3. Hukuk Dairesi 2017/14542 E. , 2019/1975 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, hakkında ... 3.İcra Müdürlüğünün 2010/694 Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, aboneliğe konu yerin dava dışı ..."a kiralandığını, kendi adına imza atılmak sureti ile sözleşmelerin düzenlendiğini, bu imzaların dava dışı ..."a ait olduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine ve davalının %40 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, 01018543 tesisat numaralı elektrik aboneliğinin davacı ..."a ait olduğunu, davacının söz konusu aboneliğini iptal ettirmeden taşınmazı ... isimli şahsa kiraladığını, bu durumda söz konusu aboneliğe ilişkin elektrik tüketim bedelinden davacının sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, ... 3. İcra Dairesi"nin 2010/694 sayılı dosyasında takip konusu yapılan miktar ile ilgili davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilir.
Uyuşmazlık, elektrik tüketim borcundan kaynaklı menfi tespit talebine ilişkindir.
Somut olayda her ne kadar davacı tarafından, dava dışı ..."ın kendisi adına imza atılarak abonelik sözleşmelerini yaptığı iddia edilse de, dosyadaki bilgi ve belgelerin tetkikinden davaya konu yere ilişkin 01.08.2000 tarihli bir adet abonelik sözleşmesi olduğu, bahsedilen bu aboneliğin de davacı adına kayıtlı olduğu, sahteliği iddia edilen belgelerin ise 01.10.2007 ve 23.01.2008 tarihlerine ilişkin sayaç değiştirme protokolleri olduğu anlaşılmıştır. Davacının adına olan aboneliğin kapatılmasına yönelik talebine de dosya kapsamında rastlanmadığından, davacının davaya konu abonelik sözleşmesinden kaynaklı sorumluluğunun devam ettiğinin kabulü gerekir. Gelinen noktada uyuşmazlık konusu ise, aboneliği iptal ettirmedikçe abonenin kullandığı elektrik bedelinden sorumlu olup olmayacağı hususundadır.
Elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden abone, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, elektrik sayacının muhafazası konusunda da sorumluluğu devam eder. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber elektrik dağıtım şirketine karşı kaçak elektrik kullanımı ve normal kullanım bedelinden dolayı müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur.
Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyen davacı abonenin sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu"nun 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 Esas ve 239 Karar sayılı kararında da benimsenmiştir.
Mahkemece yukarıdaki açıklamalar, Dairemizin ve Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik içtihatları da nazara alınarak uzman bilirkişiden rapor alınması suretiyle davacının sorumlu olduğu elektrik tüketim bedelinin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi yönünden Yargıtay ve taraf denetimine elverişli nitelik ve nicelikte rapor alınması suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, davalı tarafça dayanılmayan yemin hakkı hatırlatılarak yemin sonucuna göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bu husus doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, tarafların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK" un 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.