Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11492
Karar No: 2018/2206
Karar Tarihi: 13.03.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/11492 Esas 2018/2206 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/11492 E.  ,  2018/2206 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalılardan ... Paz. San.Tic.A.Ş. vekili ile ... tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

    K A R A R

    1-Dava, sigortalının 06/02/2001 tarihinde gerçekleşen iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle, maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davacı lehine 49.770,48 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminatın iş kazası tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacının 06/02/2001 tarihinde iş kazası geçirdiği, 25/11/2011 tarihli dava dilekçesinde toplam 5.000 TL maddi tazminat ile 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, davalı ... Paz. San ve Tic. A.Ş.’nin süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunduğu, 18/09/2015 tarihli ıslah dilekçesinin davalı şirket vekiline 01/10/2015 tarihinde tebliği üzerine süresi içinde 02/10/2015 tarihinde zamanaşımı def’inde bulunduğu, mahkemece zamanaşımı süresinin iş kazası ve maluliyet tespit davaları ile kesildiği kabul edilerek davalı şirketin zamanaşımı definin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır.
    Uyuşmazlık bu tür davalarda uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
    Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
    Dava konusu olayda, davacı bakımından değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı, giderek olayla birlikte zararın öğrenildiği ve zamanaşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu ortadadır. Hal böyle olunca, ıslaha karşı davalı şirket vekili tarafından süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı def"i nin kabul edilerek, ıslah dilekçesi ile istenilen maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslaha itibar edilmek suretiyle karar verilmesi hatalı olmuştur.
    2- Mahkemece davalı ... ’a çıkartılan ıslah dilekçesi tebligatının tebliğ imkansızlığı nedeniyle muhtara bırakıldığı anlaşılmaktadır.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır.
    Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30/1.maddesinde de “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” düzenlemesi yer almaktadır.
    Bu aşamada savunma hakkına da işaret etmenin faydalı olacağı açıktır. Savunma hakkı Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alındığı gibi, karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 27. maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı, hukuki dinlenilme hakkını teminat altına almıştır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesi uyarınca “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmünü düzenlemektedir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olayda, Davalı ... ’a çıkartılan ıslah dilekçesi tebligatının tebliğ imkansızlığı nedeniyle muhtara bırakıldığı tebligatta belirtilmiş ise de; tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde ise bu durumu yazarak imzalaması gerekirken, bu şekilde bir meşruhatın tebligata işlenmemiş olması nedeniyle, tebligatın usulsüz olduğu ve davalı ... ’ın savunma hakkının kısıtlandığı açıktır.
    Mahkemece yapılacak iş, Davalı ... ’a ıslah dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilerek Davalı ... ’ın ıslah ile istenilen maddi tazminattan sorumlu olup olmadığı konusunda bir karar verilmekten ibarettir.
    O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz itirazlarının bu aşamada sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 13/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi