21. Hukuk Dairesi 2016/16903 E. , 2018/2122 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 30/03/1981 olduğunun ve 01/04/2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine, birikmiş aylıkların yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 30/03/1981 olduğunun tespiti ile davacıya 01/04/2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması ve birikmiş aylıkların faizi ile ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108. maddesinin 1. fıkrasında; "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir" hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da emniyet yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 25/03/1969 doğumlu davacının 30/03/1981 tarihinde ... Madencilik unvanlı ve 7703604 sicil numaralı işyerinde çalışmaya başladığına dair işe giriş bildirgesinin 24/04/1981 tarihinde Kuruma intikal ettiği, davacı adına bu işyerinden yapılmış hizmet bildiriminin bulunmadığı, davalı işyerinin dönem bordrolarının dosyada bulunmadığı, Kurum yazısında ilgili dönem bordrolarında davacının ismine rastlanmadığının belirtildiği, dönem bordrolarının celbi için Mahkemece ilgili Sosyal Güvenlik Merkezine yazılan müzekkere cevabı beklenmeden karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davalı işyerinin uyuşmazlık konusu dönem bordroları Sosyal Güvenlik Kurumundan istenerek, dönem bordrosunda ismi bulunan ve davacının çalışmaları konusunda bilgisi bulunan kişileri tanık olarak dinlemek, bordro tanıklarının beyanları ile yetinilmemesi durumunda işyerinin adresi de bildirilmek suretiyle Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, emniyet,meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin davacının talep ettiği tarihte çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek tanık olarak beyanlarına başvurmak,davacının işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte 12 yaşında olduğu dikkate alınarak okula devam edip etmediğini araştırmak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.