3. Hukuk Dairesi 2021/767 E. , 2021/4248 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen istirdat davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik alım sözleşmesini imzaladıktan elektrik kullanımını aşırı ölçüde arttıracak bir tasarrufa girmediğini, işyerindeki makine sayısını arttırmadığını, buna rağmen 24/04/2013 tarihine kadar 2.000,00 TL civarı gelen elektrik faturasının 24/04/2013 tarihinden itibaren fahiş miktarda (5.498,40 TL civarında) arttığını, 22/09/2015 tarihinde elektrik sayacının bozuk olmasından şüphelenerek davalıya bildirdiğini, davalının 30181541 numaralı elektrik sayacını fazla sayım yaptığı, bozuk olduğuna kanaat getirip incelenmek üzere aldığını, yeni sayaç takılınca elektrik faturalarının düzeldiğini belirterek fazladan ödemek zorunda kaldığı miktarın tespitiyle, davalı tarafa ödediği fazla tutarın iadesini talep etmiş, 12/06/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle 125.022,91 TL"nin her ay için son okuma tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; davanın istirdat ve miktarının belirlenebilir nitelikte olduğundan belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, yapılan tahakkukların EPDK kararları ve ilgili yasal düzenlemelere uygun olduğunu, hata olmadığını savunarak davanın reddini dilemiş, ıslah dilekçesine karşı dava dilekçesinde faiz talep edilmediğinden ıslah ile faiz talebinin iddianın değiştirilmesi yasağına tabi olduğunu, mahkeme aksi kanaatte ise daha önce temerrüte düşürülmediğinden ancak dava tarihi itibariyle faiz istenebileceğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince; davanın kabulü ile 125.022,91 TL"nin her ay için son okuma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; HMK 181. madde uyarınca kısmi ıslahta da dava dilekçesinde konu edilmiş alacak kısmı devam ederken dava konusu edilmemiş bir alacak ek dava açılarak ya da ıslah yoluna başvurarak istenebileceği belirtildiğinden, mahkemenin ıslah dilekçesi uyarınca faiz kabulünün yerinde olduğu, ancak "son okuma tarihinden" ibaresi nedeniyle infazda tereddüt oluşturacağın ve temerrütün her fatura için "son ödeme tarihinde" olduğu, hükmün bu yönüyle düzeltilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf talebinin 353/1-b-2 maddesi uyarınca kısmen kabulüne, davanın kabulü ile 125.022,91 TL"nin her fatura için son ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinden kaynaklanan elektrik faturalarının sayacın arızalı olması nedeniyle fazla tahsil edildiği iddiası ile açılan istirdat istemine ilişkindir.
Davacı lehine hükmedilen faizin başlangıç tarihine yönelik temyiz incelemesine gelince;
Faiz asıl alacağa bağlıdır fakat bir kez doğmakla bir yan edim olarak varlık kazanır. Asıl alacak tamamen sona erdiğinde faiz borcu da sona erer (TBK m.131/1, BK m.113/2). Faiz alacağı doğduktan sonra, açıkça vazgeçilmedikçe ayrı dava ve takip konusu edilebilir.
Somut olayda, dava dilekçesinde davacı tarafından faiz talep edilmemesine rağmen fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak eldeki bu davayı açtığı, ıslah ile faiz talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı ıslah dilekçesinde talep sonucunu yükseltmekle birlikte her ay son okuma tarihinden itibaren de faiz istemiş, ilk derece mahkemesince davacının talebi yönünde faize karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince faiz başlangıcının son okuma tarihi olarak belirlenmesinin infazda tereddüt oluşturacağı ve temerrüdün son ödeme tarihinde gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, faiz başlangıç tarihi her fatura için son ödeme tarihi belirlenmek suretiyle yeniden hüküm kurulmuştur.
Yukarıda faizin niteliğine dair olarak yapılan açıklamalar ile somut olay da dikkate alındığında, davacının dava dilekçesinde faiz alacağından açıkça vazgeçmediği ve asıl alacağın da ödenmek suretiyle sona ermediği bir dönemde ıslah ile faiz talep edebileceği tartışmasızdır.
Hemen belirtmek gerekir ki bilirkişi raporunda her bir faturanın son ödeme tarihi yer almadığına ve dava edilen dönemdeki faturalardan fazla tahsil edilen toplam miktara hükmedilmiş (her fatura için ayrı ayrı hüküm kurulmamış) olmasına göre bölge adliyesi mahkemesince infazda tereddüt hasıl olacak şekilde faiz başlangıcının her faturanın son ödeme tarihi olarak belirlenmesi isabetsizdir.
Hal böyle iken, davalının ıslaha karşı cevabında dava tarihi itibariyle faiz istenebileceği kabulü de gözetilerek, kabul edilen alacağa yürütülecek faiz başlangıcının "dava tarihi " olacak şekilde hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK"nın 370’inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) nolu bendinde yer alan "her fatura için son ödeme tarihinden" ifadesinin çıkartılarak yerine "dava tarihinden" ifadesinin yazılmasına hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinini de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine kesin olmak üzere 19/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.