Esas No: 2020/7045
Karar No: 2022/2423
Karar Tarihi: 13.01.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/7045 Esas 2022/2423 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Sanık, tehdit suçundan mahkum edilmiştir. Ancak, mahkumiyet hükmü yerel mahkeme tarafından açıklanmamıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararına göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesinleşmediği için zaman aşımı başlamamıştır ve zamanaşımı nedeniyle dava düşmüştür. Ayrıca, mahkumiyet hükmü temyiz edilen sanık hakkında şahsileştirme yapılmadan verildiği için hüküm CMK'nın ilgili maddelerine aykırıdır. Mağdur ve katılanın başka bir olayla ilgili ifadeleri de dikkate alınmadığından, dava dosyalarının birleştirilip sanığın hukuksal durumunun belirlenmesi gerekmektedir.
Anılan kararda, Temel Ceza Kanunu'nun 66/1-e maddesi (8 yıllık olağan dava zamanaşımı), Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 321. maddesi (hükümlerin bozulmasına karar verilmesi) ve 322. maddesi (yargılamaya devam edilmeden hüküm verilmesi) açık şekilde belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
1-Sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
Gaziantep 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15/05/2012 tarih, 2011/314 esas, 2012/581 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, sanığın yokluğunda verildiği, kararın sanığın duruşmada bildirdiği MERNİS adresine, öncelikle Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesi gereğince tebliği, mümkün olmaması durumunda ise aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca tebliğ edilmesi gerekirken, doğrudan anılan Kanun'un 21/2. maddesine göre gerçekleştirilen tebliğ işleminin usulsüz olması sebebiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usulünce kesinleşmediğinin ve denetim süresinin başlamadığının anlaşılması karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04/10/2018 tarihli ve 2017/8-952 esas, 2018/403 sayılı kararında da açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmemesi nedeniyle zamanaşımının durmayacağı, denetim süresi başlamadığı için de, bu süre içerisinde kasıtlı suç işlendiğinden bahsedilemeyeceği ve açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması koşullarının bulunmadığı cihetle, Yerel Mahkemece sanık ... hakkında verilen 25/11/2015 tarihli, 2015/331 esas ve 2015/569 sayılı hükmün açıklanmasına ilişkin kararın hukuki değerden yoksun olduğu, hukuki değerden yoksun olan mahkumiyet kararının da dava zamanaşımını kesmeyeceği ve bu nedenle dava zamanaşımını kesen son işlemin, sanığın 19/12/2011 tarihli sorgusunun olduğu anlaşıldığından, sorgu tarihine göre, 5237 sayılı Kanun'un 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık olağan dava zamanaşımının gerçekleştiği anlaşılmakla, sanık ...'ın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak, başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında açılan kamu davasının, gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gözetilerek DÜŞMESİNE,
2-Sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün temyizine gelince;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a-Temyiz kanun yoluna tabi olup, kesinleşmesi halinde infaza verilecek ilamın açıklanan yeni hüküm olduğu, bu nedenle iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçe ile hangi delillere üstünlük tanındığının yargılama sonucunda açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerekirken, açıklanan ilkelere uyulmadan, önceki karara yollama yapılmak suretiyle, Anayasanın 141. ve 5271 sayılı CMK'nın 34, 223 ve 230. maddelerine aykırı davranılması,
b-Mağdur ve katılanın aşamalarda, 27/07/2010 günü saat 01:30 sıralarında ikametlerinin kurşunlanması olayı ile ilgili olarak polis merkezinde ifade verdiklerini, aynı günün akşamı yine evlerine ateş edildiğini belirtmeleri, soruşturma aşamasında düzenlenen tutanaklara göre de, olayın iki aşamalı olarak gerçekleştiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulama yerinin bulunup bulunmadığı, kesinleşen dosya bulunması halinde mahsup işlemi yapılmasının gerekip gerekmediği ve mükerrer cezalandırılmanın önüne geçilmesi bakımından, 27/07/2010 günü saat 01:30 sıralarında gerçekleştiği iddia edilen olaya ilişkin varsa soruşturma veya kovuşturma dosyasının onaylı örneklerinin dosya içine konulması sağlanarak, koşulları oluşması halinde dava dosyalarının birleştirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuksal durumunun belirlenmesinin gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ile hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık ...'in temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayıp sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.