Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/11360
Karar No: 2019/1527
Karar Tarihi: 25.02.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/11360 Esas 2019/1527 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/11360 E.  ,  2019/1527 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda,davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı , davalıların öz kardeşleri olduğunu,yıllardır ortak olarak iş yaptıklarını, 1979 yılında emeklerini ve babalarının vefatı ile kendilerine intikal eden sermayelerini birleştirmek suretiyle iktisadi bir amaca ulaşmak için aralarında adi şirket kurduklarını, bu kapsamda ortak çüftçilik yaptıklarını,ticarete atıldıklarını ve elektronik eşya mağazası açtıklarını,1989 yılında minibüs hattı satın aldıklarını,taşınmazlar satın alıp üzerine 3 katlı bina inşa ettiklerini,adi ortaklığa dair kazançların daha hızlı ve kolay yürüyebilmesi için davalılar olan ağabeyleri adına kaydedildiğini,daha sonra aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle borçları ödeyip kalan kazancı paylaşmak üzere anlaştıklarını,ne var ki davalıların bu bahsedilen ortaklığa konu kazançlardan kendisine herhangi bir ödeme yapmadıklarını ileri sürerek,adi ortaklığın tespit taksimine, dava konusu olan ortaklık kazançlarının yani elektronik mağazası, ... Fatih Mahallesi 765 parsel sayılı taşınmaz, ... plakalı araç,paradan kalan kısım ile davalıların aldıkları ..., Fatih Mahallesindeki 766 parselin 1/3’er kısmının feshi ile adına tesciline;fesih ve tescil talebinin reddedilmesi halinde ise, elektronik mağazasının 1/3 değeri olan 10.000,00 TL ,... Fatih Mahallesindeki 765 sayılı parselin 1/3 değeri olan 20.000,00 TL,... plakalı aracın 1/3 değeri olan 10.000,00 TL ve ... Beldesinde bulunan 766 parselin 1/3 değeri olan 15.000,00 TL olmak üzere toplam 55.000,00 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar,davacı ile kardeş olduklarını,davalılardan...’nin babalarının ölümü sonrasında davacı ve diğer kardeşlerinin tüm ihtiyaçlarını karşıladığını,Bahri’nin dayıları ...’ün yanında silah tamircisi olarak çalıştığını, 1974 yılında usta olup ilk dükkanını açtığını,1976 yılında silah tamirciliği yanında elektronik malzeme tamirciliğine de başladığını,davacının yaptığı işi öğrenmesi üzerine dükkanda hiçbir katkısı olmadığı halde bu dükkanı davacıya bırakarak kendisinin başka bir dükkan açtığını,davacının iddialarının asılsız olduğunu,davalı ...’nin kardeşlerine hibe yaptığını,diğer davalı ...’ın ise kendi birikimleri ve davalı ağabeyi...’nin de katkıları ile minibüs aldığını,davaya konu 765 sayılı parseli davalı ...’nin kendi imkanları ile aldığını,bahse konu binayı da kendisinin yaptırdığını,davacının hiçbir katkısı olmadığını,davacının bu sıralarda kendisine bir arsa ve bir araba satın aldığını,davacının kendisine ait arsayı sattığını,maddi sıkıntıya düşmesi nedeniyle bu davayı açtığını,davacının iddialarını kabul etmemekle birlikte ortaklık ilişkisi olduğu kabul edilirse, davacının sahip olduğu ve sattığı yaklaşık değeri 10.000,00 TL değerindeki aracın, kendisine devredilen tamir atölyesinin ve yaklaşık 10.000,00 TL olan mal varlıklarının da ortaklığa dahil edilmesi gerektiğini,davacının taleplerinin fahiş olduğunu savunarak,davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece;davacı ile davalıların kardeş oldukları, davacının davalı ..."na ait dükkanda haftalık ücret karşılığında çalıştığı, davacı tarafın taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi olduğunu ve bunun sözlü sözleşmeye dayandığını iddia ettiği, ancak davacı tarafın adi ortaklık ilişkisi ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava;adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
    Somut olayda;davacı ve davalıların kardeş oldukları sabittir.Davacı,davalı ağabeyleri ile aralarında çiftçilik,elektronik eşya mağazası,minibüs işletmeciliği,taşınmaz alımları hususunda adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu,daha sonra aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle bu ortaklık ilişkisine son verdiklerini,davalıların ortaklık ilişkisinden kendisine ödenmesi gereken miktarı ödemediklerini belirterek ortaklığa konu olduğunu iddia ettiği kazanç ve malvarlıklarının 1/3’er hissesinin adına tescilini;bu olmaz ise bu kazanç ve malvarlıklarının bedellerinin 1/3 bedelinin tarafına ödenmesini istemiş;davalılar ise,davacının iddia ettiği gibi aralarında bir ortaklık ilişkisi olmadığını,bahse konu kazanç ve malvarlıklarının davalıların kendisi tarafından edinildiğini,davacının bunlarda talep hakkı olmadığını,eğer taraflar arasında ortaklık ilişkisi olduğu kabul edilir ise de,davacının edindiği araç ve taşınmazın da bu ortaklık malvarlığına dahil edilmesi suretiyle değerlendirme yapılması gerektiğini savunmuşlardır.
    Mahkemece, her ne kadar davanın davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de,taraflar kardeş olmakla eldeki davada tanık dinletilebileceği açıktır.Dosya kapsamında bilgisine başvurulan tanık beyanları incelendiğinde ise,davacı tanıklarının taraflar arasındaki ortaklık ilişkisini doğruladıkları,nitekim bu tanıklardan tarafların dayısı olan Bekir Sıtkı Aygün’ün beyanı incelendiğinde,’’...kardeşlerden...’nin büyük olması nedeniyle sorumluluğu ona vererek işlerini yeğenine bırakarak Kırıkhan ilçesine gittiğini ve yeni bir iş kurduğunu,o günden sonra üç kardeşin birlikte dükkanda çalıştırarak işleri geliştirdikleri, TV, elektronik eşya tamiri yaptıkları,davalılardan...’nin bu üç kardeşin kasası gibi olduğu, ortaklaşa çalışıp ortak yatırım yaptıkları, Dönmez Minibüs Kooperatifinde çalışan araçları, traktörleri, gayrımenkulleri aldıkları, bu malları ortaklaşa aldıklarını bildiği,özellikle 1995 yılında kardeşlerin arasının açıldığı,4-5 yıl öncesinde de kopma noktasına geldiği,kendisinin o sırada yeğenleri olan
    taraflara ‘’aranızda anlaşın,ortaklaşa aldığınız ev,araç,tarladan birini davacıya verin’’ dediği...’’ yönündeki beyanı ve yine bu tanık beyanını destekler mahiyetteki diğer davacı tanıkları...,... ve yine taraflarla akrabalık ilişkisi bulunmayan davacı tanığı Mahmut Kara’nın beyanları da dikkate alındığında,taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi olduğu ve bu ortaklık ilişkisi kapsamında birtakım malvarlıklarının edinildiği ve bunların davalılar üzerine kaydedildiği,daha sonrasında ise aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle de bu ortaklık ilişkisinin sona erdiği açık olmakla,davacının eldeki davadaki talebinin taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olduğu kuşkusuzdur.
    Bu durumda ise;taraflar arasındaki ortaklık ilişkisi henüz feshedilmemiş olmakla,ortaklığın fesih ve tasfiyesinin mahkemece yapılması gerekmektedir.
    Adi ortaklık ilişkisi, TBK"nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
    Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır.
    Tasfiye usulünü düzenleyen TBK"nın 644.maddesi gereğince; ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
    Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
    Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oy birliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır. Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.
    Aynı yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesi gereğince; ortaklığın borçları ödendikten, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslarla, ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazancın ortaklar arasında paylaştırılır. Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır.
    Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır.( TBK" nun 642. md.)
    Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.
    Hal böyle olunca mahkemece; ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde tasfiye işlemini gerçekleştirecek, ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir kişiyi tasfiye memuru olarak resen atamak olmalıdır.
    Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
    Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
    İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakde çevirme işlemi (TMK"nın 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
    Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan her birinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
    Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK"nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
    O halde mahkemece; bütün bu açıklamalar ışığında,eldeki davada yönetici ortak olduğu anlaşılan davalı ...’ndan hesap istenmeli,ortaklığa konu olan tüm taşınır ve taşınmaz malvarlıkları açık ve net bir şekilde belirlenmeli,bundan sonra ise yukarıdaki yöntem ve sıra izlenmek suretiyle taraflardan tasfiye konusunda anlaşıp anlaşamadıkları sorulmalı,tasfiyede anlaştıkları takdirde ona göre karar verilmeli,anlaşamadıkları takdirde ise,mahkemece ortaklığa ait mallar tespit edilmeli,bu hususta taraflardan delil ve karşı delilleri de alınarak(usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle) değerlendirme yapılmalı,bu hususun belirlenmesinin ardından yönetici ortak olduğu anlaşılan davalı ...’ndan hesap istenerek tayin olunacak görevli marifetiyle ortaklığa ait malların satılmasına,öncelikle varsa ortaklığın borçlarının ödenmesine, bilahare ortaklardan her birinin ortaklık için yaptıkları masraflar hesaplanarak ortaklıktan olan alacakları düşüldükten sonra geriye bir şey kalır ise bu meblağın, var ise zararın paylaştırılmasına karar verilmelidir.
    Bu itibarla mahkemece; hatalı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi