Esas No: 2022/1460
Karar No: 2022/3400
Karar Tarihi: 15.03.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/1460 Esas 2022/3400 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı işçi, davalı şirketin yurt dışındaki şantiyelerinde çalıştığını ve iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı istemiyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, yapılan incelemeler sonucu kısmen kabul etmiştir. İlk derece mahkemesinin kararına yapılan istinaf başvuruları ise esastan reddedilmiştir. Ancak Yargıtay, usuli kazanılmış hakkın var olduğu iddiası nedeniyle kararı bozmuştur. Usuli kazanılmış hak kavramının Yargıtay içtihatları ve öğretide kabul görmüş olduğu ancak istisnaları bulunduğu belirtilmiştir. Somut olayda ise işçinin ücretine ilişkin hesaplamaların doğru yapılmadığı, bu nedenle kararın bozulduğu vurgulanmıştır. Kararda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hangi maddelerine dayanılarak karar verildiği belirtilmemiştir.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 6. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiş ve davalı vekili tarafından duruşma talep edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 2006-2014 yılları arasında davalı şirketin yurt dışında bulunan şantiyelerinde çalıştığını, son ücretinin net 1.450,00 ABD Doları olduğunu, davacının iş sözleşmesinin davalı işverence feshedildiğini beyanla kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 19.10.2004-15.04.2009 ve 24.07.2009-29.11.2013 tarihleri arasında müvekkili nezdinde çalıştığını, davacının tüm hak ve alacaklarının ödendiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, karar kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptal edilirse usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. (Hukuk Genel Kurulu 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda davacı işçi en son net 1.450,00 ABD Doları ücret aldığını ileri sürmüş, davalı işverence davacının ücrete ilişkin olarak iddiaları kabul edilmemiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan 25.05.2020 tarihli kök raporda; davacının talebi ile bağlı kalındığı belirtilerek çıplak brüt 1.450,00 ABD Doları üzerinden hesaplama yapılmış, bu rapora tarafların itiraz etmeleri üzerine alınan 12.08.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda da ücretin çıplak brüt 1.450,00 ABD Doları olduğu kabul edilmiştir. Taraflarca 12.08.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalara da itiraz edilmiş ise de İlk Derece Mahkemesince davacının çıplak net ücretinin 1.450,00 ABD Doları olduğu bunun brüt karşılığının ise 2.014,05 ABD Doları bulunduğu ifade edildiği halde brütleştirmeye ilişkin hesap raporunda itiraz bulunmadığı gerekçesi ile alınan kök ve ek raporlarda yapılan hesaplamalara göre dava konusu kıdem ve ihbar tazminatlarının kabulüne karar verilmiştir. Tarafların başvuruları üzerine yapılan istinaf kanun yolu incelemesinde davacının ücretin brütleştirilmesine dair istinaf itirazı Bölge Adliye Mahkemesince; 25.05.2020 tarihli hesap bilirkişisi raporunda davacının ücretinin brüt 1.450,00 Dolar olarak esas alındığı, bu raporun davacı tarafa tebliğine karşın davacının itiraz etmemesi nedeniyle davalı lehine müktesep hak oluştuğu gerekçe gösterilerek reddedilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir.
Şöyle ki davalı tarafından ibraz edilen ücret bordroları ile ilişik kesme belgesinde davacının ücreti net 1.450,00 ABD Doları olarak gösterildiği halde 25.05.2020 tarihli kök raporda hiçbir açıklama yapılmaksızın bordrolara göre ücretin brüt 1.450,00 ABD Doları olarak kabul edildiği, söz konusu değerlendirmeye davacının 12.08.2020 tarihli ek bilirkişi raporuna karşı ibraz ettiği dilekçesinde itiraz ettiği anlaşılmış olup ücrete ilişkin belgelere göre 25.05.2020 tarihli kök raporda hiçbir açıklama yapılmaksızın ücretin brüt olduğu şeklindeki değerlendirmenin maddi hata niteliğinde olduğu ve davacı tarafından bu hususa itiraz edilmese dahi davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmayacağı anlaşılmakla davacının net 1.450 ABD Doları ücretinin brüt karşılığı bulunarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurularının esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.03.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASI gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun bozma düşüncesine katılmıyorum. 15.03.2022
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.