Esas No: 2022/5067
Karar No: 2022/5701
Karar Tarihi: 09.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5067 Esas 2022/5701 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5067 E. , 2022/5701 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
İHBAR OLUNAN :....
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 8. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre ve diğer temyiz şartları yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının davalıya ait işyerinde işyeri hekimi olarak 12.02.2018 tarihine kadar çalıştığını, zamanaşımı da dikkate alınarak 2014 yılı Ocak ayı ücretinden başlayarak 2018 yılı Ocak ayı ücretine kadar olan ücret alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek 2014 yılı brüt ücret toplamının 73.354,00 TL olduğunu, diğer dönemlere ilişkin fesih tarihine kadar olan ücret alacakları için ise fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL talep ettiklerini ileri sürerek ücret alacağının hüküm altına alınmasını istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yetki itirazı ve zamanaşımı definde bulunduklarını, davacı doktorun hizmet vermiş olduğu müvekkili Şirkete ait otelin gerek işyeri hekimliği ve gerekse misafirlere sunulacak turizm hekimliği işleri için işin ..... C... Özel Sağlık Hiz. Tur. ve Tic. A.Ş. ile sözleşme imzalandığını, davalı Şirket ile dava dışı ihbar olunan ..... C... Özel Sağlık Hiz. Tur. ve Tic. A.Ş. arasındaki ticari ilişki kapsamında 2016 yılının başına kadar davacının bordrosundaki yazılı ücretlerinin kendi banka hesabına yatırıldığını, 2016 yılı sonrasında ise bu dönem için davalı Şirket ile dava dışı Şirket arasındaki ilişki kapsamında tüm ücretlerin ..... C... Özel Sağlık Hiz. Tur. ve Tic. A.Ş. tarafından ödendiğini, sağlık mevzuatı gereği işyeri hekimi olarak çalışacak davacının sadece usulen müvekkili şirketin bordrosuna alınması gerektiğini, bunun üzerine aslen var olmayan işçi-işveren ilişkisinin kâğıt üzerinde kurulduğunu, hâl böyle iken davacının yaptığı tüm işlerde gerçek işvereni olan ..... C... Özel Sağlık Hiz. Tur. ve Tic. A.Ş.'den talimat aldığını, tüm haklarının da bahse konu Şirket tarafından yerine getirildiğini, davacının iddia etmiş olduğu şekilde müvekkili ile arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının ..... C... Özel Sağlık Hiz. Tur. ve Tic. A.Ş. çalışanı olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 02.03.2021 tarihli ve 2019/42 Esas, 2021/98 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 09.09.2021 tarihli ve 2021/1871 Esas, 2021/1979 Karar sayılı kararı ile "...
Davacının 2014 yılı yönünden Belirli alacak davası, sonrası dönem yönünden ise kısmi dava yönelttiği ıslah ile bu döneme ilişkin talebini artırdığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle davacı toplam talebini 197.119,60 TL'ye çıkarmıştır. 2014 dönemi yönünden mahkemece 08.08.2014 öncesinin zamanaşımına uğradığına gerekçede işaret olunmakla hüküm yerinde bir değerlendirme yapılmadığından, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli olmamıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar ve tespit edilen eksiklikler nedeniyle davalı istinafının kabulüne, İlk derece mahkemesinin kararı kaldırılmasına, dosyada belirtilen eksik hususlar giderilip gerekli değerlendirmenin yapılması bakımından dosya kararı veren mahkemeye gönderilmesi ..." ne karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı üzerine İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının ücret alacağı talebinin 2014 yılı bakımından reddine, iş sözleşmesinin fesih tarihine kadar olan kısım bakımından ise kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesinde ileri sürülen hususların hiç dikkate alınmadığını, müvekkili Şirket ile davacı arasında gerçek anlamda bir işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, yalnızca belirli bir dönem sağlık mevzuatı gereği Şirket bordrosunda davacının gösterilmesinin tek başına ücret alacağının hak edildiği şeklinde yorumlanmasının hakkaniyete aykırı olmakla birlikte dürüstlük ilkesi ile de bağdaşmadığını, işe iade talepli yargılamalar bulunduğunu, dosyaların akıbetinin huzurda görülen bu davayı esastan etkileyebilecek nitelikte iken dosyaları celp etmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davacının başka bir mahkemede beyan ettiği ve davacı tanıklarının da ifade ettiği üzere davacının dava dışı Kemer M... C... Özel Sağlık Hiz. Tur. ve Tic. A.Ş. çalışanı olduğunu ve davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında ve ayrılış bildirgelerinde davalı Şirket çalışanı gibi göründüğü, davacının banka hesap dökümünde talep öncesi dönemde ücret yatıranın davalı Şirket olduğu, bunu dışında dosyada mevcut istifa suretinin davalı Şirkete sunulmuş olduğu ve yıllık izin taleplerinin yine davalı Şirket insan kaynaklarına sunularak talep olunduğu, davacı ve davalı arasında iş ilişkisi bulunduğu, davalı ve dava dışı ihbar olunan şirket arasındaki iç ilişkiye ilişkin belgelerin sonuca etkili olmadığı, davacının 2014 yılı ücret alacağı bakımından belirli alacak davası, sonrası dönem bakımından ise kısmi dava açtığı, bu sebeple davanın niteliği konusundaki davalı itirazlarının da yerinde olmadığı, davalı hakkında açılan işe iade davasının ise reddedildiği, davacı tarafından inkâr edilen bordrolar yönünden imza incelemesi yapılarak ve davacıya ait çıkması sebebiyle dışlanarak yapılan hesaplama ve oluşturulan hükümde, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dosyadaki yazılara, hükmün benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; cevap dilekçesinde ileri sürülen hususların hiç dikkate alınmadığını, müvekkili Şirket ile davacı arasında gerçek anlamda bir işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, yalnızca belirli bir dönem sağlık mevzuatı gereği şirket bordrosunda davacının gösterilmesinin tek başına ücret alacağının hak edildiği şeklinde yorumlanmasının hakkaniyete aykırı olmakla birlikte dürüstlük ilkesi ile de bağdaşmadığını, işe iade talepli yargılamalar bulunduğunu, dosyaların akıbetinin huzurda görülen bu davayı esastan etkileyebilecek nitelikte iken dosyaları celp etmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davacının başka bir mahkemede beyan ettiği ve davacı tanıklarının da ifade ettiği üzere davacının dava dışı Kemer M... C... Özel Sağlık Hiz. Tur. ve Tic. A.Ş. çalışanı olduğunu ve davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını ileri sürerek temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı ile davalı arasında işçi işveren ilişkisi bulunup bulunmadığına ve davanın niteliğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 1 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 4 üncü maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerinde, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanun’un uygulanacağı belirtilmiştir.
2. 4857 sayılı Kanun'un "Tanımlar" kenar başlıklı 2 nci maddesinin birinci fıkrasına göre "Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, ..."denir. İşçi ve işveren sıfatları aynı kişide birleşmez.
3. 4857 sayılı Kanun'un "Tanım ve şekil" kenar başlıklı 8 inci maddesinin birinci fıkrasına göre "İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. ..." Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.
4. İş sözleşmesini eser ve vekâlet sözleşmelerinden ayıran en önemli ölçüt bağımlılık ilişkisidir. Her üç sözleşmede iş görme edimini yerine getirenin iş görülen kişiye (işveren-eser sahibi veya temsil edilen) karşı ekonomik bağımlılığı vardır. İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukuki-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukuki bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İşçi edimini işverenin karar ve talimatları çerçevesinde yerine getirir. İşçinin işverene karşı kişisel bağımlılığı ön plana çıkmaktadır. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin ölçüt teşkil olmaz. İşçinin işverenin belirlediği koşullarda çalışırken kendi yaratıcı gücünü kullanması, işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kâr ve zarara katılıp katılmaması, girişimcinin sahip olduğu karar verme özgürlüğüne sahip olup olmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir.
5. Kısmi dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 109 uncu maddesinde tanımlanmıştır. Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının dava yoluyla ileri sürülmesi durumunda kısmi dava söz konusudur. Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olmadıkça kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez. Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra ayrı bir dava açılması usulen olanaklıdır. Uygulamada bu ayrı davaya ek dava denilmektedir ( Yargıtay Hukuk Hukuk Genel Kurulunun 16.03.2021 tarihli 2018/17-139 Esas, 2021/282 Karar sayılı kararı).
3. Değerlendirme
Bir üst başlıkta yapılan açıklamalar ile dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı Şirket ile dava dışı Kemer M... C... Özel Sağlık Hiz. Tur. ve Tic. A.Ş. arasında sağlık hizmeti konusunda hizmet-kira sözleşmesinin bulunduğu, ancak davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında ve ayrılış bildirgelerinde davalı Şirket tarafından da bildirimlerin yapıldığının görüldüğü, davacının banka hesap dökümünde davalı Şirket tarafından düzenli olarak ücret ödemesi yapıldığı, bunu dışında dosyada mevcut istifa suretinin davalı Şirkete sunulmuş olduğu ve yıllık izin taleplerinin yine davalı Şirket insan kaynaklarına sunularak talep olunduğu, davalı Şirket ile dava dışı Şirket arasında kararlaştırılan davacının çalışmasından kaynaklanan sorumluluğun davalı Şirkete ait olmayacağına ilişkin belgenin taraflar arasındaki iç ilişkiye ilişkin olduğu, davacı ile davalı Şirket arasında yukarıdaki unsurları haiz iş ilişkisinin bulunduğu, talep konusu alacağın bir kısmının belirli alacak olduğu, bir kısmının ise kısmi alacak davasına konu edilerek talep edildiği, davalı vekilinin davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığı şeklindeki itirazlarının da bu sebeple yerinde olmadığı anlaşılmakla, Bölge Adliye Mahkemesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre vekilin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
09.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.