3. Hukuk Dairesi 2018/222 E. , 2019/1964 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptal tescil - tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davaya konu ... İlçesi, ... Köyü’nde kain 141 ada, 1 no.lu parselin 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında “..."in 20 yılı aşkın bir zamandan beri nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufta bulunduğu...” açıklamasıyla muhtar ve bilirkişi beyanları doğrultusunda davalı adına “iki katlı kargir ev ve arsası” vasfıyla tespitinin yapıldığını ve tespitin kesinleştiğini, ne var ki yapılan kadastro tespitinde uyarlık bulunmadığı, davalı tarafın da kötü niyetli olduğunun mahkeme kayıtlarıyla sabit olduğu, taşınmaz üzerinde hiçbir zirai faaliyet yapılmadığı, üzerinde doğal bitki örtüsünün bulunduğu, yapılan tespitin hiçbir kayıt ve belgeye dayandırılmadığı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18.Maddesi gereğince Hazine adına tescil edilmesi gereken yerlerden olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, 13.02.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile de; taşınmazın dava dışı üçüncü bir şahsa devredildiğini tespit ettiklerinden, taşınmazın bedeli olan 16.860 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; dava konusu yerin dedesinden kalma olup en az 80 yıldır kendi zilyetlikleri altında olduğunu, ayrıca olağanüstü kazandırıcı zaman aşımı olan 20 yılın çoktan geçtiğini, taşınmazını elektrik ve su abonesinin eşi adına olduğunu, taşınmazı 8-9 ay evvel dava dışı...’a sattığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında eksik inceleme ve dayanağı olmayan gerekçe ile davalı adına tescil edildiği, davalı adına tespit ve tescilini gerektirecek hukuki dayanak, bilgi ve belge bulunmadığı, yirmi seneden fazla bir süredir davalı tarafından aralıksız ve çekişmesiz malik gibi zilyet edinilmediği, taşınmazın tüm köylüler tarafından
harman yeri olarak kullanıldığı, yaklaşık 20-25 senedir bu şekilde kullanılmadığı, bu durumun dosyadaki mevcut bilgi ve beyanlarla sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, dava konusu taşınmaz olan ... köyü 141 ada 1 parsel nolu taşınmazın bina ve zemin değeri bedeli olan toplam 7.256,75 TL"nin ıslah tarihi olan 13/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı hazineye verilmesine karar verilmiş, hüküm; davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davada; davaya konu 141 ada, 1 no.lu parselin 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 20 yılı aşkın bir zamandan beri nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufta bulunduğu gerekçesi ile davalı adına tespit ve tescil edilmiş ise de iş bu kadastro tespitinin yerinde olmadığı iddia edilerek, taşınmazın değerinin tahsili talep edilmiş, mahkemece; dava konusu taşınmaz başında keşif icra edilerek konusunda uzman bilirkişi tarafından alınan bilirkişi raporu ile taşınmazın tapu kaydında görünen ahşap binanın keşif günü itibarı ile bulunmadığı, onun yerine dört duvar taştan yapılma bir binanın bulunduğu, binanın değerinin ise 4.161,60 TL olabileceği, taşınmazın ise arsa vasfında olup değerinin 3.095,15 TL olabileceği bildirilmiş, mahkemce; arsa ve bina değerinin toplamının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Ne var ki keşif mahallinde dinlenen tutanak bilirkişisi ve tanık beyanları ile davaya konu arsa üzerinde bulunan binanın 1992 yılında davalı tarafından inşa edildiği anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; talep gibi yalnızca arsa rayiç bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, talep aşılarak; davalı tarafça inşa edildiği anlaşılan binanın da değerinin tahsiline karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.03.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.