaklarının reddine dair kararının ortadan kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın husumet ve hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini, ayrıca talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, Kurumun işveren sıfatını haiz olmayıp sadece ihale makamı olduğunu, muvazaa iddialarını kabul etmediklerini, davayı tümüyle kabul etmemekle birlikte, muvazaa sebebiyle davacının baştan itibaren müvekkili Kurumun işçisi olduğunun kabul edilmesi hâlinde dahi ilave tediye hesabının asgari ücret üzerinden yapılması gerektiğini, ayrıca İlk Derece Mahkemesince net ücret üzerinden karar verilmesi gerekirken brüt ücret üzerinden karar verilmesinin yerinde olmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasını kabul etmediklerini, harç tamamlanarak artırılan tüm miktarlar yönünden talep artırım tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini, kararda belirtilen faiz talebi, faiz başlangıç tarihleri ve faiz türlerinin hukuka aykırı olduğunu, mahkeme tarafından verilen kararda harçlar, yargılama giderleri, masraflar, arabuluculuk ücreti ve vekalet ücretine ilişkin hükümlerin de hatalı olduğunu, dava tarihinde zorunlu arabuluculuk dava şartı olmamasına rağmen arabuluculuk ücretinin takdir edildiğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi talebi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarına göre davalı Kurumun hizmetin yürürtülmesine ilişkin teknolojik imkanları, araç gereç ve ekipmanları itibarıyla ihbar olunan Şirketten daha üstün durumda olduğu, asıl işin alt işverene verilebilmesinin en önemli şartının; verilen işin, işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olması şeklinde belirlenebileceği, ancak davalı ve ihbar olunan Şirket arasında kanuna uygun bir asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmadığından davacının başlangıçtan itibaren Türkiye Taşkömürü İşletmeleri Genel Müdürlüğü işçisi olarak kabulünün doğru olduğu, buna göre İlk Derece Mahkemesinin ilave tediye alacağının kabulüne dair kararının isabetli bulunduğu, davacının toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmasına yönelik talebi yönünden ise Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 23.06.2021 tarihli, 2021/6396 Esas, 2021/10706 Karar sayılı ilâmının da Dairenin kararını teyit edecek nitelikte olduğu, dosya kapsamına göre davacının sendika üyeliğinin Kuruma bildirilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; benzer konularda aynı işyerinde çalışan kişilerin açtıkları davaların kazanıldığı, bu davalara rağmen sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmemesi sebebiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanılamayacağı yönünde karar verilmesinin hatalı olduğu, müvekkili ile diğer davalarda davacı olan işçilerin toplu iş sözleşmesinin imzalanmasından çok önceki bir tarihte sendika üyesi oldukları, böylece toplu iş sözleşmesinden Kanun gereği yürürlük tarihinden itibaren yararlanmaları gerektiği gerekçesiyle temyiz yoluna başvurarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebeplerle benzer şekilde muvazaa olgusunu ve ilave tediye alacağı talebini kabul etmediklerini, faize ve faiz başlangıcına itiraz ettiklerini, bilirkişi raporuna karşı itirazlarını tekrar ettiklerini, yargılama giderlerinin hatalı olduğunu beyanla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı ile dava dışı Şirket arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı bir ilişki olup olmadığı, buna göre davacının davalının işçisi sayılıp sayılmayacağı ve davalının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) "Tanımlar" başlıklı 2 inci maddesinin altıncı fıkrası şöyledir:
"Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur."
2. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulma şartları" kenar başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi şöyledir:
"Alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır."
3. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu
'nun "Toplu iş sözleşmesinden yararlanma" başlıklı 39 uncu maddesinin ilgili bölümü şu şekildedir:
"(1) Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.
(2) Toplu iş sözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır.
(3) Toplu iş sözleşmesinin imza tarihi ile yürürlük tarihi arasında iş sözleşmesi sona eren üyeler de, iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar toplu iş sözleşmesinden yararlanır.
(4) Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir."
3. Değerlendirme
Bir üst başlıkta yapılan açıklamalar ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı Kurum ile dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle ilave tediye alacağının hüküm altına alınması yerindedir. Ancak davacının sendika üyeliği davalı asıl işverene bildirilmemiş olup bu hâlde davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir. Dairemizin emsal kararları da bu doğrultudadır ( Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 23/06/2021 tarihli, 2021/6396 Esas, 2021/10706 Karar sayılı kararı). Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen hukuki gerekçelerin dosya kapsamına uygun olduğu ve verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Taraflarca ileri sürülen temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalı tarafa yükletilmesine,
17.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.