3. Hukuk Dairesi 2018/6684 E. , 2019/1701 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, dava dışı bankadan çektiği krediye müvekkili şirketin kefil olduğunu, davalının geri ödemelerini geciktirmesi üzerine müvekkilinin davalı adına bankaya toplam 20.800,00 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, ödenen bu paranın davalıdan geri alınabilmesi için davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının takibe haksız yere itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile dava dışı banka arasında akdedilen kredi sözleşmesine davacının kefil olmadığını, davacı ile müvekkili arasında yalnızca traktör alım satımından kaynaklanan bir ilişki bulunduğunu, müvekkilinin satın aldığı traktörün satış parasını davacıya ödediğini ve davacıya borcu bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacının, davalıya 10.04.2007 tarihinde 11.700,00 TL ve 16.12.2008 tarihinde 9.100,00 TL olmak üzere toplam 21.800,00 TL ödeme yaptığı, ödeme belgelerinde "traktör borcuna karşılık" açıklamasının bulunduğu, davacının ödemeleri kefil sıfatıyla yaptığını ileri sürdüğü ancak davacının sözleşmede kefil olmadığı, davacının ödediği bu parayı ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebileceği, buna göre davacının başlattığı takibe davalının itirazının haksız olduğu gerekçesiyle, itirazın iptaline, alacağın %40"ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2015/4393 esas 2015/9788 karar sayılı 28/05/2015 tarihli ilamıyla;
“.... Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalının dava dışı bankadan traktör almak amacıyla kredi çektiği, bu para ile davacı şirketten traktör satın aldığı, davacının, davalının banka hesabına, 10.04.2007 tarihinde 11.700,00 TL, 15.12.2008 tarihinde 9.100,00 TL ödeme yaptığı, davacının bu ödemeleri kefil sıfatıyla yaptığını iddia ettiği ancak kredi sözleşmesinde davacının kefil sıfatıyla yer almadığı, diğer taraftan, dosyada bulunan hesap ekstrelerinin tetkikinden; davalının da davacının banka hesabına, 15.12.2006 tarihinde 3.000,00 TL, 22.03.2007 tarihinde 800,00 TL; 15.05.2007 tarihinde 9.190,00 TL ödeme yaptığı, bu ödemelerin hangi hukuki ilişkiye dayalı olarak yapıldığının mahkemece araştırılmadığı, davalı tarafın ödeme savunması üzerinde durulmadan eksik incelemeyle karar verildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; davalının, davacının banka hesabına gönderdiği ödemelere ilişkin olarak, ilgili bankadan tüm ödeme kayıtları istenerek, ödeme dekontlarında, ödemeye ilişkin bir açıklama olup olmadığının araştırılması, ödeme ilişkin her hangi bir açıklama bulunmaması halinde, davacının davalının banka hesabına yaptığı ödemenin tarihinin 10.04.2007, davalının, davacının banka hesabına yaptığı ödemenin tarihinin 15.05.2007 olduğu gözönünde bulundurularak, davalının davacının hesabına yaptığı ödemeyi, icra takibine konu borca mahsuben yaptığının kabulü ile hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, davalının ödeme savunması üzerinde durulmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş,” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Söz konusu bozma ilamı uyarınca mahkemece; traktör kredisinin 03/03/2006 tarihli olduğu,davacının ödemeleri davalı lehine dava dışı bankaya 29/07/2006 tarihli buy-back/geri alım satım sözleşmesi gereği ödendiği, davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin traktör kredisi gereği ödendiği, dikkate alınarak, 05/06/2017 havale tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmekle davanın kı Davalının ... İcra Müdürlüğü"nün 2009/674 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 4.241,29-TL asıl alacak, 291,59-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.532,88-TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş,hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Dosyanın incelenmesinde; bozma ilamına göre davalının, davacının banka hesabına gönderdiği ödemelere ilişkin dekontların araştırıldığı, ilgili ödemelerde dava konusuna ilişkin açıklama bulunmadığının belirlendiği, ayrıca davacının davalının banka hesabına yaptığı ödemenin tarihinin 10.04.2007, davalının, davacının banka hesabına yaptığı ödemenin tarihinin 15.05.2007 olduğu gözönünde bulundurularak, davalının davacının hesabına yaptığı işbu ödemeyi, icra takibine konu borca mahsuben yaptığının kabulü yönünde gerekçe oluşturulmasına rağmen mahkemece davalı tarafından davacının hesabına yapılan tüm ödemelerin mahsubu suretiyle miktar belirlenerek hüküm kurulduğu, bu şekilde bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, önceki ödemeler yönünden davalının iddiasını ispat edemediği anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece; bozma ilamına uyulmakla davalının davacının banka hesabına yaptığı ödemenin tarihinin 15.05.2007 olduğu gözönünde bulundurularak, davalının davacının hesabına yaptığı işbu ödemeyi, icra takibine konu borca mahsuben yaptığının kabulü ile hüküm kurulması gerekirken, davalı tarafından yapılan tüm ödemelerin mahsubu suretiyle belirlenen bedele hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.