3. Hukuk Dairesi 2017/10772 E. , 2019/1567 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 26/02/2019 tarihinde davalılar vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılar ile paydaşı bulundukları taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesi için açılacak davanın masraflarını karşılaması ve ayrıca aylık 400 TL kira yardımı yapması karşılığında, ortaklığın giderilmesi davası kapsamında yapılacak açık artırmada taşınmazı satın alacağının, taşınmazı satın alamaması durumunda ise yapılan ödemelerin iade edileceği hususlarında anlaştığını, ancak dava sonucunda yapılan açık artırmada taşınmazı satın alamadığını, bu nedenle ortaklığın giderilmesi davasını takip eden vekile ödediği 12.200 TL ile kira yardımı olarak ödediği 17.600 TL"yi ihtarname göndererek davalılardan talep ettiğini, ne var ki iadeye yanaşmayan davalıların bu nedenle başlatmış olduğu icra takibine de kısmen itiraz ettiklerini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptalini ve davalıların icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalılar; müteahhit olan davacının paydaşı bulundukları taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açmaları halinde dava masraflarını ödemeyi teklif ettiğini, bu konuda herhangi bir anlaşma yapmadıkları gibi herhangi bir yükümlülük altına da girmediklerini, davacının tacir olarak taşınmazdan sağlayacağı kazancı düşünerek hareket etmesi nedeniyle tüm olumsuz ihtimalleri de göze alması gerektiğini, icra dosyasına ödemiş oldukları 4.500 TL"nin davacı tarafından dava sonrasında karşılanan bilirkişi ücreti ve gazete ilan giderlerine ilişkin olduğunu, bu tutarın ihale dosyasında kendilerine verilmesi üzerine iyiniyet çerçevesinde davacıya ödendiğini ileri sürerek; davanın reddini ve davacının kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece; müteahhit olan davacının dava konusu taşınmazı satın alma ve maliki olduğu başka bir taşınmazla birleştirerek daha büyük bir bina inşa etmeyi amaçladığı, ancak paylı mülkiyete tabi olan taşınmazın paydaşları arasında çıkan anlaşmazlık nedeniyle ortaklığın giderilmesi davasının açıldığı, davacının ortaklığın giderilmesi davası sonunda yapılacak olan ihalede taşınmazı satın almak amacıyla paydaş olan davalılarla anlaşarak dava masraflarını ödediği ve kira yardımı yaptığı, davalıların davacıdan elde ettikleri maddi yardımlar sayesinde taşınmazı normal değerinden yüksek bir değere satma imkanına kavuştukları, davacının malvarlığında bu nedenle oluşan eksilmenin karşılığının iade edilmesinin kanun koyucunun sebepsiz zenginleşme hükümleriyle hedeflediği amaca doğrudan uyduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalıların asıl alacağa yönelik olarak takibe yaptıkları kısmi itirazın iptaline, işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 77 ila 82. maddeleri arasında borcun kaynağının bir türü olan sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri düzenlenmiştir. TBK’nın 77. maddesinde; haklı bir neden olmaksızın bir başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşenin, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olduğu, bu yükümlülüğün, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğacağı belirtilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın “Borçlanılmamış edimin ifası” başlıklı 78/1. maddesi “Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir…” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre; borç olmayan şeyin ödenmesi hâlinde, sebepsiz zenginleşmeye dayanılarak talepte bulunabilmesi için; borcun ifası amacıyla ödeme yapılması, gerçekte ödenmesi gereken bir borcun bulunmaması, ödemeyi yapan kimsenin yanılmak suretiyle kendisini borçlu sanarak ödemede bulunması gerekir.
Somut olayda; müteahhit olan davacı, maliki bulunduğu taşınmaz ile davalılara ait komşu taşınmazı birleştirmek ve sonrasında daha büyük bir bina inşa edebilmek amacıyla, davalıların tarafı olduğu ortaklığın giderilmesi davası için yapılan giderleri karşıladığını, ayrıca davalılara kira yardımı yaptığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. İddianın ileri sürülüş biçimine göre; davacı, davaya konu giderleri kendi amacı doğrultusunda karşılamıştır. Eş söyleyişle, davacının kendi isteğiyle karşılamış olduğu giderler nedeniyle davalıların bir sebepsiz zenginleşmesi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, davacının satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilen taşınmazı satın alamamış olması da, dava konusu giderleri kendi iradesiyle ödediği gerçeğini değiştirmemektedir.
O halde, mahkemece; yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde kabule ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.