2. Hukuk Dairesi 2015/22579 E. , 2017/2572 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile kadın lehine hükmedilen nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu kabul edilerek davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Ne var ki; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı kadına dava dilekçesinin tebliğinin 04.06.2014 tarihinde yapıldığı, davalı tarafından cevap dilekçesinin ise 02.12.2014 tarihinde yasal süresinden sonra mahkemeye sunulduğu anlaşılmaktadır. İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi” başlıklı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 141. maddesi “(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır," hükmünü içermektedir. Anılan maddenin gerekçesinde belirtildiği üzere; tarafların karşılıklı dilekçelerini verdikleri aşamada, herhangi bir sınırlamaya bağlı olmadan uyuşmazlığın genel çerçevesi içinde iddia ve savunmalarını değiştirebilecekleri kabul edilmiştir. Şüphesiz bu imkan, sadece cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi için söz konusudur. İkişer dilekçeden sonra, hangi ad altında olursa olsun verilecek dilekçeler, sınırlama ve yasak kapsamında kabul edilmelidir. Ön inceleme aşamasında, ancak karşı tarafın açık muvafakati (veya ön inceleme duruşmasına taraflardan birisinin mazeretsiz gelmemesi) durumunda iddia veya savunmaların genişletilmesi yahut değiştirilmesi kabul edilmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20.04.2016 tarih, 2014/2-695 Esas 2016/522 karar sayılı ilamı)
Bu durumda; dava dilekçesinin davalıya 04.06.2014 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesinden sonra süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmediğinden süresinde yapılmayan savunmanın dayanağı olarak delil sunulamayacağından (HMK m. 129/1-e) yerel mahkemenin davalıya delil göstermesi için süre vermesine yasal olarak imkân bulunmadığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca; süresinde cevap dilekçesi vermeyerek savunma vakıalarını ve delillerini bildirmeyen davalı tarafın iddia ve savunmaları dikkate
alınarak davacı erkeğe kusur yüklenmesi doğru görülmemiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadın tamamen kusurlu olup, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davacı erkek yararına Türk Medeni Kanununun 174. maddesinin (1.) ve (2.) fıkrası gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu isteklerin reddi doğru bulunmamıştır.
3- Yukarıda 2. bentte belirtildiği üzere davalı kadın boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda tamamen kusurludur. Tam kusurlu eş yararına yoksulluk nafakası verilemez (TMK m. 175). Açıklanan nedenlerle davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09.03.2017 (Per.)