Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5279
Karar No: 2019/1710
Karar Tarihi: 28.02.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/5279 Esas 2019/1710 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/5279 E.  ,  2019/1710 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki asıl dosyada alacak birleşen dosyada sözleşmenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı birleşen dosya davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı birleşen dosya davalı; davalıya ait işyerini 05.11.2007 tarihinde kiraladığını, işlerinin bozulması nedeniyle kira ödemekte zorlanınca davalı tarafından işyerinin tahliyesi yoluna gidilerek işyerinin davalıya teslim edildiğini, tahliye anında tarafından yaptırılan eklenti ve imalatlar ile kimi eşyaların kendisine teslim edilmemesi nedeni ile ise 16.08.2012 tarihinde davalı ile teslim sözleşmesi yapıldığını ve alacağa mahsuben 5.000 TL’nin davalı tarafından ödenmiş olduğunu, ancak davalı tarafından bunun dışında ödeme yapılmadığını beyan ederek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL’nin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 16/05/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 153.882 TL "ye çıkartmıştır.
    Davalı birleşen dosya davacı; davacının davaya konu taşınmazı 05.11.2007 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığını ancak lehine doğan kira alacaklarını ödemediğini, aynı kira dönemi içinde imzasını taklit ederek sahte kira sözleşmesi düzenleyerek işyerini dava dışı kayınpederi ...’a kiraladığını, davacının bu nedenle özel belgede sahtecilik suçundan cezalandırıldığını, ayrıca ... l.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/24 Esas sayılı dosyasından açılan davada, taşınmazının üzerindeki haksız işgalin sona erdirilmesine karar verildiğini ve taşınmazın karara istinaden ... 3.İcra Müdürlüğünün 2011/2549 esas sayılı dosyasından tahliye edilip boş olarak kendisine teslim edildiğini, icra kanalıyla yapılan tahliye işleminde taşınmazda maddi değeri olan eşya bırakılmasının mümkün olmadığını, ayrıca davacının borçları sebebiyle hakkında ... 5.İcra Müdürlüğünün 2009/1431 esas sayılı dosyasından takip yapıldığını ve aradan geçen süreye rağmen kira borçlarının ödenmemiş olduğunu, davacı ve kayınpederinin borçları konuşmak için gidilen avukatlık ofisinde tehdit ile davaya konu 16.08.2012 tarihli sözleşmeyi imzalattıklarını ve 5.000 TL parasını aldıklarını, 14.12.2012 tarihinde davacıdan şikayetçi olduğunu, davacı icra takip dosyasında halen borçlu iken ve taşınmaz icra kanalıyla tahliye edilmiş iken, davacıya para ödemesinin ve olmayan eşyalar için borç altına girmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu durumun olayın baskı ve tehdit altında gerçekleştiğini ortaya koyduğunu, ayrıca davacının kendi işini devam ettirebilmek için yapmış olduğu zorunlu masrafları talep etmesinin mümkün olmadığını, yapmış olduğu masrafların taşınmaza bir gelir veya fayda sağlamadığını, taşınmazın değerini artırmayan masrafların sorumluluğunda olmadığını belirtilerek davanın reddini dilemiş; birleşen ... 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/539 esas sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesi ile de zor ve tehdit altında imzalatılan 16/08/2012 tarihli sözleşmenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacı birleşen dosya davalı ise; davacının iptalini isteği sözleşmenin 16/08/2012 tarihli olduğunu, davanın bir yıllık süre içerisinde açılmadığını, hakkında herhangi bir ceza davası bulunmadığını, davacının iddiasının dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; asıl dava yönünden; taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesinin 6 ve 7. maddelerine göre işyerinin iyi ve sağlam olarak kiracıya teslim edildiği, 12. maddesine göre "kiracının, kiralanan şeyin içinde ve dışında yaptıracağı tezyinat masraflarının kendisine ait olacağı ve mukavele bittiğinde her türlü masraf için tazminat istemeye hakkı olmayacağı ve bu gayrimenkul inşaatının tamamının mal sahibinin olacağı" hükmünün sözleşmenin taraflarını bağlayacağı, kiracının yaptığı sabit masraf, imalat ve inşaat bedellerini kiraya verenden talep edemeyeceği, kaldı ki yapılan işlerin pide salonu, dönerci işine ilişkin kiralananda yapılacak işe özgü işler olması nedeniyle yine masrafının talep edilemeyeceği;
    16/08/2012 tarihli sözleşmenin iptali talebi yönünden ise; her ne kadar davalı birleşen dosya davacının şikayeti üzerine yapılan soruşturmada takipsizlik kararı verilmiş ise de tahliye kararına müteakip kiralanan iş yerinin boş olarak 24/06/2010 tarihinde davacı ..."ya teslim edildiği, boş olduğuna göre teslim ve iadesi gerekli bir eşyanın bulunmadığı, bu tespitin hilafına aradan yaklaşık 2 yıl 2 ay geçtikten sonra boş olarak teslim edilmediği, bir kısım malzemelerin ... nezdinde bulunduğu ve bu malzeme bedellerinin ödenmesi gerektiğine ilişkin sözleşmenin hayatın olağan akışına uymadığı, alacaklı olan ..."ın kiralanan yeri sahte bir sözleşme ile kendi kira dönemi içerisinde 25/05/2009 tarihinde, taşınmazın tahliyesinden yaklaşık 1 yıl 1 ay önce kayınpederine kiraladığı, bu kiralama tarihinden yaklaşık 3 yıl 6 ay sonra sözleşmeyi ..."ya imzalattığı halen kiraya veren ..."nın ..."tan kira alacağının da bulunduğu, sözleşmenin geçerli olarak kabul edilemeyeceği gerekçesi ile asıl davanın reddine, birleştirilen ... 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/539 sayılı dosyasında açılan davanın kabulüne, 16/08/2012 tarihli sözleşmenin iptaline karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı birleşen davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Asıl dava kiralanan yerde kalan eşya ve yapılan masrafların tahsiline ilişkin; birleşen dava ise kiralanan yerde kalan eşyanın tespitine ilişkin sözleşmenin iptaline ilişkindir.
    Davacı, davalının işyerinin tahliyesinden sonra işyerinde kendisine ait olan ancak tarafına teslim edilmeyen imalat ve mallara ilişkin davalı ile aralarında 16.08.2012 tarihinde sözleşme imzaladıklarını, bu sözleşmeye istinaden davalı tarafından 5.000 TL dışında ödeme yapılmadığını ileri sürerek sözleşmede belirtilen imalat ve malların değerlerinin tespiti ile davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı ise birleşen davada söz konusu sözleşmenin baskı ve tehdit ile kendisine imzalatıldığını, işyerinde davacıya ait mal bulunmadığını, işyerinin boş olarak kendisine teslim edildiğini ileri sürerek sözleşmenin iptalini dilemiştir.
    Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 37. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun(BK) 29.) maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK"nın 38. (BK"nın 30.) maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan(ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir(TBK"nın 39. md). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim, istihkak davası(tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
    Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6. maddesine göre "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı HMK"nın 190/1 maddesi gereğince "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." Anılan maddeler uyarınca herkes iddiasını ispat etmekle mükelleftir.
    Somut olayda davalı birleşen dosya davacı, her ne kadar dava konusu iptali istenen 16.08.2012 tarihli sözleşmenin zor ve tehdit kullanılarak imzalatıldığını belirtmiş ise de, söz konusu sözleşmenin imzalanmasından sonra davacı birleşen dosya davalısı hakkında tehdit, hakaret ve yağma nedeni ile şikayette bulunmuş; ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/1204 sayılı soruşturma dosyasından yapılan soruşturma sonucunda şüphelinin atılı suçları işlediğine dair müştekinin soyut beyanı dışında yeterli delil elde edilemediğinden kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmiştir. Dosya kapsamından davalı birleşen dosya davalısı, dava konusu sözleşmenin korkutma ile kendisine imzalatıldığını ispat edememiş, birleşen dava kanıtlanamamıştır.
    Hâl böyle olunca mahkemece, korkutma iddiasına dayalı birleşen davanın kanıtlanamadığından reddi ile asıl dava yönünden, taraflar arasında imzalanan 16.08.2012 tarihli sözleşme hükümleri tarafları bağlayacağından, sözleşme hükümleri kapsamında karar verilmesi gerekirken, taraflar arasında imzalanan 05.11.2007 tarihli kira sözleşmesi uyarınca dava konusu bedellerin talep edilemeyeceği gerekçesi ile asıl davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK" un 428. maddesi gereğince temyiz eden davacı birleşen dosya davalı yararına BOZULMASINA, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi