3. Hukuk Dairesi 2017/14092 E. , 2019/1913 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 8.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen karar, davalılardan ..., ..., ... ve ... vekilleri tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 12/03/2019 tarihinde davalılardan ..., ..., ... vekili Av. ... ile davacı vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; mirasbırakan ..."ın noterde düzenlediği 28/07/2003 tarihli ve 1993 yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile ... Köyünde kain 765 ada 1 nolu parseli kendisine vasiyet ettiğini, söz konusu vasiyetnamenin sulh hukuk mahkemesi tarafından açıldığını ileri sürerek; vasiyete konu taşınmazın mirasbırakan adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescili suretiyle vasiyetnamenin yerine getirilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; vasiyetnamenin muvazaalı olarak düzenlendiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan ..., ... ve ...; defi yoluyla vasiyetnamenin tenkisini talep etmişlerdir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
İlk derece mahkemesince; mirasbırakanın taşınmazlarını diğer mirasçıların mahfuz hisseleri saklı kalmak koşuluyla oğlu olan davacıya vasiyet ettiği, ayrıca TMK"nun 571 inci maddesinin son fıkrası gereğince tenkis def"inin her zaman ileri sürülebileceği, bu nedenle vasiyetnamenin mahfuz hisseler gözetilerek yerine getirilmesi gerektiğinden bahisle; davanın kısmen kabulü ile davaya konu vasiyetnamenin yerine getirilmesine, taşınmazın mirasbırakan ... adına olan tapu kaydının iptali ile toplam 40 hisse kabul edilip; 10 hissesi ..., 18 hissesi ..., 3 hissesi ..., 3 hissesi ..., 3 hissesi ..., 3 hissesi ... adlarına tapu siciline tesciline karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; "...Vasiyetname yorumlanırken murisin gerçek iradesinin açığa çıkarılmasına gayret gösterilmelidir. Yorum yapılırken mümkün oldukça murisin arzularının ayakta kalmasına dikkat edilmelidir. Somut olayda muris önce (...T.C. Hudutları dahilinde gerek kendi adıma kayıtlı bulunan bilumum gayrimenkullerin tamamı ile ve gerekse bana bilumum muris ve murisi evvellerimden mirasen intikal eden veya bundan sonra intikal edecek olan bilumum gayrimenkullerdeki muris hak ve hisselerinin tamamı benim ölümümden sonra Süleyman oğlu 1953 doğumlu ..."a verilmesini ve yukarıda yazılı gayrimenkullerin tamamının onun olmasını vasiyet ediyorum.) beyanında bulunmuş, noter vekilinin izahı üzerine vasiyetnamede yer alan (mahfuz hisse oranlarını bilip kabul ederim. Her kim vasiyetime itiraz eder ise miras hissesi son dereceye kadar tenkis edilsin.) beyanını eklemiştir. Vasiyetnamedeki (Her kim vasiyetime itiraz eder ise miras hissesi son dereceye kadar tenkis edilsin.) ifadesinden murisin vasiyetnameye itiraz edilmesi halinde mahfuz hisselerin tenkisini arzuladığı, dolayısı ile asıl arzusunun taşınmazlarının tamamının davacının olması olduğu anlaşılmaktadır. Davalılar vasiyetnameye itiraz etmediklerinden (vasiyetnamenin iptali için açtıkları davayı takipsiz bırakıp, vasiyetname hükümlerine göre işlem yapılmasını talep ettiklerinden) ilk derece mahkemesince murisin arzusunun yanlış yorumlanarak, tasarruf nisabı oranında kabul kararı verilmesinin hatalı olduğu..." gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/10/2016 tarihli ve 2013/369 Esas 2016/429 Karar numaralı kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile tarafların mirasbırakanı ... tarafından düzenlenen ... Noterliğinin 28/07/2003 tarihli ve1993 yevmiye numaralı vasiyetnamenin yerine getirilmesine, vasiyete konu taşınmazın mirasbırakan ... oğlu ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; karar, davalılardan ..., ..., ... ve ... vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1- Dava, vasiyetnamenin yerine getirilmesi istemine ilişkindir(TMK. m. 600).
Mirasbırakan, davaya konu vasiyetnamesi ile mirasının tamamı için davacıyı mirasçı olarak atamıştır. Diğer bir anlatımla, vasiyetname; belirli mal vasiyeti niteliğinde olmayıp, mirasçı atamaya ilişkindir (TMK. md. 516). TMK"nun 600 üncü maddesi uyarınca belirli mal vasiyetinde vasiyet alacaklısı kişisel bir istem hakkı kazanır ve bu hak dava yoluyla talep edilebilir. Uygulamada bu dava vasiyetin yerine getirilmesi davası olarak anılmaktadır. TMK"nun 600 üncü maddesi, belirli mal vasiyetini kapsayıp mirasçı atanmasını kapsamaz. TMK"nun 599 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca; atanmış mirasçılar mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Eş söyleyişle, mirasçı atanan kişi, mirasbırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanır. Bu durumda, mirasbırakandan intikal eden ayni hakların, atanmış mirasçı adına tescili için vasiyetin yerine getirilmesi davasına ve mahkeme hükmüne ihtiyaç yoktur. Atanmış mirasçıya, başvurusu üzerine sulh hukuk mahkemesi tarafından TMK"nun 598 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca atanmış mirasçı olduğunu gösteren mirasçılık belgesi verilmesi yeterlidir. Bu nitelikteki belge ile ayni hakların bu kişi adına tapuda (resmi senet düzenlenmeksizin tescili) mümkündür (Tapu Sicili Tüzüğü md.20/1-a).
Yukarıda açıklandığı üzere, atanmış mirasçı olan davacı; TMK"nun 598 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sulh hukuk mahkemesinden atanmış mirasçı olduğunu gösteren mirasçılık belgesi alarak aynı sonuca ulaşabileceğinden, vasiyetin yerine getirilmesi talebi ile işbu davayı açmasında hukuken korunmaya değer menfaati, diğer bir ifade ile hukuki yararı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; dava şartı olan hukuki yarar yokluğu nedeniyle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde yeniden esas hakkında karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK"nun 371. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı taraf yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp duruşmada vekille temsil edilen davalılara verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 12/03/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.