3. Hukuk Dairesi 2017/6078 E. , 2019/1991 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile aralarındaki 01.09.2004 tarihli kira sözleşmesi uyarınca davalının mecuru 7 yıl kullandıktan sonra 01/09/2011 tarihinde tahliye ettiğini, kiraya konu yerde bulunan 5605655, 5605656, 5605658, 5605659 numaraları sayaçların adına kayıtlı olduğunu ve davalıya kiraya verdikten sonra da sayaçlarda kayıt değişikliği yapılmadığını, kiraya konu yerde bulunan 5605658 ve 5605659 numaralı iki sayacın 2004 ve 2011 yıllarına ait mevcut borçları nedeni ile 29.188,31 TL"nin tarafınca ödendiğini, ödenen bedelin davalıdan tahsili için ... 1. İcra Müdürlüğünün 2015/912 esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi yapıldığını, davalı tarafça haksız ve kötü niyetle borca itiraz edildiğini ve takibin durduğunu belirterek haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptaline, davalının %20 icra inkar tazminatı ödemesine ve takibin devamına karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı, ... Sok. No:9 adresinde bulunan binanın 01/09/2004 tarihinden itibaren ... Merkezi olarak kullanılmak üzere davacıdan kiraladığını, kiraya konu yerde belediye adına 5525492 ve 5605654 tesisat numaralı abonelik sözleşmelerinin yapıldığını, taşınmazın tahliye edildikten sonra bu aboneliklerin iptal edildiğini, takibe ve davaya konu edilen aboneliklerin adına kayıtlı olmadığı gibi tarafınca kullanılmadığını bu nedenle borcu olmadığını ileri sürerek açılan davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, ... 1. İcra Müdürlüğünün 2015/912 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline; takibin 8.455,60 TL asıl alacak, takip tarihine kadar işlemiş 15.879,75 TL faiz olmak üzere toplam 24.335,35 TL üzerinden devamına, İcra İflas Kanunu"nun 67.maddesine göre asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacı kiralaya veren tarafından, ödenmeyen elektrik borçlarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Türk Borçlar Kanunu"nun 341.maddesine göre, “ Kiracı, konut ve çatılı işyeri kiralarında, sözleşmede aksi öngörülmemişse veya aksine yerel adet yoksa, ısıtma, aydınlatma ve su gibi kullanma giderlerine katlanmakla yükümlüdür.” denilerek kiracının elektrik borçlarından sorumlu olacağı belirtilmiştir.
Somut olayda, takibe ve davaya dayanak yapılan 01/09/2004 başlangıç tarihli, bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. 01/09/2004 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin hususi şartlar başlıklı bölümünün 5.maddesinde, “ Mal sahibi kontrat tarihinden sonra elektrik, su varsa doğalgaz varsa telefon borçlarından ötürü sorumluluk kabul etmez.” şeklinde kararlaştırılmıştır. Davaya konu edilen elektrik sayaçlarının kiraya konu binada kullanıldığı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Davalı her ne kadar, takibe konu abonelikleri kullanmadığını ileri sürmüş ise de, iddiasına dayanak usulüne uygun bir delil ileri sürememiştir. Bu nedenle taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesi gereğince davalı, kira dönemi ile sınırlı olarak tükettiği elektrik borçlarından sorumludur.
Takibe konu elektrik borçları 2004/6 dönemi ile 2006/1 dönemini kapsamaktadır. Davalının sorumluluğu ise 1/9/2004 tarihli kira sözleşmesi ile başlamaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda elektrik tüketim bedeli, davalının kiracı olmadığı dönem de dahil edilerek hesaplanmıştır. Davalı tarafından iş bu rapora, davaya konu borçların bir kısmının kiralama dönemi öncesine ait olması nedeniyle itirazda bulunularak, yeniden bilirkişi raporu alınması talep edilmiş, ancak mahkemece, davalının itirazları karşılanmadan hüküm tesis edilmiştir.
Bu durumda mahkemece, davalının itirazlarını da karşılayacak şekilde, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak davalının kira dönemi ile sınırlı olarak hesaplama yapılıp sonucu dairesinde karar verilmesi gerekirken davacı tarafın itirazları karşılanmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3- İcra ve İflas Kanunu"nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu alacak miktarının açıklığa kavuşturulması gerektiğinden icra inkar tazminatına hükmedilemez. Bu itibarla; takip konusu alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Bu hususlar bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK" un 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.