Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/511
Karar No: 2019/1965
Karar Tarihi: 13.03.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/511 Esas 2019/1965 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/511 E.  ,  2019/1965 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki alacak - tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalılar ile 17.07.2007 tarihinde adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, (davalılardan ... Gelişim Zemin Etüdü sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladı) söz konusu sözleşmeye göre; davalıların dava dışı ... ...al Kiralama A.Ş. ile imzaladığı 10.04.2007 tarihli ...al kiralama sözleşmesine konu malların bedelinin ortak olarak ödeneceği ve sözleşmenin süresi bittiğinde bu malın davacı ve davalın ortak olacakları ... Proje Müh. Ltd. Şti.’ye devredileceği, ancak devir gerçekleşmez ise kendisi tarafından ödenen bedellerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade edileceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin üçüncü maddesine göre sözleşmeye konu cihazla yapılacak işlerde tarafların rızasının alınması gerektiği halde davalı tarafça bu hükmün ihlal edilmesi ve devamlı suretle iş yapıyor olmasına rağmen bunun kayıtlara geçirilmediği gibi tarafına da herhangi bir bilgi ve kazanç bedeli ödenmemesi sebebiyle sözleşmenin feshi ve bedellerin iadesi için davalı tarafa ihtarname gönderdiğini ancak davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu ortaklığa ilişkin ... Ltd.Şti.’nin yarı hissesinin davalıya devredildiğini ve iş ve işlemleri yapabilmesi için de davacı tarafından vekalet verildiğini ancak davalının ticaret sicil kaydında bunu güncelletmediğini ve kaydını yaptırmadığını, kendi akrabalarını ya da kendisi ile alacak verecek ilişkisi olan bazı kişileri borçları karşılığı çalışan olarak sigorta ettirdiğini ancak primlerini ödemediğini, yine şirket adına kesmiş olduğu faturalara ilişkin vergileri de ödemediğini, kendisi tarafından bu bedellerin ödendiğini, bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydı ile adi ortaklığın sözleşme hükümlerine göre tasfiyesine ve ödediği 40.000,00 TL’nin şimdilik 10.000,00 TL sinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesine ve bu sözleşme sebebiyle uğramış olduğu maddi zararın şimdilik 1.000 TL’sinin ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılardan ... davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece; dava dosyasının adi ortaklığın tasfiye hükümlerince incelenmesi ve davacının talep edebileceği tasfiye payının hesaplanması için bilirkişiye tevdii edilmiş, raporda; ...al kiralama ile ... tarafından alınan ölçüm cihazının ..."da kaldığını, ... plakalı 2007 model Ford aracın davacının şirketi olan ... Müh. Ltd. Şti’de kaldığını, 05.07.2008 tarihinde satın alınan Gem marka ölçüm cihazının davacının sahibi olduğu ... Müh. Ltd. Şti. adına faturalanarak alındığını ve bu şirkette kaldığını, bu durumda tarafların adi ortaklığın devamı süresince yaptıkları ödemelerin eşit sayılabileceğini, bu haliyle davacının herhangi bir tasfiye payının bulunmadığı belirtilmiş, mahkemece de iş bu rapor hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
    Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında davalı ...’nun dava dışı bir ...al kiralama şirketinden kiraladığı “ölçüm cihazı”nın bedelinin ortak ödenmesi, cihazın ortak kullanılması, cihaz kullanıldığı taktirde masraf ve vergiler kesildikten sonra hizmet bedelinin paylaşılması, sözleşmenin süresi bittiğinde cihazın davacı ve davalın ortak olacakları ... Proje Müh. Ltd. Şti.’ye devredilmesi konusunda adi ortaklık kurdukları ancak dava tarihinde ortaklığın sona erdiği anlaşılmaktadır.
    Davacı eldeki dava ile, ortaklığın tasfiyesine ve yaptığı masraflar ile uğradığı zararın kendisine ödenmesine karar verilmesini talep etmiş olup, fiilen sona eren adi ortaklıkta davacının talebinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin olduğu kabul edilip, tasfiyenin mahkemece bizzat yapılması gerekmektedir.
    Adi ortaklık ilişkisi, TBK"nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
    Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır.
    Tasfiye usulünü düzenleyen TBK"nın 644.maddesi gereğince; ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
    Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
    Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oy birliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır. Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.
    Aynı yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesi gereğince; ortaklığın borçları ödendikten, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslarla, ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazancın ortaklar arasında paylaştırılır. Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır.
    Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır.( TBK" nun 642. md.)
    Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.
    Hal böyle olunca mahkemece; ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde tasfiye işlemini gerçekleştirecek, ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir kişiyi tasfiye memuru olarak resen atamak olmalıdır.
    Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
    Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
    İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakde çevirme işlemi (TMK"nın 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
    Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan her birinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
    Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK"nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
    O halde, mahkemece; bütün bu açıklamalar ışığında, uyuşmazlığın; yukarıda açıklanan maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması suretiyle hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, bu şekilde bir inceleme ve değerlendirme yapılmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi