3. Hukuk Dairesi 2017/5041 E. , 2019/1547 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmiş ise de, HUMK"nun 435/7 ve 438/1. Maddeleri gereğince temyiz edenin süresinde verdiği dilekçesinde bu yönde bir istemde bulunmamış olduğu anlaşılmakla, sonradan verilen ek dilekçede bildirilen duruşma isteğinin reddi ile temyiz incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, taraflar arasında 01.04.2008 tarihinde, 4 adet araca ilişkin uzun süreli araç kiralama sözleşmesi imzalandığı, kira bedellerinin ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin 10.5 maddesinde düzenlenen sözleşmeyi fesih etme hakkına dayalı olarak 03.08.2010 tarihli ihtarname ile kira sözleşmelerinin tek taraflı olarak feshedildiğinin ihbar edildiğini, aynı ihtarnamede sözleşmenin 10.6 md göre sözleşmenin bitim tarihine kadar kira bedellerinin ve o güne kadar işlemiş akdi faizi ile birlikte ödenmesinin ihtar edildiğini ve davalının temerrüde düşürüldüğünü, bunun üzerine sözleşmenin feshinden doğan alacağın tahsili için davalı hakkında takip başlatıldığını, davalının takibe itirazının haksız olduğunu belirterek itirazın iptali ile esas alacağın % 40"ından az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, tarafların sözleşmeyi karşılıklı olarak feshederek birbirlerini ibra ettiklerini beyanla davanın reddini istemiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) İcra ve İflas Kanunu"nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Taraflar arasında 01.04.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmeleri konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı kiraya veren, davalı kiracının sözleşmenin feshine neden olması nedeniyle sözleşmenin 10.6 maddesine göre sözleşme süresi bitimine kadar olan kira alacaklarının tahsilini istemiştir. Takibe konu edilen alacak, cezai şart niteliğinde olup cezai şart alacağın tayini yargılamayı gerektirdiğinden takip tarihi itibariyle davalı tarafından hesaplanabilir ve likit bir alacağın söz konusu olmadığının kabulü gerekir. O halde davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu konudaki istemin de kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm ikinci fıkrasında yer alan "Kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden %40 inkar tazminatının davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine" ibaresinin hükümden çıkartılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.