3. Hukuk Dairesi 2021/1592 E. , 2021/4235 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının, resmi daire tarifesinden su abonesi olduğunu, faturaya itiraz etmesi üzerine sayacın sökülerek incelendiğini, bozuk olduğunun tespit edilmesi üzerine 20/06/2005 - 28/12/2005 tarihleri arası döneme ilişkin kıyas yolu ile tahakkuk ettirilen faturayı ödemediğini davalının başlatılan icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek, icra takibine vaki itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; peyzaj çalışmaları nedeniyle 24/06/2005 tarihinde su abonesi olduğunu, aylık tahakkuk ettirilen su borcunun zamanında ödediğini, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım ayına ait tahakkuk ettirilen faturalara ilişkin borcunun olmadığını, faiz oranı ve KDV tutarlarının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın görev yönünden usulden reddine; yüksek dereceli ... Hukuk Mahkemesi hakiminin hakem sıfatı ile görevli olduğuna dair verilen karar davacı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 15/02/2016 tarihli ve 2016/639 E. 2016/1742 K. sayılı kararla; “2560 sayılı yasaya tabi olan davacının çalışmalarını özel hukuk kurallarına göre yapması ve TTK 16. maddesi uyarınca tacir olduğu, hakkında özel hukuk hükümleri uygulanacağından uyuşmazlığın 3533 sayılı yasa kapsamında çözümlenmesine olanak olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 13.820,32 TL üzerinden devamına, asıl alacağın %20"si oranında hesap olunan icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen karar taraf vekillerinden temyizi üzerine Dairece verilen 22/10/2018 tarihli ve 2018/3706 E. 2018/10384 K. sayılı kararla; “Mahkemece esas alınan bilirkişi raporlarında, ödenmesi gereken su bedelinin hesaplanmasında tahakkuk tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri yerine, sonraki tarihli yönetmelik hükümlerinin uygulandığı, işlemiş faiz hesabının ise, abone
sözleşmesinde faize ilişkin hüküm bulunması halinde bu oranın, bulunmaması halinde ise tahakkuk tarihinde yürürlükte olan yasal faiz oranın uygulanması yerine, tahakkuk tarihinden sonraki tarihte alınan yönetim kurulu kararı ile belirlenen faiz oranlarına göre yapıldığı” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyma kararı verilerek yeniden yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüne, davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20"si oranında hesap olunacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkemece bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozmaya uygun bir karar verilmemiştir. Şöyle ki;
Yukarıda bahsi geçen, Dairemizin 22/10/2018 tarihli ve 2018/3706 E. 2018/10384 K. sayılı kararında açıkça; işlemiş faiz hesabında, abone sözleşmesinde faize ilişkin hüküm bulunması halinde bu oranın, bulunmaması halinde ise tahakkuk tarihinde yürürlükte olan yasal faiz oranın uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Bozma kararından sonra dosya arasına kazandırılan abonelik sözleşmesinin 6. maddesinde; “Abone su bedellerini belirlenen tarihe kadar idareye ödemek zorundadır. Ödenmemesi halinde Tarifeler yönetmeliğinin ilgili madde uyarınca tahsilata yasaların belirlediği gecikme zammı ilavesi yapılır.” hükmünün yer aldığı anlaşılmaktadır.
Sözleşmelerde kararlaştırılan gecikme zammı, hukuki niteliği itibariyle bir borcun gününde ödenmemesi halinde alacaklının gecikme zammı süresince borçluya tanıdığı vade karşılığı belirli bir oranda borca yapılan ilave niteliğindedir. Gecikme zammı, gecikme faizi değildir. Gecikme zammında da bir para borcunun geç ödenmesi bahis konusudur. Gecikme faiz talebinde bulunabilmek için borçluyu temerrüde düşürmek gerektiği halde, gecikme zammında buna lüzum yoktur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun ve Dairemizin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre; abonelik sözleşmesinden kaynaklı ödemelerde gecikme olması halinde, 6183 sayılı Yasada belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, sözleşmede gecikme zammı uygulanacağına dair açık ve anlaşılır bir ifadeye yer verilmesi gerekir. Abonelik (elektrik, su, atık su ve doğalgaz) sözleşmesinde, 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranının uygulanacağına yönelik bir hüküm yoksa, normal tüketim bedeline 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı değil, abonenin sıfatına göre (mesken ise yasal faiz, ticarî ise ticarî faiz, diğer aboneler için yasal faiz) faiz uygulanacaktır.
Somut olayda, 01/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davalının, davacı tarafa 20/06/2005 - 28/12/2005 tarihleri arasında 13.391,48 TL su bedeli, süresinde ödenmeyen su bedeli için takip tarihine kadar %36 oranında faiz uygulanarak bulunan 9.285,25 TL gecikme bedeli, 1.671,35 TL gecikme bedeli KDV"si olmak üzere toplamda 24.348,08 TL borcu bulunduğunun tespit edildiği belirtilmiş, ne var ki %36 oranında faizin dayanağı açıklanmamış, mahkemece de bu yetersiz ve denetime açık olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiştir.
O halde mahkemece; dosyanın ayrı bilirkişiye ya da gerekirse yeniden konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, asıl alacağa uygulanması gereken faiz hesabı konusunda Yargıtay denetimine elverişli, karar vermeye yeterli rapor alınması, ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.