Esas No: 2022/2586
Karar No: 2022/5723
Karar Tarihi: 10.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/2586 Esas 2022/5723 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/2586 E. , 2022/5723 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 27. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 32. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 10.05.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... Karaman geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 17.10.2009 tarihinde davalı işverenin Türkmenistan'da bulunan şantiyesinde aylık net 2.500,00 USD ücret ile mekanik formen olarak çalışmaya başladığını, ücretinin 01.01.2011 tarihinde 2.600,00 USD, 01.01.2012 tarihinde 2.750,00 USD, 0l.01.2013 tarihinde ise 2.850,00 USD olduğunu, ücretinin Aşkabat'ta kullanılmak üzere olan kısmının avans olarak elden, diğer kısmının ise davacının Türkiye’de bulunan banka hesabına ödendiğini, iş sözleşmesinin davalı tarafından işlerin azalması gerekçe gösterilerek 01.04.2016 tarihinde haksız olarak sona erdirildiğini, fesihten sonra davacıya 9.380,44 USD kıdem tazminatı, 2.606,67 USD ihbar tazminatı ve 1.447,47 USD izin ücreti adı altında ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin eksik olduğunu, çalıştığı süre boyunca çalışma saatlerinin 08.00-19.00 olarak belirlendiğini, ancak çoğu zaman 19.00’u aşan saatlerde bir saat yemek molası vererek çalıştığını, fazla çalışma ödemesi yapılmadığını, çoğu zaman hafta tatillerini de kullanamadığını ve ödemesinin de yapılmadığını, davalı tarafından bordrolarda tahakkuk edilmeyen bu alacakların bankadan ödeme sırasında maaş + fazla mesai olarak belirtildiğini, bu hususun gerçeği yansıtmadığını, ulusal bayram ve genel tatiller ile dinî bayramlarda çalıştığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 16.10.2009-01.04.2016 tarihleri arasında davalı Şirket nezdinde makine sevk formeni olarak çalıştığını, davacının iş sözleşmesinin geçerli nedenlerle feshedildiğini ve tüm hak edişlerinin ödendiğini, imzalanan iş sözleşmesinden görüleceği üzere ücretinin 1.389,00 USD olarak belirlendiğini, son ücretinin ise 1.583,00 USD olduğunu, davacının fazla çalışmaya dair beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, bu düzende bir çalışma yapmadığını, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığı iddiasının da hayatın olağan akışına uygun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fesih tarihi itibarıyla davacının ücretinin, banka kayıtları ve tanık beyanları ile ispatlandığı şekilde 1.600,00 USD bankadan ve kalanı elden ödeme olmak üzere 2.850,00 USD olduğu, davacının iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödemesini gerektirecek şekilde sona erdiği hususunun fesih bildirimi ve 21.04.2016 tarihinde kıdem tazminatı olarak ödenen 9.380.44 USD ile sabit olduğu, davacının haftalık ortalama on beş saat fazla çalışma yaptığı, davacının Ramazan Bayramı'nda bir gün Kurban Bayramı'nda iki gün hariç diğer tüm bayram günlerinde çalıştığı ve tanık beyanlarına göre iki haftada bir tatil kullandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının ücretinin hatalı belirlendiğini, davacının tüm çalışma dönemi boyunca aynı ücretle çalışması mümkün olmadığını, hatalı ücret tespiti nedeniyle ihbar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacıya tüm alacaklarının ödendiğini, banka dekontlarıyla da sabit olduğu üzere davacıya fazla çalışmasının karşılığının ödendiğini, davacının izinli olduğu günlerin alacaklardan dışlanmadığını, davacı ile birebir çalışması olmayan, çalışma süreleri aynı olmayan ve husumetli tanık beyanlarına dayanılarak karar verilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı işçinin yaptığı iş, yurt dışı işçisi olması, kıdemi, tanık beyanları, banka kayıtları ve emsal ücret araştırması dikkate alındığında, Mahkemenin davacının en son ücretine yönelik kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilince tanıkların gerçeği söylemediklerine dair ciddi ve inandırıcı delil dosyaya sunulmadığından Mahkemece davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı, ancak hafta tatili ücreti hesaplamasında hata olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) fıkrasının (2) nci alt bendi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, somut olayda Türkmenistan hukukunun uygulanması gerektiğini, davacının ücretinin hatalı tespit edildiğini, ihbar tazminatının ödendiğini, husumetli tanık beyanlarının tek başına delil olarak kabul edilemeyeceğini, alacaklardan yapılan indiriminin yetersiz olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının ücreti, dinlenen tanık beyanları ve bu doğrultuda ispatlanmış kabul edilen fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili alacakları ile bu alacaklara uygulanan indirim oranı hususlarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 32, 41, 44, 46, 47, 63 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 4857 sayılı Kanun'un 63 üncü maddesinde çalışma süresi haftada en çok 45 saat olarak belirtilmiştir. Ancak tarafların anlaşması ile bu normal çalışma süresinin, haftanın çalışılan günlerine günde on bir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği ilkesi benimsenmiştir. Kanun'un 41 inci maddesine göre fazla çalışma, kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmalardır.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dâhilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
4. Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması hâlinde Yargıtayca son yıllarda uygun bir indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama hâlini almıştır.
5. Aynı ilkeler, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmanın ispatı bakımından da geçerlidir.
6. Öte yandan; çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatili alacaklarının ispatında salt husumetli tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte yan delil ya da olgularla desteklenen husumetli tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar yan delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
7. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
8. Yukarıda yapılan açıklamalar ile dosya kapsamındaki deliller bütün olarak değerlendirildiğinde; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ve kararın gerekçesinin dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücreti ile aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
T.H.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.