(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2017/4805 E. , 2018/11484 K.
"İçtihat Metni"
... vekili avukat ... ile Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 15/07/2014 gün ve 2013/709-2014/398 sayılı hükmün Dairemizin 22/12/2016 tarih ve 2015/13386-2016/24103 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
K A R A R
Davacı, 2008 yılı Mart ayında konut kredisi kullanmak üzere Fortis adlı bankaya başvurduğunu, kredi için ön onay verildiğini, ancak almak istediği evde problem çıkınca başka bir ev aramaya başladığını, davalı banka yetkililerince ön onayı verilen kredinin sözleşmesini imzalamasını ve ev aldığında kredinin hesabına geçileceği söyleyerek kendisinden bir takım imzalar alındığını, 12/09/2008 tarihinde bir ev alarak yine Fortis Bank"tan konut kredisi kullandığını, 2013 yılında hesaplarını ve ödemelerini incelerken konut kredisinin ev aldığı 12/09/2008 tarihinde değil, 19/03/2008 tarihinde kullandırıldığını ve o tarihten bu yana kredi taksitlerini ödemekte olduğunu fark ettiğini, araştırdığında ön onayı verilen krediyi aldığı tarihte ileride kullandırılmak üzere imzaladığı halde bilgisi olmaksızın ve ev almadığı halde 135.000,00 TL kredinin hemen kullandırılarak masraf ve komisyon kesintisi yapılıp 129.675,00 TL olarak hesabına geçildiğini ve yine bilgisi olmaksızın Euro cinsinden yabancı paraya çevrildiğini, hesabından her ay döviz bozum işlemleri yapılarak 19/03/2008 tarihinde usulsüz olarak kullandırılan kredinin taksitlerinin yine bilgi ve talimatı olmadan adına ödendiğini, ev aldığı tarihte hiç bilgi verilmeden, sanki yeni kredi kullanıyormuş gibi işlem yapıldığı ve o tarihte hesabında kalan 107.212,91 TL"nin yeni krediymiş gibi Euro hesabından TL hesabına geçirildiğini tespit ettiğini, ortada bir konut kredi sözleşmesinin söz konusu olduğunu ve ev satın almayan bir tüketicinin konut kredisi kullanmasının da fiilen ve hukuken mümkün olmadığını, sözleşme ve ödeme planını imzalamış olsa dahi, ev almadığına göre krediyi kullanmasının ve hiç dokunmadığı bir paranın içinden taksitlerini ödemeye başlamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, nitekim imzası olmadan yapılan döviz işlemleri ve kredi ödeme işlemlerinin de davalı bankanın kötüniyetini ortaya koyduğunu, kullandığı kredi aslında 107.212,91 TL olduğu halde 135.000 TL"ye göre hazırlanan ödeme planına göre geri ödeme yapıldığını ve ayrıca 5.325 TL masraf ve komisyon adı altında haksız kesinti söz konusu olduğunu ileri sürerek ve belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kredi kullandırma işlemleri sebebiyle uğradığı zarar ve haksız olarak alınan masraf ve komisyonun iadesi için 10.000,00 TL ve manevi zarar için 1.000,00-TL olmak üzere toplam 11.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini istemiş; ıslah suretiyle talebini 35.969,12 TL"ye çıkarmış ve ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının talep ettiği konut kredisinin Genel Müdürlükçe onaylandığını ve ipotek işlemlerinin tamamlanması aşamasında kredinin kullandırılıp blokeye alınmasının davacı tarafından istendiğini, buna göre davacıya 19.03.2008 tarihinde kredi kullandırıldığını ve paranın davacının hesabına blokeli olarak yatırıldığını, sonradan davacı ile ev sahibi arasında anlaşmazlık ortaya çıktığını ve davacının evi almaktan vazgeçtiğini, ancak kredinin de kullandırılmış olması nedeniyle yeniden masraf ödememek için paranın blokede tutulmasını istediğini, davacının bilgisi ve onayı dahilinde olmak üzere geri ödeme planına göre ödemesi gereken taksitlerin mahsup edildiğini ve davacının talebi ile TL hesabındaki tutarın, Euro hesabına virman edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, maddi tazminat davasının kabulüne, davacıdan dosya masrafı adı altında alınan 5.325,00 TL ve kredi kullanımından ötürü davacının dava tarihine kadar uğramış olduğu zarar bedeli olarak 30.644,12 TL olmak üzere toplam 35.969,12 TL"nin davalıdan tahsiline; manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 500,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş; hükmün her iki tarafça temyiz edilmesi üzerine dairemizin 22.12.2016 tarihli ilamı ile bozulması üzerine davacı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1-Her ne kadar dairemizce, “Dosya arasında mevcut davacının adı ve imzasının yer aldığı bankaya yönelik talimatlardan; 15.07.2008 tarihli talimatta hesabında bulunan euro bazındaki paranın YTL"ye çevrilmesinin talep edildiği, 17.07.2008 tarihli talimatta hesabında bulunan 125.000,00 TL"nin Euroya dönüştürülmesini talep ettiği, 18.08.2008 tarihli talimatta ise adına çıkan ev kredisinin mevcut bloke hesabından taksit olarak alınmasını talep ettiği görülmektedir. Davacının isim ve imzasını taşıyan bu talimatlar gözetildiğinde kredinin bloke hesabında olduğunun davacının bilgisi dahilinde olduğu, ayrıca döviz işlemlerinin davacının talimatı ile gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan dosyada davalı bankanın davacının bilgi ve onayı olmaksızın kendiliğinden işlem yaptığına ilişkin olarak da bir delil bulunmamaktadır. O halde Mahkemece, davacının söz konusu talimatları dikkate alındığında kredi konusu paranın bloke hesabında olduğunun davacının bilgisi dahilinde olduğu hususu gözetilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde maddi ve manevi tazminata karar verilmiş olması” usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş ise de, davacının karar düzeltme talebi üzerine yeniden yapılan inceleme sonucunda, davalı tarafından sunulan talimat belgeleri mahkemece incelenmediği gibi davacı tarafa da tebliğ edilmediği anlaşıldığından davacının bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile dairemiz bozma kararının 1.bendindeki "Davacının isim ve imzasını taşıyan bu talimatlar gözetildiğinde kredinin bloke hesabında olduğunun davacının bilgisi dahilinde olduğu, ayrıca döviz işlemlerinin davacının talimatı ile gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan dosyada davalı bankanın davacının bilgi ve onayı olmaksızın kendiliğinden işlem yaptığına ilişkin olarak da bir delil bulunmamaktadır. O halde, mahkemece, davacının söz konusu talimatları dikkate alındığında kredi konusu paranın bloke hesabında olduğunun davacının bilgisi dahilinde olduğu hususu gözetilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde maddi ve manevi tazminata karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." ibarelerinin açıklanan nedenlerle bozma kararından çıkarılarak yerine “Davacının isim ve imzasını taşıyan bu talimatlar mahkemece değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir” cümlesi yazılmak suretiyle Dairemizin 22.12.2016 tarih ve 2015/13386 Esas, 2016/24103 Karar sayılı bozma ilamının 1. bendinin yukarıda açıklanan şekliyle değiştirilerek mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile dairemizin 22.12.2016 tarih ve 2015/13386 Esas, 2016/24103 karar sayılı bozma ilamının 1. bendinin yukarıda açıklanan gerekçe ile açıklandığı şekilde değiştirilerek hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, 2. bendin de tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 28/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.