Esas No: 2022/1865
Karar No: 2022/2564
Karar Tarihi: 28.02.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/1865 Esas 2022/2564 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/1865 E. , 2022/2564 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 5. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 15. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya bağlı hastanede veri hazırlama personeli olarak 4/D sürekli işçi kadrosunda 15/12/2006 tarihinden itibaren çalıştığını, 02/04/2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kadroya geçirildiğini ve halen hastaneye bağlı kadrolu işçi olarak çalışmaya devam ettiğini, davacının alt işveren şirketler nezdinde ihale sözleşmesi gereğince ödenecek çıplak ücretin asgari ücret baz alınarak asgari ücretin en az % fazlası olarak belirlendiğini ve 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kadroya geçiş tarihi olan 02/04/2018 tarihinde asgari ücretin % fazlası ücret ile kadroya geçtiğini, davacı ile hastane arasında 02/04/2018 tarihinden geçerli olan belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 7.maddesinde işçiye yapılacak ödemelere ilişkin hesap dönemi, her ayın 15'i ile bir sonraki ayın 14. günü olduğunu, iş bu sözleşme süresince işçiye her ay brüt asgari ücretin % fazlası üzerinden günlük olarak ödeme yapılır, 11. maddesinde sürekli işçi kadrosunda çalışan işçilere 6772 sayılı Kanun uyarınca yılda 52 günlük çıplak yevmiyeleri tutarında verilen ilave tediyenin her yıl bakanlar Kurulunca belirlenen tarihlerde ve oranlarda ödenir denildiğini, davacının 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince tüm hakları ile birlikte kadroya geçtiğini, davacının temel ücretinin her ay asgari ücret arttığında belirlenen asgari ücretin %fazlasının olacağını ve üzerine Toplu İş Sözleşmesi rakamlarının da uygulanacağını, 2018 yılı için ücretin bu şekilde belirlendiğini, ancak dava konusu 2019 yılında 01/01/2019 tarihinde ki asgari ücretin % fazlasının üzerine Toplu İş Sözleşmesi'nde ki %4 zammın uygulanması, 01/07/2019 tarihinde de yine %4 zam yapılması gerektiğini, 01/01/2020 tarihinde ki asgari ücretin % fazlasının üzerine Toplu İş Sözleşmesi'nde ki %4 zammın uygulanması, 01/07/2020 tarihinde de yine %4 zam yapılması gerektiğini, davacının 2018 Aralık ayındaki ücretinin davacının rızası dışında tek taraflı olarak düşürüldüğünü ve halen bu şekilde ödendiğini iddia ederek ücret farkı, ikramiye ve ilave tediye ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştırılan işçilerin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Geçici 23.maddesi kapsamında 02/04/2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 12/04/2018 tarihinde yayınlanan 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Geçici 23. maddesi uyarınca idarelerce sürekli işçi kadrolarına geçirilen işçilerin ücret ve diğer mali ve sosyal haklarının belirlenmesinde esas alınacak Toplu İş Sözleşmesi ücret zammı başlığı altında ücret zamlarının belirlendiğini, Toplu İş Sözleşmesi ücret zammı maddesinde 01/01/2019 tarihindeki ücretlerine %4 oranında zam yapılacağı belirtildiğini, günlük çıplak brüt ücretleri günlük 85,28 TL'nin altında kalan işçilerin ücretlerinin asgari ücret seviyesine yükseltilmesi ve bu miktarın üzerine Bakanlıkça ilan edilen Toplu İş Sözleşmesi hükümleri gereğince 01/01/2019 tarihinden geçerli olmak üzere %4 oranında zam yapılmasının hukuka uygun olduğu ve davacının ücret alacağının bulunmadığını, davacıya 2018/2020 yıllarına ait ikramiye ve ilave tediye ücreti ödendiğini savunarak davanını reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
İlk Derece Mahkemesince, davacı ile davalı idare arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacının temel ücretinin asgari ücretin %5 fazlası olacağının kararlaştırıldığının belirlendiği gerekçesiyle ve bilirkişi raporundaki hesaplamalar doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının kamu işçiliğine geçişteki bireysel iş sözleşmesinde ücretinin açıkça asgari ücretin %5 fazlası ile ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalı kurumun her asgari ücret döneminde bu hükümle bağlı olacağı, davacının ücretinin 2019/Ocak sonrasında da asgari ücretin %5 fazlası ile belirlendikten sonra toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre %4’lük artışlar uygulanarak ödenmesi gerektiği, buna karşın sözleşmeye aykırı olacak şekilde davacıya ücretlerinin eksik ödendiği, ilk derece mahkemesinin kararında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3/1 maddesi uyarınca "Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı" olarak düzenlenmiş olup, maddenin 2. fıkrasında ise "Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." denilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili tarafından, davalı Bakanlığa bağlı işyerinde ihale ile hizmet alımı yapılan alt işveren şirketler nezdinde çalışmakta iken, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 127. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmün Kararname’ye eklenen geçici 23. maddesi kapsamında 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirilmiş olan davacı işçinin geçiş esnasında tanzim edilen belirsiz süreli iş sözleşmesinin aylık ücretin düzenlendiği 7. maddesinde yazılı bulunan oran dikkate alınmaksızın temel ücretinin 01.01.2019 tarihinden itibaren hatalı belirlenmesinden kaynaklı olarak fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacaklarının eksik ödendiği iddiasıyla arabulucuya başvurulmuş, sürecin anlaşamama ile sonuçlanması üzerine 15/10/2020 tarihli son tutanak dava dilekçesine eklenerek dava açılmıştır. Bununla birlikte mahkemece hükme esas alınan ve davacının ıslahına dayanak oluşturan bilirkişi raporundaki hesaplamalar ise 01.01.2019 ile dava tarihi olan 31/12/2020 tarihleri arası dönem esas alınarak yapılmıştır. Arabuluculuk faaliyeti ise, tarafların anlaşamadığına ilişkin düzenlenen son tutanak tarihinden önce muaccel olan alacaklar için gerçekleştirilmiştir.
Arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra ihtilaf konusu olan, son tutanak tarihi ile 31/12/2020 tarihi arasında kalan talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği dikkate alındığında, bu dönem yönünden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-İlk Derece Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan ücret zammı farkı alacağı bakımından takip eden ayın 15’inci günü itibariyle temerrüdün meydana geldiği kabulüne dayalı olarak faiz işletilmesine karar verilmiş ise de, davacı işçinin ücretinin düzenlendiği 02.04.2018 başlangıç tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7. maddesinde açıkça bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Daha önce temerrüde düşürüldüğü ispat olunamadığından, davalının dava konusu fark ücret zammına ilişkin alacak talebinden 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3/1 maddesi düzenlemesiyle işçi alacağına ilişkin davalarda dava şartı olarak getirilen arabuluculuk görüşmeleri esnasında haberdar olduğu, davacı ve davalı vekillerinin toplantıya katılarak 15/10/2020 tarihli arabuluculuk son tutanağını imza altına aldıkları anlaşılmakla, bu alacağa arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği 15/10/2020 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekmekte iken, yazılı şekilde verilen karar isabetsizdir.
4-696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 23. madde kapsamında kamuda sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin ücretlerinin tespitinde uygulanacak kurallar belirlenmiş olup, burada söz konusu edilen Yüksek Hakem Kurulu kararıyla bağıtlanan en son Toplu İş Sözleşmesi, davacının 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yararlandığı bir Toplu İş Sözleşmesi değildir. Bu itibarla davacının ikramiye farkı alacağı talebine en yüksek işletme kredisi faizi uygulanması yerinde değildir.
Yine, Yüksek Hakem Kurulu kararıyla bağıtlanan en son Toplu İş Sözleşmesinin ikramiyeye ilişkin hükmünde; "İşçilere Ocak ve Temmuz aylarında 5’er günlük olmak üzere yılda toplam 10 günlük (5x2=10) ücretleri tutarında ikramiye ödenir" denilmekte olup, ödeme için tereddüde yer vermeyecek şekilde belirli ya da kesin bir vade söz konusu olmadığından kendiliğinden temerrüt gerçekleşmez. Dolayısıyla, ikramiye farkı talebi bakımından da daha önce temerrüdün gerçekleştiği ispat edilemediğinden, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 17/2. maddesi gereğince düzenlenen arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflarca anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
5-Somut olayda, kabul edilen ilave tediye farkı alacağı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkındaki Kanundan kaynaklandığından bu alacağa temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekir. Ödeme zamanı taraflarca kararlaştırılmadığında, temerrüt için alacaklının ihtarına gerek vardır. Dolayısıyla, ilave tediye farkı talebi bakımından da daha önce temerrüdün gerçekleştiği ispat edilemediğinden, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 17/2. maddesi gereğince düzenlenen arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflarca anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.