Esas No: 2022/686
Karar No: 2022/3618
Karar Tarihi: 17.03.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/686 Esas 2022/3618 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davalı Bakanlıkla dava dışı alt işverenler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışan davacı işçinin sürekli işçi kadrosuna geçirildiği ancak geçiş esnasında tanzim edilen sözleşmenin ücretindeki hatalı belirlemeler nedeniyle ücretinin eksik ödendiği iddiasıyla duleniş duruşması açıldığı belirtildi. Mahkemece davanın kısmen kabul edilerek, ilave tediye alacağına yasal faiz işletilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf başvurusunda bulunuldu. Bölge Adliye Mahkemesi kararıyla ilave tediye alacağına yasal faiz işletilmesi gerektiği hükmü onanırken, davalı Bakanlığın harçtan muaf olmasına rağmen başvurma harcı, peşin harcı ve ıslahın harcından sorumlu tutulması hatalı bulundu. Temyiz edilen kararda ise dava şartı olarak arabulucuya başvurulmamış olması sebebiyle davanın usulden reddedilmesi gerekirken usule aykırı bir şekilde hüküm kurulduğu belirtildi. Kararın temelini oluşturan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3/1-2 maddeleri hükümleri gereğince arabulucuya başvurulmamış olması durumunda dava şartının yerine getirilmemiş olacağı belirtildi. Ayrıca, seri dava olarak kabul edilen
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 24. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 6. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Bakanlıkla dava dışı alt işverenler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında davacının alt işveren işçisi olarak davalı Bakanlığa ait işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışırken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, sürekli işçi kadrosuna geçirildikten sonra ücretinin düşürüldüğünü, bu hatalı uygulamadan kaynaklanan fark ücret alacağının doğduğunu ileri sürerek söz konusu alacakların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ücretinde herhangi bir azalma olmadığını, ayrıca Toplu İş Sözleşmesi uyarınca belirlenen % 4'lük zam artışının da yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, hüküm altına alınan ilave tediye alacağına yasal faiz işletilmesi gerekirken en yüksek banka mevduat faizine hükmedilmesinin hatalı olduğu ve davalı bakanlığın harçtan muaf olmasına rağmen ilk derece mahkemesinde başvurma harcı, peşin harcı ve ıslahın harcından sorumlu tutulmasının hatalı olduğu gerekçeleri ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3/1 maddesi uyarınca "Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı" olarak düzenlenmiş olup maddenin 2. fıkrasında ise "Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." denilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili tarafından, davalı Bakanlığa bağlı işyerinde ihale ile hizmet alımı yapılan alt işveren şirketler nezdinde çalışmakta iken, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 127. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmün Kararname’ye eklenen geçici 23. maddesi kapsamında 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirilmiş olan davacı işçinin, geçiş esnasında tanzim edilen belirsiz süreli iş sözleşmesinin aylık ücretin düzenlendiği 7. maddesinde yazılı bulunan oran dikkate alınmaksızın temel ücretinin hatalı belirlenmesi nedeniyle ücrtlerinin eksik ödendiği iddiasıyla arabulucuya başvurulmuş, sürecin anlaşamama ile sonuçlanması üzerine 04.10.2019 tarihli son tutanak dava dilekçesine eklenerek 03.12.2019 tarihinde dava açılmıştır. Bununla birlikte mahkemece hükme esas alınan ve davacının ıslahına dayanak oluşturan bilirkişi raporundaki hesaplamalar 01.01.2019 tarihi ile 30.11.2019 tarihleri arasındaki dönem esas alınarak yapılmıştır. Arabuluculuk faaliyeti ise, tarafların anlaşamadığına ilişkin düzenlenen son tutanak tarihinden önce muaccel olan alacaklar için gerçekleştirilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan sonra, arabuluculuk son tutanağının düzenlenmesinden sonra ihtilaf konusu yapılan, arabuluculuk son tutanak tarihi olan 04.10.2019 tarihi ile 30.11.2019 tarihi arasında kalan talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği dikkate alındığında, bu dönem yönünden davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ‘Seri Davalarda Ücret’ başlıklı 22. maddesinde “İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda on dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı avukatlık ücretine, toplamda elli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %50 ‘si oranında avukatlık ücretine, toplamda yüz dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %40’ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzden fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %25’i oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesinin 2019/ 334- 335- 336- 337- 338- 339- 340- 341- 342- 343- 344- 345- 346- 347 Esas numaralı dosyalarının birlikte görüldüğü duruşma zabıtlarından anlaşılmaktadır. Bu halde mahkemece bahsi geçen dosyaların seri dava olarak görülüp görülmediği, görülmüş ise seri dava sayısı tespit edildikten sonra yukarıda anılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 22.maddesi de değerlendirilmek suretiyle vekalet ücreti hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.