Esas No: 2022/2923
Karar No: 2022/6206
Karar Tarihi: 17.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/2923 Esas 2022/6206 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/2923 E. , 2022/6206 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.05.2022 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili adına Avukat ... ile davalı vekili adına Avukat ... geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin iş sözleşmesinin 10.06.2016 tarihli yönetim kurulu kararı ile feshedildiğini, davalı işveren aleyhine açtıkları işe iade davasının devam ettiğini, 2016 yılının Ocak ayında asgari ücrete uygulanan % 30’luk artış oranının çalışanların aylık ücretine yansıtılmadığını, davacının iş sözleşmesinin fesih tarihi olan 14.06.2016 tarihine kadar hak kazandığı 5 ay 14 günlük ücret farkının ödenmesi gerektiğini, fesih tarihindeki son başmüfettişlik aylık ücretine, Ocak 2016 tarihindeki asgari ücret artışı yansıtılarak elde edilecek son aylık ücret üzerinden ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti farklarının ödenmesi gerektiğini, davacının 12.11.2011 tarihinde özlük hakları korunarak atandığı genel müdür yardımcılığı görevi ile daha sonra başmüfettişlik görevine atanması nedeniyle ücretinin sabitlenmesinden dolayı ücret farkı alacağı olduğunu, iş sözleşmesi davalı tarafından tek taraflı feshedildiğinden iş sözleşmesinin 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereğince 24 brüt ücret tutarında cezai şart alacağı olduğunu ileri sürerek teftiş kurulu başkanlığı ücret artışından kaynaklı ücret farkı ile asgari ücret artış oranının uygulanmaması nedeniyle fark ücret alacağı, ihbar tazminatı farkı, yıllık izin ücreti farkı ve cezai şart alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava konusu ücret artışı değişikliğini yazılı olarak kabul ettiğini, bu beyanı ile çelişecek şekilde dava açmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, 2016 yılında net asgari ücretin 949,07 TL’den 1.300,00 TL’ye çıkarılmasının amacının asgari ücretle çalışan işçilerin ve ailelerinin temel ihtiyaçlarını daha iyi bir şekilde karşılayabilmek olarak açıklandığını, sadece asgari ücretle çalışanların göz önünde bulundurularak düzenlenen % 29,32 gibi oldukça yüksek asgari ücret artış oranının davacının ücretine uygulanmasının genel hayat tecrübesine aykırı düştüğünü savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, fark ihbar tazminatı, fark yılık izin, teftiş kurulu başkanlığı ücret artışından kaynaklı fark ücret alacağı, cezai şart alacaklarının kısmen kabulüne, iş sözleşmesi gereği ücret artışından kaynaklanan fark ücret alacağının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece işe iade sonrası geçersiz fesih tarihindeki emsal ücret üzerinden ihbar tazminatı farkı hesaplandığı, ancak müvekkili tarafından ödenen ihbar tazminatına ödeme tarihinden itibaren faiz işletilerek mahsup edilmesi gerektiği, bilirkişi tarafından yıllık izin alacağı hesaplanırken fesihle birlikte ödenen yıllık izin ücretlerinin tekrar hesaba katıldığı, davacının 2004 yılından sonra fesih tarihine kadar geçen süre için hak ettiği yıllık izin alacağı konusunda bir anlaşmazlık bulunmadığı, bu sebeple bilirkişi tarafından sadece davacının iddiasına göre 2004 yılında ödenen 326 günlük yıllık izin alacağının hesaplanması gerektiği, davacının daha üst bir kadroda göreve başlayıp eski kadrosundaki ücretine yapılan zamlardan faydalanma talebinde bulunmasının hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olduğu, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için böyle bir sözleşmenin var olduğu düşünülse dahi 12.11.2011 tarihinde teftiş kurulu başkanlığı görevinin sona erdiğini ve genel müdür yardımcısı olarak çalışmaya başladığını belirttiği, tarafların karşılıklı iradesi ile davacı daha üst kademede yeni bir göreve başlamış olduğundan var olduğu iddia edilen 27.04.2007 tarihli sözleşmenin 12.11.2011 tarihi itibarıyla sona erdiğinin kabulü gerektiği, iş sözleşmesinin fesih tarihinde 27.04.2007 tarihli sözleşmenin yürürlükte olmadığı, davacı yanın ücret ve cezai şart alacağı bulunduğunu somut delillerle ispatlayamadığı gerekçesi ile usul ve yasaya aykırı İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 16.03.2021 tarihli ve 2020/2753 Esas, 2021/705 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde görülerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 02.06.2021 tarihli ve 2021/5665 Esas 2021/9809 Karar sayılı ilâmı ile özetle; davalının yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek davacının fark ihbar tazminatı ile fark yıllık izin alacaklarına ilişkin davanın erken açılan dava niteliğinde olduğu, söz konusu alacakların dava tarihi itibari ile talep edilmesinde hukuki yarar bulunmadığından usûlden reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, davacının cezai şart alacağının reddi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmına uyulduktan sonra, dosya içeriği ile uyulan bozma kararı doğrultusunda taraflar için oluşan usûli kazanılmış haklar ve talep nazara alınmak suretiyle fark ihbar tazminatı ile fark yıllık izin alacaklarının usûlden, cezai şart alacağının esastan reddine karar verilerek bozma konusu olmayan diğer hususlarda bozma öncesinde olduğu gibi hüküm kurulmuştur.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; tarafların iş sözleşmesinin kurulması aşamasında belirli süreli iş sözleşmesi imzalama iradesi ile hareket ettiğini, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca sözleşmedeki cezai şart hükmünün ayakta tutulması gerektiğini, taraflar arasındaki cezai şartın sözleşme koşullarını güvence altına almak için konulduğunu, sözleşmenin feshedilmemek suretiyle yenilendiğini, taraflarca kararlaştırılan cezai şart hükmünün çoğun içinde az da vardır prensibi gereği geçerli olduğunu ileri sürerek temyiz talebinde bulunmuştur.
2. Davalı vekili; davacının daha üst bir kadroda göreve başlayıp eski kadrosundaki ücretine yapılan zamlardan faydalanma talebinde bulunmasının hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince davacının ücret farkı alacağı talebi reddedilmiş olmasına rağmen teftiş kurulu başkanlığı ücret farkı alacağının hüküm altına alınmasının çelişki oluşturduğunu savunarak temyiz talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasında, fark ihbar tazminatı, fark yıllık izin alacağı ve cezai şart alacağı ile ilgili uyuşmazlık bulunmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (keza mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda) "usuli kazanılmış hak" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
2. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulî kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı). Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları lehine olan taraf yararına usulî kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararı).
3. Değerlendirme
Bir üst başlıkta yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince bozma ilâmı doğrultusunda hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bozma kapsamı dışında kalan hususlarda karşı taraf lehine usulî kazanılmış hak oluşacağından, bozma kapsamı dışındaki hususlara yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince bozma gerekleri yerine getirilerek verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından hükmün onanması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmamasına göre yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
17.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.