2. Hukuk Dairesi 2016/7916 E. , 2017/2110 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından, davacı-karşı davalının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve aile konutunun kendisine tahsis edilmesi talebinin reddi yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 28.02.2017 günü temyiz eden davalı-karşı davacı ... vekili Av. ... ile karşı taraf davalı-karşı davacı ... ile vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Mahkemece, davalı-karşı davacı kadının "Fazla alışveriş yaparak yüklü faturalar gelmesine sebep olduğu ve eşine ve ailesine karşı agresif tutumlar sergilediği" gerekçesiyle boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkek ile eşit oranda kusurlu olduğu kabul edilerek, davacı-karşı davalının boşanma davası da kabul edilmiş ise de, davalı-karşı davacı kadının kusurlu davranışlarına ilişkin olarak dinlenen tanıkların sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısım ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; eşinin hastalığı ile ilgilenmeyen, ailesinin evlilik birliğine müdahalelerine sessiz kalan, eşini istemediğini söyleyerek ortak konutu terk eden ve birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı-karşı davalı erkek tamamen kusurludur. Bu itibarla boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olan davacı-karşı davalı erkeğin davasının reddî gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ne var ki, kadının kabul edilen boşanma davası temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olmakla erkeğin boşanma davasının konusu kalmamıştır. Gerçekleşen bu duruma göre davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının konusu kalmadığından "Karar verilmesine yer olmadığına" ve davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama gideri ile vekalet ücretine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
.../...
3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkek tamamen kusurludur. Boşanmaya sebep olan olaylar kadının kişilik hakkına saldırı niteliğinde olup, davalı- karşı davacı kadın boşanmakla en azından eşinin maddi desteğini yitirmiştir. Kadın eş yararına maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) koşulları oluştuğu halde, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak bu taleplerin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
4-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. m. 186/1), geçimine (TMK m.185/3), malların yönetimine (TMK.m. 223, 242, 244. 262, 263, 264. 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re"sen) almak zorundadır (TMK m. 169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, karar tarihinden geçerli olmak üzere tedbir nafakasına karar verilmesi de usul ve karnına aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
5-Taraflar farklı şehirlerde oturmakta olup, velayeti babaya bırakılan ortak çocukla anne arasında düzenlenen kişisel ilişki süresi, çocuğun yaşı da gözetildiğinde yetersiz olmuştur. Mahkemece belirlenen kişisel ilişki dönemleri yanında, ayrıca anne ile ortak çocuk arasında annelik duygularını tatmin edecek yeterlilikte, ayın belirli hafta sonlarını ve ilköğretim çağındaki çocuğun yarıyıl tatilinin bir bölümünü de kapsayacak şekilde daha uygun süreli kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı gibi, günümüz ulaşım koşulları dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken aynı yer-farklı yer ayrımı yapılması da doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.), (3.), (4.) ve (5.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 1.480,00 TL. vekalet ücretinin Erdem"den alınıp Melda Damla"ya verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28.02.2017 (Salı)