3. Hukuk Dairesi 2018/2532 E. , 2019/1912 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalılardan ... vekili tarafından duruşma istemli, ... vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmiş ise de, dosyanın duruşma yapılmaksızın incelendiği anlaşılmakla, HUMK"nun 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 18/12/2017 tarihli ve 2017/16188 Esas 2017/17755 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak dava dosyasının temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına karar verilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma günü olarak belirlenen 12/03/2019 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ...geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; mirasbırakan ..."ın ... 20. Noterliğince düzenlenen 08/01/1997 tarihli ve 1030 yevmiye nolu vasiyetnamesi ile 632 ada 384 parselde kayıtlı 1. kat 10 nolu bağımsız bölümü kendisine vasiyet ettiğini, vasiyetnamenin ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 02/06/2005 tarihli ve 2002/536 E. 2005/286 K. sayılı ilamıyla açılmasına karar verildiğini, diğer ilgililer tarafından da vasiyetnamenin iptali davası açılmadığını, böylece vasiyetnamenin kesinleştiğini ileri sürerek; vasiyetname ile bırakılan taşınmazın mirasbırakan adına olan kaydının iptali ile adına kayıt ve tescilini talep etmiştir.
Davalılar; mirasbırakanın vasiyetnamenin düzenlenmesinden sonra vasiyete konu taşınmazı 17/04/1998 tarihinde davacıya ölünceye kadar bakma vaadi karşılığında devrettiğini, mirasbırakanın böylece şartları daha da ağırlaştırarak vasiyetnameyi ivazlı hale
getirdiğini, bu şekilde de konusu kalmayan vasiyetin ortadan kalktığını; ayrıca mirasbırakanın davacı aleyhine ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde kendisine bakmadığını ileri sürerek ölünceye kadar bakma vaadiyle bırakılan taşınmazın tapu kaydının iptaliyle adına tesciline ilişkin dava açtığını, yargılama aşamasında mirasbırakanın ölmesi nedeniyle davaya diğer mirasçılarının devam ettiğini ve yargılama sonucunda davalının ölünceye kadar bakma vaadini yerine getirmemesi nedeniyle taşınmazın tapu kaydının iptali ile davaya devam eden mirasbırakanın mirasçıları adına miras hisseleri oranında tesciline karar verildiğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davanın reddine dair verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 17/10/2012 tarihli ve 2012/14841 Esas 2012/22907 Karar sayılı ilamıyla;
(...Sağlararası kazandırma ile vasiyet konusu malın, vasiyetnamede yazılı kişilere değil, başkalarına adlandırılması halinde "vasiyetten dönme" olarak nitelendirilmektedir. Vasiyetten dönmenin gerçekleşmesi için sağlararası kazandırmanın geçerli bir satışa dayanması gerekir. Ana ilkeler bunlar iken, somut olayda vasiyete konu taşınmaz mal başkalarına değil, vasiyetnamede gösterilen kişiye "ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile" temliki tasarruf yapılmıştır. Yüksek 2. Hukuk Dairesinin 03.03.1995 gün ve 3162/3880 sayılı içtihadında da belirtildiği üzere "ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile yapılan temliki tasarruf iptal olunmasa idi; vasiyetname konusuz kalacaktı. Oysa, tapu kaydı iptal olunduğundan" vasiyet geçerliliğini korumuştur. (Ö.U.Gençcan Miras Hukuku Ank. 2011.sh. 370, 371).
Görüldüğü üzere "Sağlararası Kazandırma" ile vasiyet konusu malın vasiyetnamede yazılı kişilere değil, "üçüncü şahıslara satılması" vasiyetten dönme olarak değerlendirilecektir. (a.g.e.sh.371) Sağlararası işlemin iptali için dava açılmış ise sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu bağlam ve sonucuna göre, vasiyetname ayakta olup, geçerliliğini korumaktadır. Mahkemece, davanın kabulü ile vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; davanın kabulü ile mirasbırakan ..."a ait vasiyetnamenin dava konusu taşınmaz yönünden yerine getirilmesi ile 632 ada 384 parseldeki 10 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre; davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, TMK"nun 28 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalara ise ölen tarafın mirasçıları tarafından veya ölen tarafın mirasçılarına karşı devam edilir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalılardan ..."ın (dairemiz bozma ilamından sonra) 31/12/2012 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; yargılama sırasında ölen davalının yasal mirasçılarının tespit edilerek usulüne uygun şekilde davaya katılımlarının sağlanması için davacı tarafa süre verilmesi ve bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilip esasa ilişkin hüküm tesis edilmesi gerekirken, ölü olan davalı hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
3- Bilindiği üzere, HMK"nın 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır.
Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; dava konusu bağımsız bölümün; mirasbırakan tarafından 17/04/1998 tarihinde ölünceye kadar bakma kaydı ile davacıya temlik edildiği, akabinde mirasbırakanın bakım şartının yerine getirilmemesi nedeniyle ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı (ve ölümü üzerine davalılar tarafından takip edilen) tapu iptali ve tescil istemli davanın kabulüne dair verilen 17/07/2008 tarihli ve 2008/5 E. 2008/144 K. sayılı ilam ile davacı adına olan tapu kaydının dahili davacıların (işbu davadaki davalıların) veraset ilamındaki miras hisseleri nispetinde iptali ile adlarına tesciline karar verildiği, anılan kararın derecaattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Ne var ki mahkemece; yukarıda açıklanan tapu iptali ve tesciline dair ilamın infaz ettirilip ettirilmediği incelenmeden hüküm tesis edilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava konusu taşınmazın tapu kaydı getirtilerek, tapu iptali ve tesciline dair ilamın infaz ettirilip ettirilmediğinin belirlenmesi, tapu iptali ve tesciline dair ilam infaz ettirilmemiş ise ilamın sicile tescil ettirilmesi için taraflara süre ve yetki verilmesi ve ondan sonra oluşan tapu kaydındaki davalılar adlarına olan payların iptaline karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda infazda tereddüt yaratacak şekilde taşınmazın tapu kaydının tümden iptaline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428 inci maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı ...’a verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/03/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.