3. Hukuk Dairesi 2018/7859 E. , 2019/1509 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davaya konu taşınmazı uzun süredir kiraya verdiğini, kiracısının adına kayıtlı elektrik aboneliği borcunu ödemeden dükkanı tahliye ettiğini, dükkanın daha sonra da bankaya kiraya verildiğini, abonelik almak istediğinde eski kiracıya ait borcu kapatmadan abonelik verilmeyeceğinin belirtildiğini, bu borcu ödemek zorunda kaldığını ve toplamda 27.619,00 TL ödediğini öne sürerek 01137022 tesisat numaralı aboneye ait borcun istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, kira ilişkisinin muvazaalı olduğunu, iyiniyet kurallarına aykırı olarak bu davanın açıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 27.619,00 TL"nin ödeme tarihi olan 06/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2016/18428 Esas – 2018 / 5336 Karar sayılı ve 16/05/2018 tarihli kararı ile; " ... Mahkemece gerekçeli kararın dava özeti bölümünde somut olaydan ve davacının talebinden farklı olarak davanın davacıdan haksız tahsil edilen dağıtım, iletim, psh, okuma ve kayıp bedeli bedellerine ilişkin olduğu belirtilmek sureti ile hataya düşülmüştür.
Hüküm, gerekçeyle bütünlük arz eder. Bu itibarla, kısa karar ile gerekçeli karar arasında farklılık oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir... " gerekçesi ile bozulmuş,mahkemece bozma kararına uyulmuş, yargılamaya devam edilmiştir .
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraf sıfatı konusunda; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231)
Somut olayda, banka dekontlarının incelenmesinde davalıya 06/07/2015 tarihinde 1.541,00 TL, 19.409,00 TL, 6.669.00 TL miktarındaki ödemeleri davacının değil Babayiğit İnşaat Dayanaklı Tüketim Malları... Ticaret Limited Şirketinin yaptığı anlaşılmaktadır. Başka bir söyleyişle davacının , eldeki davayı açacak taraf sıfatı yoktur.
Mahkemece, davanın davacının bu davayı açma sıfatı bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ,kararın bozulması gerekmiştir .
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.