8. Hukuk Dairesi 2017/13425 E. , 2017/10399 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı Hazine vekili, dava konusu 120 parsel nolu taşınmazın K.Sani 289 yoklama 27 sıra nolu tapu kaydına istinaden davalıların murisi adına tespit edildiğini, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının hudutları itibarı ile niza konusu taşınmaza uymadığını, gayrı sabit hudutlar ihtiva ettiğini, tapu kaydında taşınmazın 144 dönüm olduğunu, buna karşın tespit tutanağında yüzölçümünün 435.000 m2 olarak gösterildiğini, arada fahiş bir fark olduğunu, yasanın zilyetlikle iktisap için aradığı süre ve şartların gerçekleşmediğini, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesinin b ve c fıkralarına göre tapu kayıtlarının ancak miktarları ile geçerli olacağını, söz konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, bu nedenlerle yasalara aykırı olarak davalılar murisi adına tespit ve tescil edilen taşınmaza ait tapunun iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Dahili davalılar ... ve ... davanın reddini savunmuşlardır. Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davalılar adına kayıt ve tescil edilmesine dayanak teşkil eden tapu kaydı sabit sınırlı olduğundan ve taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olmadığı gerekçesi ile davacı Hazine tarafından açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 120 parsel sayılı taşınmazın, kadastro tespitinin 18/06/1976 tarihinde, K.Sani 289 yoklama ve 27 sıra nolu tapu kaydına istinaden ölü .... adına yapıldığı, tapu kaydının susuz tarla vasfı ile 435000 m2 yüzölçümlü olarak hükmen 8.11.1979 tarihinde Ali Yusuf oğlu adına oluştuğu, 16/7/2014 tarihinde 3083 sayılı Yasa"ya göre yapılan toplulaştırma çalışmaları neticesinde 120 parselin 104 ada 1 parsel ve 106 ada 1 parsel numalarını aldığı anlaşılmaktadır.
Tapu kaydına kadastro sırasında uygulanan K.Sani 289 yoklama kaydı incelendiğinde, sınırlarının Hazro sınırı, Abdullah Halit ve tarafeyni tarikiam olduğu ve 144 dönüm miktarlı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporları hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; mahkemece yapılan keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarına ve düzenlenen Fen bilirkişisi raporuna eki krokisine göre; tapu kaydının doğusunun Hazro ilçe sınırı, batısının Sayarlar Çelikli köy yolu, kuzeyinde Hazroeski Hazro yolu, güneyinde Girik deresi ve ... arazisi ile çevrili olduğu belirlenmiştir. Dava konusu taşınmaza revizyon gören K.Sani 289 parsel sayılı taşınmazın sınırları ise; Hazro sınırı, Abdullah Halit ve tarafeyni tarikiam okumaktadır. Tapu kayıtlarında yazılı olan dere, yol sınırları kural olarak değişmeye ve genişletmeye elverişli sınırlardandır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20/C fıkrası hükmüne göre; böyle sınırı içeren tapu kaydı kapsamı miktarıyla geçerlidir.
Bu nedenle K.Sani 289 yoklama ve 27 sıra nolu tapu kaydı ve 120 parsel sayılı tapu kaydı yerel bilirkişiler ve tanıklar aracılığıyla Kadastro Kanun"nun 20/C maddesindeki esaslar doğrultusunda uyuşmazlık konusu taşınmaza uygulanmalı, tespite esas tapu kaydı gayri sabit ve genişletilmeye elverişli hudut ihtiva ettiğinden muhtevasını tayinde belgede yazılı miktar esas alınarak miktar fazlası hakkında da iktisabı mümkün olan taşınmaz mallar için Kadastro Kanunu"nun 14. ve 17. maddeleri uygulanmalı, uyuşmazlık konusu taşınmazın, revizyon gören tapu kaydının miktar fazlası alanda kalıp kalmadığı belirlenmeli, miktar fazlası alanda kalan kısmın zilyetlikle kazanılmayı elverişli yerlerden olup olmadığı, zilyetlik koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususları üzerinde durulmalı, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 11.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.