16. Hukuk Dairesi 2016/6346 E. , 2019/1360 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ....Köyü çalışma alanında bulunan 216 ada 10 parsel sayılı 13.265,29 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu belirtilerek karakol binası, arsası ve müştemilatı vasfıyla davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın bir bölümü hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak dava açmış; yargılama sırasında ise ... ve müşterekleri taşınmazın ayrı bölümüne yönelik olarak aynı iddiaya dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı ve müdahil davacıların davalarının kabulüne, 216 ada 10 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi ..."ın 29.12.2015 tarihli raporuna ekli krokide (D) harfi ile işaretli turuncu renk ile taralı olarak gösterilen 2.292,28 metrekare yüzölçümündeki ve (C) harfi ile işaretli yeşil renk ile taralı olarak gösterilen 3.338,02 metrekare yüzölçümündeki kısmının kadastro tespitinin iptali ile (D) harfi ile gösterilen kısmının davacı ... adına (C) harfi ile işaretli kısmın müdahil davacılar ..., .... ve ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın üzerinde bulunan karakol binasının davalı Hazineye ait olduğunun taşınmazın beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davalı Hazinenin dayandığı tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsamadığı, hükme esas alınan krokide (C) ve (D) harfleri ile gösterilen kısımların terör olayları nedeniyle köyün boşaltıldığı 1993 yılına kadar davacı ve müdahil davacılar tarafından zilyetliklerinde bulundurulduğu, bu tarihten sonra ise köyün boşaltılması nedeni ile zilyetliklerini sürdüremedikleri, köye dönüşler başladıktan sonra da taşınmaz üzerinde karakol binası bulunması nedeniyle zilyet olamadıkları, bu nedenlerle zilyetliğin terkinin iradi terk niteliğinde olmadığı gerekçe gösterilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davalı Hazine tapu kaydına dayandığı halde yöntemince kayıt uygulaması yapılmamış, tapu kaydının uygulanmasında tek mahalli bilirkişinin soyut beyanlarına itibar edilmiş; tapu kaydının oluşumuna esas 21.03.1991 tarihli belgede imzaları bulunan köy muhtarı .... ile bilirkişiler ....’un bilgilerine başvurulmamış, sözü edilen tapu kaydının dava konusu taşınmaza ait olup olmadığı, ait değil ise hangi taşınmaza ait olduğu belirlenmemiştir. Öte yandan zilyetlik yönünden yapılan araştırmada da; hava fotoğraflarından yararlanılmadığı gibi, bu hususta bilgilerine başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıklar dava konusu taşınmazın davacıların ve miras bırakanlarının zilyetliklerinde olduğunu bildirmelerine karşın, beyanları; taşınmazın öncesinin ne olduğu, zilyetliğine hangi tarihte başlanıldığı ve taşınmaz üzerinde bulunduğu belirtilen zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususlarında son derece yetersiz ve soyut niteliktedir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için, davalı Hazinenin dayandığı tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tespit tutanakları ve varsa dayanağı kayıtlar getirtilmeli, dava konusu taşınmazın tespit tarihinden (2008) ve Hazinenin dayandığı tapu kaydının oluşum tarihinden (1991) 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından temin edilmeli, tapu kaydının revizyon durumu araştırılmalı, taşınmaz üzerindeki karakol binasının hangi tarihte yapıldığı, dava konusu taşınmazın bulunduğu köyün terör nedeni ile boşaltılıp boşaltılmadığı, boşaltılmış ise köye dönüşlerin hangi tarihte başladığı, resmi makamlardan sorularak, alınacak yazı cevabı dosyaya konulmalı; bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları ile yukarıda sözü edilen ve davalı Hazinenin dayandığı tapu kaydının oluşumuna esas 21.03.1991 tarihli belgede imzaları bulunan köy muhtarı...., bilirkişiler ...., 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, inşaat mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında; öncelikle davalı Hazinenin dayandığı tapu kaydının sınırları tek tek okunup mahalli bilirkişi ve tanıklardan tapu kaydının sınırlarında okunan yerleri zeminde göstermeleri istenilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, sınırlar komşu parsel tutanak ve varsa dayanağı kayıt ve belgelerle denetlenmeli, tapu uygulamasında 21.03.1991 tarihli belgede imzaları bulunan tutanak mümzilerinin beyanlarından yararlanılmalı, bu şekilde tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığının kesin olarak belirlenmesine çalışılmalı, tapu kaydının dava konusu taşınmaza ait olmadığının belirtilmesi halinde hangi taşınmaza ait olduğu sorulup saptanılmalı, teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanları gösterir ve keşfi takibe imkan verir ayrıntılı kroki düzenlettirilmeli, keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve tanıklardan; çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, taşınmazın öncesi imar-ihyaya konu edilecek yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, taşınmaz üzerinde bir zilyetlik mevcut ise bunun hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, davacıların öncesinde bir zilyetliği mevcut ise bunun kesintiye uğrayıp uğramadığı, uğramış ise iradi terke dayalı olup olmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğu belirlenmeli; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; dinlenen yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazın öncesinin imar-ihyaya konu edilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihyaya konu edilmiş ise imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve temyize konu taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli; inşaat mühendisi bilirkişiden ise dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan bina ve muhdesatların yaşı ve niteliklerini bildirir şekilde rapor alınmalı; yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafları jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini ve taşınmaz üzerinde bulunan karakol binasının yapılış tarihini belirtir şekilde rapor alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak ve taşınmaz hakkında sicil oluşturmaya elverişli şekilde karar vermek zorunda olduğu halde; çekişmeli taşınmazın kabul edilen bölümleri dışında kalan bölümleri hakkında tescil hükmü kurulmayarak sicil oluşturulmaması da isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.