3. Hukuk Dairesi 2017/4296 E. , 2019/1496 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyizi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kira borcunu ödemediğinden davalı aleyhine ... 4. İcra Müdürlüğü"nün 2013/9004 saylı icra dosyası üzerinden takip başlattığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20"den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; alacağın zaman aşımına uğradığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; TBK"nun 147. maddesi uyarınca, kira alacağının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, davanın 01/01/2013 tarihinde zamanaşımına uğradığı, dava konusu takibin ise, 27/09/2013 tarihinde yapıldığı gerekçesiyle, davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; işyeri kira alacağı ve işlemiş faiz alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mankemece davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir. Bu nedenle eldeki davada çözülmesi gereken uyuşmazlık davalının zamanaşımı defini süresinde ileri sürüp sürmediği noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 316 ve devamı maddeleri gereğince Sulh Hukuk Mahkemelerinde kural olarak basit yargılama usulü benimsenmiştir. Aynı yasanın 319 uncu madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı def"inin cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerekmektedir.
Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir.
Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür. (Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.).
Somut uyuşmazlıkta; Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada dava dilekçesinin davalıya tensip zaptı ekli olarak 20/11/2013 tarihinde ihtaratlı şekilde tebliğ edildiği, davalının 03/12/2013 tarihli muhabere yoluyla gelen dilekçe ile cevap vermek üzere ek süre talebinde bulunduğu, aynı dilekçede görev ve dava dilekçesine yönelik usuli itiraz ile esasa dair kısmi itirazını yinelediği, ancak zaman aşımı definde bulunulmadığı, görevsiz mahkemece sürenin uzatılması yönünde olumlu veya olumsuz bir bildirim yapılmadığı, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra görevli mahkemenin cevap ve delil bildirmek üzere davalıya ek süre verdiği ve davalının cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından; 6100 sayılı HMK zamanında açılan davada davalının gerek süresinde sunduğu ve ek süre istediği (cevap) dilekçesinde, gerekse ön inceleme duruşmasında zamanaşımı defini ileri sürmediği anlaşılmaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere HMK"nun 141. maddesi uyarınca; taraflar dilekçelerin verilmesi aşamasında serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın "açık muvafakati" ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise, iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. Bu yasağın istisnaları ise; ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati olup, davalı taraf, süresinde zamanaşımı definde bulunmamış, süresinden sonra ileri sürülen defiye davacı taraf açıkça muvafakat etmediği gibi davalının zamanaşımına yönelik usulüne uygun ıslah istemi de olmamıştır.
Bu haliyle; mahkemece süresinde, usulüne uygun şekilde ileri sürülmüş bir zamanaşımı defi bulunmadığı gözetilerek, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK. nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.