3. Hukuk Dairesi 2017/7331 E. , 2019/1797 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl dava; alacak, birleşen dava; menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı/birleşen dosya davalısı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, asıl davada; davalının taşınmazda 19.11.1997 tarihli sözleşme ile kiracı olduğunu, davalının 18.06.2002 ile 10.11.2006 tarihleri arası kira bedelini ödemediğini ileri sürerek, 53.239 TL kira alacağının ve 57.359 TL gecikme zammının dava tarihinden itibaren 6183 sayılı yasa uyarınca işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; asıl davanın davanın reddini savunmuş, birleşen davada ise; davacıya kira borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; asıl davada 47.632 TL kira alacağı, 46.271 TL gecikme zammının tahsiline, asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, birleşen davada ise davacının davalıya kira bedeli aslı yönünden 47.632 TL borcu olduğu, 5.607 TL yönünden borçlu olmadığına dair verilen karar Yargıtay 6. Hukuk Dairesince 25.02.2013 tarih ve 2013/1335 E. 2013/3033 K sayılı ilamı ile; ""...Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek kira parasına dava tarihinden itibaren sözleşmede kararlaştırılan gecikme zammı uygulanmak suretiyle tahsiline karar vermek gerekirken, yazılı şekilde dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. "" gerekçesi ile faiz yönünden bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda; asıl dava yönünden; 18/06/2002 - 10/11/2006 dönemi kira bedeli olan 47.632,00 TL ile bu kira bedeli üzerinden dava tarihine kadar işlemiş gecikme zammı olan 46.271,92 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacağa dava tarihinden itibaren sözleşmede belirlenen gecikme zammı oranının uygulanmasına, birleşen dava yönünden; 18/06/2002-10/11/2006 dönemi kira bedeli asıl alacağı olarak birleşen dosyanın davacısının davalı bakanlığa 47.632,00 TL"yi aşan ana dosyadaki dava yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davacı/birleşen dosya davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davacının faize yönelik temyiz itirazlarına gelince;
6100 sayılı HMK 297 maddesi gereğince de; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Buna göre; hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur.
Somut olayda, mahkemece verilen karar, Yargıtay 6. Hukuk Dairesince asıl davada sözleşmede kararlaştırılan 6183 sayılı yasanın 51. maddesi uyarınca kira bedeline faiz uygulanması gerekirken yasal faiz uygulanmasının hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde asıl davada hükmedilen alacağa; "dava tarihinden itibaren sözleşmede kararlaştırılan gecikme zammı oranının uygulanması" şeklinde asıl alacağa uygulanacak faiz türü açıkça belirtilmeden ve infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Ancak, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından; hükmün, HUMK"nun 438/7, C2 hükmü ve 6100 Sayılı HMK 370/2 ek 3/1 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz taleplerinin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün asıl davaya yönelik 1. bendinde yer alan "asıl alacağa dava tarihinden itibaren sözleşmede kararlaştırılan gecikme zammı oranının uygulanması"" ibaresi çıkarılarak yerine "asıl alacağa dava tarihinden itibaren 6183 sayılı yasanın 51. maddesi uyarınca değişen oranlarda faiz oranının uygulanmasına " ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.